5. Bölüm

9.5K 403 5
                                    

Keyifli okumalar...

"Ya bu bayıldı galiba? Uyansana artık. Hey! Küçük?"

Sesler duydum başımda. Gözlerimi açmaya pek niyetim yok ama, arabanın koltuğunda biraz daha uyursam yapışacağımın ben de farkındayım. Gözlerimi aralayıp etrafa bakınamadan, gözüme vuran ışığı engellemek için elimi kaldırdım. Caner abi beni sonunda uyandırdığıdan olsa gerek, yüzünde zafer gülümsemesi ile bana bakınca ona ters bir bakış atıp arabadan indim.

Uykum o kadar ağır mı ki benim? Caner abi elindeki anahtarı, kapıdaki korumaya verip eşyaları içeri getirmelerini söylemişti. Buraya gelirken yolda benim için, kıyafet ve ufak tefek bir kaç bakım ürünü almıştık. Ben almamak için ısrar ettiğimde ise, bana ters bir bakış atıp susturmuştu. Garip bir insan, hem yardım etmek istiyor. Hem de bakışlarıyla korkudan ölmemi sağlıyor. Hâlâ daha buraya gelmekle hata mı ettim diye düşünüyorum. Ben düşünürken, bir anda omzumda bir el hissettim. Caner abi olduğunu bildiğinden, bakma gereksinimi duymadım ve birlikte bahçeden içeri yürüdük. Bahçenin duvarları baya büyük. Ön bahçede sadece açık tonlarda oturma takımı ve bazı süs bitkileri vardı. Doğrusu baya hoş duruyordu ama, bu soğukta insanların dışarıda oturacağı düşüncesi bile üşümemi sağlamıştı. Ev iki katlı bir villa ve ben daha önce bu kadar güzelini görmemiştim. Biz içeri girerken bahçedeki adamlar başını yere doğru eğip, göz teması kurmamaları dikkatinden kaçmadı. Bu garip hissettirse de, yalan yok bi havalı hissettim. Evin içine girdiğimizde, yine açık tonlarla dekore edilmiş olan salon bizi karşıladı. Yer yer krem rengi ve açık tonlarda kahverengi kullanılmıştı ama, çoğunluğu beyaz tamamlıyordu.

LAN!? Ben bu koca evi nasıl tek başıma temizleyecem? Bir anda yüzümün düştüğünü fark etmiş olacak ki konuştu.

"Bir sorun mu var?"

Elini omzumdan indirip tekli koltuğa oturdu. Benim de oturmam için yanındaki koltuğu gösterdi. İçim hayla bir garip olduğundan oturmak istemiyordum. Başımı sallayıp odanın içine bakındım. Bir yandan da yavaş yavaş adımlıyordum. "Ben bu evi tek başıma toparlayabileceğimden emin eğilim." Lafımı bitirdikten sonra ona döndüm. Hafif gülümsüyordu."Sen sadece çalışma odasını, kütüphaneyi ve benim odamı toparliyacaksın. Evin geri kalanını gün içinde gelen kadınlar halledecek. Gözün ve kulağın hazırda beklesin." Derken ayağa kalktı ve yavaş hareketlerle benden tarafa yürüdü." Her an her şeye hazır olmalısın." Yanımdaki duvara yaslandı. Ben de onunla birlikte yaslandım ve bütünü camdan oluşan duvardan, dışarıyı seyir ederek konuşmaya devam etti. "Odalara kimin girip çıktığından her an haberdar olmalısın. Kimi zaman duyarak görmelisin. En ufak bir dalgınlığın, beni ipe götürebilir. En ufak dikkatin, beni tahta çıkarabilir. Beni anlıyor musun?" Bunu demesiyle bana döndüğünü fark ettim, ama konuşmak yerine bahçeye bakarak başımı salladım. "Anladığım kadarıyla yorgunsun. Eşyaların odana çıkarılmıştır. Benim işlerim var, sen git ve dinlen. Malum." Diyip yaslandığı yerden doğruldu. "Yarın iş başı yapacaksınız küçük hanım." Bunu demesiyle istemsizce gülümsedim. Bana kısa bir bakış atıp arkasını döndü ve kapıya yöneldi.

Onun evden çıkmasıyla bende yaslandığım yerden doğruldum. Üst kata yöneldim. Merdivenlerin sonunda beni karşılayan koyu temalı oturma takımı parkeler ve tablolarla alt kattan bağımsız oluşu çok ilgimi çekti doğrusu. Etrafındaki duvarlar kitaplar ve ansiklopedilerle dolu olan oturma gurubu ve önünde dışarıyı gösteren bir cam. Camın önünde yine oturma yerleri var ve insanı kitap okumaya itiyor resmen.

O değil de benim oda hangisi ya? Adama sormadım da gerçi, sorsam dicek ki, 'Ben buna mı emanet edecem burayı?' Neyse el mahkum odalara kendim bakınacam. Koltuk takımlarını bırakıp merdivenlerin olduğu yere yöneldim. Merdivenlerin hemen bittiği yerde evin iki ucuna giden koridor bulunuyor. Sağ koridora girince Aralık bir kapı dikkatimi çekti. Kapıyı açarken gıcırdadığını fark ettim. Burası çalışma odası. Kahverengi bütün benliğiyle odaya el koymuş resmen. Neyse bana şu an rahat bir yatak lazım. Uykumdan ölecem şimdi şurada bir yerlerde. Kapıyı kapatıp diğer odalara yöneldim. Olduğum koridorda dört oda vardı. İkisini açmayı denedim ama kilitliydi, ben de zorlamadım. Sonuncu odayı açtığımda, burnuma vuran parfüm kokusu ile bir hoş oldum. Çok hoş bir kokuydu ama bu Caner abinin kokusu gibi değil ki. Bu evde biri daha mı yaşıyor? Grinin ve beyazın hüküm sürdüğü odaya bir bakış atıp çıktım. Şimdi ilk günden ortalığı karıştırmayam dimi? Bu sefer sol koridora yöneldim. Yürü yürü bitmedi Allah rızası için, nerede bu oda!? Şuraya yığılacam yorgunluktan.

Zorlanarak da olsa sol koridora kadar bayılmamayı başardığım için kendimi tebrik ettim doğrusu. Kapılardan birine varmamla, ardına kadar açmam bir olmuştu. Odada sadece beyaz kullanılış. Gayet geniş ve ferah bir havası var. Gömme dolapların olduğu tarafta yere koyulmuş olan birkaç kutu ve karton poşet, bu gün yaptığımız alışveriş poşetleriydi. Bu benim odam sanırım. Doğrusu girmediğim odalarda ne olduğunu merak etsem de, uykum ağır basıyor.

Arkamdaki kapıyı kapatıp kilitledikten sonra kendimi koşarak yatağa attım. Tabii ki de kapıyı kilitleyecektim. Umarım uykumda bayılmamda, odada öldüğümü sanıp kapıyı kırmaz. Yastık ve yorganın yumuşaklığı beni benden alırken kendimi uykunun kollarına bıraktım.

•••

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :)

CAMDAN ZİNCİRLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin