Keyifli okumalar ;)
Sabah uyandığımda hava hâla karanlıktı. Bacaklarım az da olsa sızlıyordu. Fazla zorlamıştım kendimi ama buna değdiğini düşünüyordum. Yerimden yavaşça doğruluken üstüme örtülmüş battaniyeyi fark etmem bir oldu. Şaşkınlıkla bettaniyeyi izlerken. Biraz daha doğruldum. O an kucağımdaki gofreti gördüm.
Dün akşam çantamda bulunan kalın kazaklardan ikitanesini üstüme örtüp uyumuştum. Bir anda ben uyurken birinin yanımda olduğu düşüncesi irkilmeme neden oldu. Ama kimdi bu kişi? Niyeti neydi? Gofretin içinde ilaç olabilir mi? Gibisinden sorular beynimi yerken telefonuma uzandım. Gelen kişi telefonumu almadığı için çok şanslıydım. Bunun için Allah'a şükür ettim. Saate baktığımda 07.48'i gösteriyor oluşuyla kırık camdan dışarı baktım. Hava dün akşama nazaran ılık ve hafif rüzgarlı olduğundan yakın zamanda yağmur yağacağını tahmin ettim. Tam bu gün nereye gideceğim diye düşünürken yayıldığım yerden ok gibi fırladım.
Lan ya bu eşyaları getiren kişi hâla buradaysa?Sessizce kazaklarımı çantama sıkıştırıp ayaklandım ki gözüm gofrete takıldı. O an aklımla değil de midemle konuşup. Gofreti aldım. Sonuçta kucağıma düşürecek hali yok ya? Elbet benim için bırakmıştı. Diye kendimi teselli ederken. Sessizce harabeden dışarı attım kendimi.
Tabana kuvvet hafif tempoyla koşmaya başladım. Bunda sızlayan bacaklarımın da etkisi vardı. Normalde yürürdüm ama korkuyordum. Evde kimseyi görmedim evet ama odalara da bakmadım. Sakin ama dolu olan aklımla lambaların aydınlattığı yolda koşuyordum. Hava çok güzeldi. Koşmayı ve kederlenmeyi bir kenara atıp etrafı izlemeye başladım. Bu yollardan geçmişim gibi geldi bir an. Yüzüme vuran ılımlı hava beni mayıştırıyor, düşüncelerimi pekiştiriyordu resmen. Yavaş adımlarla yürürken evler dikkatimi çekti ve bir anda burnuma vuran deniz kokusu ile birlikte nerede olduğumu anladım. İki gün önce evden kaçarken girdiğim sokak ve sokağın diğer ucunda deniz kendini tüm mükemmelliği ile gösteriyordu. Oraya koşmaya başladım. Vardığımda ise etrafta kimse yoktu. Bu beni biraz daha rahatlatırken bir banka oturup telefonumu çıkardım. Bildirimlere baktığımda annemin adının yanında +99 yazısını görmemle gözlerim büyüdü, kadın yüzün üzerinde beni aramıştı resmen. Ama geri dönmeye niyetli değildim. Buna benzer durumları çok yaşamışlığımız vardı sonuçta. Ayrıca o değil miydi bana git diyen?
Telefonu indirip karşımdaki denizin güzelliğine baktım bir süre. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Belki gidecek yerim yoktu ama içim rahattı.
"Bak bak burada neler varmış?"
Şu dilimi... Tanımadığım sesi duymamla gözlerimi iri iri açmam bir olmuştu. Sesin geldiği yöne bakmamla çantamı tutup kalkmam bir olmuştu. Sarhoşun biri elinde kırık ve nemli bir sopa ile bana bakıyordu.
"Korkma kız gel. Vallaha sadece konuşmak istiyorum."
Derken gülümsüyordu. Çok itici ve korkutucu olan bu görseli, adamın elindeki sopayı düşürüp bana adımlamasıyla arkamda bıraktım. Deli gibi koşuyordum ve duyduğum adım sesleri, adamın peşimden geldiğini bana adeta haykırıyordu.
Başıma bunların gelmesinin tek sebebi yine benim salak kafam, o adam yıllardır bunu derken haklıydı. Diye düşünürken koşuyordum. Son gücümle hiç koşmadığım gibi koştum.
Arkama kaçamak bir bakış attığımda hâla peşimde olan adamı görünce bir anda dolan gözlerim yüzünden önümü göremedim. Ama durmadım da. Sağlam bir şeye çarpınca afalladım. O an ağzımdan sadece tek bir laf çıkmıştı.
"Yardım et."
Beni düşmemem için dirseklerimden yakalayan adama baktım. Arkadaki yola bakıyordu. Ben de arkama döndüm ve hâlâ beni kovalayan adamı gördüm. Bir sarhoş nasıl olur da bu kadar koşabilir?
Ben kendimi dirseklerimden tutmuş adamdan kurtarmaya çalıştım ki kaçabileyim. Ben böyle yapınca dirseklerimi daha da çok sıktı. Bir anda ağlamaya başladım. Hıçkırarak sanki bütün nefretimi ağlamaktan çıkarıyormuşçasına ağladım. Beni tutan kişi bir anda kendine çekip sarıldı. Uzaktan gelen adım sesleri yakınlaştıkça aklım çıkıyordu ama artık yapacak bir şey olmadığını anladım.
"Şşş sakin. Artık sorun yok. Ben varım."
Bu sadece saçma gelmişti, daha dün yardımını istemiyorum diye yüzüne cırladığım adam şu an beni kollarıyla sarıp sarmalıyordu. O an şaşıramadım bile. Gerçi şaşırmakta istemiyordum. İyi ki karşıma çıktı. Yardım ederdi bana. Yardım ederdi değil mi? O kadar reddettim adamı.
"Güzelim çok koşturdun. Böyle olmaz ki ama gel hadi yanıma."
Adamın soluk soluğa kalmış sesi ile konuşması irkilmeme sebep olmuştu. Beni kollarıyla saran kişinin kazağına geçirdiğim tırnaklarım, onun benden ayrılmasıyla ellerimin iki yana düşmesine sebep olmuştu. O an ellerimin acısını hissettim ve titriyordum ama bu soğuktan değildi.
Yanımdan geçip arkamdaki sarhoşa yöneldi. Ben hareket bile edemiyordum. Arkamı dönemedim.
"Eğer seni bir daha buralarda görürsem. Hadi gördüm diyelim. Bir kadını kovaladığını görürsem. Hani içtiğin biranın şişesi varya...."
Sakin ve bir o kadar da nefret ve tehdid dolu sözleri, korkmama sebebiyet vermişti.
"Sen kimsin ki ba-"
Duyduğum sert yumruk sesi ile titremelerim artıştı. Sarhoşun yarım kalan cümlesini inleme sesleri tamamlıyordu. Bir anda elimi biri tuttu ki korkudan aklım gitti. Bir adım geri çekildim hemen. Önce neden bilmem ellerime baktım. Kafamı ellerimden kaldırıp ona baktığımda bana şevkat ve hüzünle bakıyordu.
Kim olsa acır bu hâlime ...
Bana doğru yaklaşıp sımsıkı sarılmasıyla bende ona sarıldım.
"Bu sefer geç kalmadım. Bu sefer geç kalmadım." Fısıltılarla konuşuyordu. Bu sefer derken? Bu adam daha önce ne yaşamıştı ki bunun bir de bu seferi vardı. Bir dakika! Bu adam daha önce bir kadına yardım etmekte geç mi kalmıştı!? Bunun benim sadece düşüncelerimde kalmasını ümid ederek bir yana koydum. Bir süre sadece sarıldık.
"Artık bana güveniyor musun bari? "
Telaş anında adını unuttuğum adam benden bir adım geri çekildi. Konuşmak yerine sadece başımla onayladım.
"O zaman konuşmak için seni daha düzgün bir yere götürmemi kabul edersin değil mi?"
O an tekrar düşündüm. Aslında bana gerçekten yardım edebilirdi değil mi. Sonuçta artık gidecek bir yerim kalmamıştı. En fazla ne olabilir ki? Diye düşünerek başımı salladım. Bana elini uzatınca elini tuttum. Biraz yürüyüp siyah bir arabaya bindik. Yolu izlerken kendimi uykuya bıraktım.
°°°
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAMDAN ZİNCİRLER
Teen Fiction(Abi kitabıdır. Daha önce hiç okumadığınız türden bir kitap...) Aile kelimesi illa kan bağıyla mı ilgili olmalıdır? Hiç de bile!! Kendisine kötü davranan ailesinden kaçarken, yeni insanlarla tanışan bir kız ve bu kızı kardeşi olarak kabul eden 5 erk...