7. Bölüm

9K 366 43
                                    

Keyifli okumalar...

Masaya oturduğumuzdan beri kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Ara sıra bana attıkları kaçamak bakışları yakalıyorum ve bu beni geriyordu. Solumda Caner abi sağımda Emir denen adam. Karşımızda ise Kerem, Mete ve Çınar kişileri oturuyordu. Onlara nasıl sesleneceğimden hâla emin değildim. Abi desem kızarlar mıydı? Bey desem? Amca diyecek halim yok ya bulurum ben birşeyler.

"Adaya hoşgeldin küçük kız."

Diyen Mete'ye tek kaşımı kaldırarak baktım. Masaya oturduğumuzdan beri hiç çekinmeden benimle göz temasında bulunuyor ara sıra göz kırpıyordu. Tabii bunu yaparken önce Caner abimi kontrol ediyordu. Çınar'ın Mete'nin ensesine yapıştırmasıyla yüzünü ekşitmişti. Vurma sesini duyarken benim canım yanmıştı. Kim bilir nasıl acıttı. İç sesim Mete diyince bir gülme geldi ama tuttum kendimi. " Gül gül, çekinme." Derken bir eliyle de ensesini ovuyordu. "Ada derken?" Diye sorunca. Doğrulup elini ensesinden çekti." Vallahi ıssız bir adaya düşmüşsün de zebaniler seni yemesin diye susuyorsun gibi duruyor." Hafif öne eğilip dirseklerini masaya yasladı iki elini havada birleştirip gözlerini kısarak konuşmaya başladı. "Yoksa korktun mu?" Demesiyle Çınar Bey abi ensesinden tutarak onu sandalyeye geri yasladı. "Senden korkmasının tek sebebi salak saçma konuşman. Açıklayıcı oldu mu Mete Bey?" Derken bir an bir şeyin farkına varmışçasına bana dönüp konuştu." Bizden kokuyor musun?" Sesinde şaşkınlık ve hayal kırıklığı vardı sanki. Bunu sormasıyla herkes benden yana bakınca konuştum."Hayır tabii ki" dediğimde Mete'nin ensesinden elini çekip önüne döndü.

"Hadi kalkalım artık. Mete sıra sende." Kerem Bey abi lafını bitirdikten sonra Mete oflarken, Çınar Bey abi birinin bunu demesini bekliyor gibi ayağa kalktı. "Ben kahveleri hazırlıyorum o zaman. Sen kahveni nasıl içersin Elif?" Diye sorunca herkesin bana baktığını hissettim. Normalde türk kahvesi içen biri değilimdir ama onu geri çevirmek istemedim. "Orta." Dediğimde 'hayhay' diyip mutfağın yolunu tutmuştu. Ben de kalkıp kendi tabağımı elime almıştım ki. Biri beni bileğinden yakaladı. "Bırak sen. Mete toplar. Bu gün onun sırası." Derken zaten bileğimde hissetmediğim elini çekti. Çekiniyordu galiba biraz. "Babam beni böyle alıştırdı. Eğer kendi tabağımı götürmezsem onun yüzüne nasıl bakarım." Dediğimde biraz durgun bakmıştı yüzüme. Hafif gülümseyip başını salladığında bende ona gülümsedim.Mete ise anlamaz bakışlarını üzerimde tutup masadaki tabakları toplamaya başladı.

Tabağımı elime alıp mutfağa yöneldiğimde Çınar Bey abimi kahve fincanlarını tepsiye dizerken gördüm. Hiç tereddüt etmeden mutfağa girip tabağımı lavabonun yanına tezgaha bıraktım. Parmaklarımın ucunu sudan hafifçe geçirip şimdilik temizledim. "Neden sen getirdin? Bu gün Mete'nin günü." Neden hepsi aynı şeyi soruyor. Onun yanına yürüyüp ellerimi tezgaha dayayarak konuştum. "Ben böyle alıştım." Ben tebessüm ederken o da bana bakıp karşılık verdi. "Ee? Senin okulun yok mu? Ya da ailen? Hangi rüzgar attı seni buralara?" Demesiyle durakladım. Ne cevap vereceğinden emin değildim." Bu sorulara hep birlikteyken cevap versem?" Dediğimde başıyla beni onaylayıp kahveleri hazırlamaya koyuldu.

Arkamda adım sesleri duyunca mutfağın girişine baktım. Elinde kirli tabaklarla mutfağa giriş yapan Mete, lavabonun olduğu tarafa doğru yöneldi. Onu izlemeyi bırakıp Çınar Bey abime geri döndüm. Kolundaki dövme her ne kadar merakımı dürtse de bunu sormak için doğru zaman olduğunu sanmıyordum. Acaba mesleği neydi? Caner abimle birlikte çalışıyor olabilir mi ?

"Mesleğin nedir?" Bir anlık merakla sorduğum soru onun korkmuş bakışlarıyla karşılandı. Arkasına doğru bakış attığında Mete'ye baktığını anlamıştım. Ne dedim ki ben? Mesleğini sordum sadece. "Canerle birlikte yönettiğimiz bir koruma şirketi var aileden kalma." Göz teması kurmadan soruma cevap verişi dikkatimi çekmişti. Bir sorun vardı ama anlayamadım. Omuzumda birinin elini hissettim ve hızlı bir şekilde geri çekildim. Mete afallamış bir şekilde bana bakarken Çınar Bey abim bana anlamaz bakışlarını sunuyordu. "Bir an daldım da sen de öyle dokununca korktum." Ben bunları diyince. Hafif gülümseyip kolunu omzuma atarak beni mutfaktan çıkardı. Salona doğru yürürken daha tamamı toplanmamış masayı Emir'in topladığını gördüm. "Bu gün senin sıran değil mi?" Mete bana ufak bir bakış atıp koltuklara yöneldi. "Evet ama neden bilinmez bana, ' Sen tabakları götür ben kalanını getiririm' dedi." İstemsizce tebessüm ettim. Sanırım bunda biraz benim kendi tabağımı götürmemin de etkisi var ama tabii ki de bu düşüncemi onunla paylaşmayacağım.

CAMDAN ZİNCİRLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin