Valorant Highschool

10

Çarşıya gelene kadar arabada birbirleriyle neredeyse hiç konuşmamışlardı. Ucu görünmeyen bir trafiğe girdiklerinde Chamber seslice iç çekti "Okul ve iş çıkış saati..."

Çarşının içine girmeleri için bu trafiği aşmaları gerekiyordu. "Ucu görünmüyor resmen..." dedi Yoru. Uzun süredir de konuşmadığı için sesi çıkmamıştı resmen. Boğazını temizledi sesinin daha gür çıkması için "Nereye gidiyoruz?" diye sordu ortaya öylesine.

Chamber derince aldığı nefesini geri verdi "Aslında biraz okul için kitapçılara bakar sonra, kıyafet falan bakarız belki? En son da yemek yer döneriz diye düşünmüştüm. Tabii senin istediğin farklı bir şeyler varsa da yapabiliriz."

Yoru bugün öğretmenlerinin istediği kitapları düşündü, mantıklıydı. Kendine de yeni bir kaç kıyafet almak istiyordu "Yok ya, senin plana uyalım." dedi.

Trafik sonunda ilerlediğinde büyük bir kitapçıya gelmişlerdi. Yoru bu haddinden büyük yere geldiğinde eksik kalan kitaba da bakma kararı aldı. Önce gidip ders kitaplarını aldılar sonra ise okuma kitapları kısmına geçtiler.

Phoenix söylendi "Gerçekten Harry Potter okuyor olamazsın ya... Yüzüklerin Efendisi dururken mi? Cidden mi?"

Neon "Haha, komik şakaymış tabii ki de Harry Potter." diye atıldı. Yoru seslerini tanımıştı bir süre onları dinledi. Jett "Oh fan kavgası mı yoksa?" diyince Phoenix de Neon da ona döndü "Hayır!"

Yoru arkasında klasiklere bakan Chamber'a baktı, oyalanıyor gibi görünüyordu. Gruba döndü "Bence de Yüzüklerin Efendisi bu arada." dedi. Hiç kimse beklemiyor olacak ki herkes zıplamıştı.

"SeN nErdEn ÇıKtıN ÇoK KoRkTuM" dedi Jett kalbinin üstüne elini koyarken. "İşte zevk sahibi biri! Ağzını öpeyim senin ya!" dedi gazla Phoenix.

Jett ve Yoru, Phoenix'e garip bakışlar atarken Neon söze atıldı "Erkek milleti işte ne beklersin..."

Phoenix de dediği şeyin farkına varmış olacak ki suspus olmuştu. Neon "Neyse hadi gidelim işimiz bitti burada." dedi ve Jett de onayladı.

Kızlar önden yürürken Phoenix, Yoru'ya döndü "Eee... Şey... Sıkılırsan ararsın? Görüşürüz." dedi aceleyle. Yoru ise kafa sallamak ile yetindi.

Chamber sonunda kitabını seçmiş olacak ki Yoru'nun yanına geldi "Çok beklettim mi?" dedi. Yoru "Hayır bekletmedin, kitabı da bulamadım zaten gidebiliriz." dedi.

Kitaplar için ödemelerini yaptılar ve kıyafet mağazasına geçtiler.

Bir kaç kıyafet beğendikten sonra oradan da çıktılar.

"En sevdiğin yemek ne Yoru?" dedi Chamber restoranlar sokağına sürerken. "Acılı Yengeçli Noodle." dedi Yoru. Chamber bir süre sustu "Peki..." dedi. Yoru iç çekti "Salyangoz yiyen adamlarsınız, ne var ki yengeçte?"

Chamber kıkırdadı "Ben yemiyorum... Gerçekten çok daha güzel yemeklerimiz var. Neden salyangoz yiyeyim ki?"

"Bence de yeme zaten." dedi Yoru "Sen de çiğ balık yeme." dedi Chamber. "O ayrı..."

"Sonuçta çiğ?"

"Tadı güzel, sus."

"Ama çiğ."

"Hadi sushi yiyelim."

"Hahaha, hayır, hayatta olmaz."

"Hmph. O zaman Sashimi yiyelim?"

"O ne?"

"Balık."

"Çiğ mi?"

"..."

"Ben de öyle tahmin etmiştim."

Yoru arkasına yaslandı "Neyse ya pizza yiyelim." dedi. "Bak bu olur işte." diyip arabayı park etti. "Ketçap sıkınca ağlayacak mısın?" diye dalga geçti Yoru.

Chamber tek kaşını kaldırdı "Ben Fransız'ım Yoru, İtalyan değil." dedi. "Peki peki." dedi Yoru arabadan inerken.

Birlikte yemeklerini de yemişlerdi. Chamber, Yoru'yu evinin önüne getirdi.

"Yarın görüşürüz mon beau."

Yoru Chamber'a döndü "O ne demek?" dedi.

Chamber "Mon beau? Ah, yakışıklım demek." dedi sırıtarak.

Yoru gözlerini kısıp Chamber'a eğildi "Neler geçiyor aklından, kono hentai..." Chamber fazla yakınında olan Yoru'nun dudaklarına hızlı bir öpücük bıraktığında Yoru'nun geriye kaçışı da hızlı olmuştu. "Harbi sapıksın ha." diyip arabadan indi.

Chamber kıkırdadı ve kornaya bastı Yoru ona dönene kadar. Yoru ona dönünce tekrar öpücük atmış elini sallamıştı. Yoru da elini sallayıp aceleyle içeri girdi...

E açıklamada Yorunix yazıyo piç?!?!?!!?

O da gelcek sakin...

Ben Neon oynayamıyormuşum. Oynayamam da oynamam da zaten... Ben milletin üstüne koşmak yerine ateşe oturup can doldurmayı tercih ediyorum.