Keyifli okumalar...
Kulağıma dolan yağmur sesi ile uyandım. Üstümden yavaş yavaş kalkan uykuyla beraber, burnuma gelen tanımadığım parfüm kokusu ile gözlerim kocaman açıldı. Çakılı kalmışım gibi hissettiğim yerden etrafa baktığımda, beni tanımadığım çarşaflar karşılaşınca hızla doğruldum. Bu gün okul var. E ben neredeyim? Öff bazen harbi mallaşıyorum ya. Diyerek kendimi yatağa geri attım.
Bir an, nerede olduğumu unutmuşum resmen. Büyük camdan dışarı baktığımda, bulutlar yıldızları saklamak istermişçeşine örtüyordu gök yüzünü. Kim bilir ne kadar uyudum. Yataktan doğrulup ışığı açtım. Odadaki koku Caner abiyi anımsatıyor aslında. İyi de benim odam niye onun gibi kokuyor ki. Ve ben nasıl fark etmedim uyurken. Kendi kendime söylenerek yerleştirmek için eşyalarımın yanına gittim. Aslında duş alma isteğim her şeyden önce geliyor ama, yine de şunları dolaba kaldırayım diyip gömme dolabı açtım. Açmamla şok olmuştum.
Ağzım açık karşımda içi erkek kıyafetleri ile oldu dolaba baktım. Arkamı dönüp odaya bir bakış attım ve bir ayna gördüm. Oraya yönelince çekmecelere baktım. Erkek parfümü, saatler ve siyah/ipli bileklikler. Diğer çekmeceleri açmadım. Sanırım çalışanlar yanlış anlayıp eşyaları Caner abinin odasına getirdi. Ben de mal gibi odaya bakınmadan uyudum. Bunun sorun olacağını sanmıyorum doğrusu, sonuçta bu odalara hep girip çıkacağım bundan sonra. Lan saat kaç acaba? Telefona yönelince 18.56 geçtiğini gördüm. Daha gelmedi muhtemelen. Doğrusu kendimi harbiden kirli hissediyorum ve odalara tekrar bakınca fikri, şu an bana çok uzak. Giyilecek bir kaç kıyafet ve bakım ürününü kucaklayıp, banyo olduğunu düşündüğüm kapıya yöneldim. Yine beyazlar karşıladı beni. Hep siyah giyinen ama evini en açık tonlarda dekore eden biri için ne düşünmeliyim bilemiyorum doğrusu.
Duşakabine baktım. Doğrusu duşlüfünü kullanma gibi bir düşüncem yok. Havluyu da öyle. Üstüme bir su dökmeyi daha doğru buldum ve ufak bir duş aldım. Çıkınca da bir kazak yardımıyla hızlıca kurulanır giyindim. Saç kurutma makinesini aradım. An... S....m LAN . Kurutma makinesi yok. Ama ben kurutma makinesiz hayır ama ben yok ben yapamam. Ben hâla daha makineyi ararken, odadan bazı sesler yükseldi. Ay kesin geldi. Üf ilk günden rezil oldum adama ya. Daha geç gelemez miydi?
"Caner. Açsana oğlum kapıyı. Lan Caner! "
Anlık ha***ktir çekip banyodan çıktım. Ben kapıya yöneldikçe karşı tarafta kim olduğundan emin olmadığım adam, daha sert vuruyordu.
"Mete, mal mısın oğlum? Kırdın kapıyı. Çıkarken kilitlenmiştir. Hadi daha akşam yemeğini hazırlayacağız."
"İçerden şu sesi geliyor ama."
"Eğer onunla duşa girmeye meraklıysan başka gün girersin. Ayrıca Caner daha gelmedi. Sen yanlış duymuşsundur."
"Öf Emir! Pislik yapma iki dakka. Sen onunla duş almaya daha da meraklısındır ama bu konuyu daha da uzatmayalım. Açım, ben yemek istiyor."
Kapının ardından 'şak' diye bir ses gelirken ensesine vurduğunda yemin edebilirim. Bir an yüzümü buruşturup dudaklarımı öne doğru büzdüm.
"Salak salak konuşma da in aşağıya. Açmış da yemek istiyormuş beyefendi! "
"Biz yemek yaparken, prenses duş alıp bakım yapsın öyle mi?"
Uzaklaşan adım sesleriyle gittiklerini anlamıştım. Son duyduğuma bir gülesim geldi ama tuttum kendimi. Kim bunlar ya? Caner abinin kardeşleri mi acaba? Üf ben şimdi nasıl çıkacam dışarı? Ay hayır ya bur da beklemek istemiyorum. Gelir de beni böyle burda görürse çok kötü olur. Bir anda panik basmıştı, nefes alamadım. Çok zorlanıyordum nefes almakta. Dizlerimin üstüne çöküp, koca odanın ortasında dizlerimi içeri çekip kollarımla bacaklarımı sardım. Ağlamak istemiyordum. Boğazımda koca bir yumru vardı resmen. Ne nefes aldırıyor ne de yutkunmama izin vermiyor. Başımda oluşan basınç öyle kötü hissettirdi ki ölüyorum sandım bir an. Hemen ayaklandım. Kalkmamla yeri boylamam bir olmuştu. Yere uzanıp hareket edemeyeceğimi anlayınca kendimi zorlamadım. Tavana bakarken odanın içi dönüyordu sanki. Zaman ağır çekimde ilerliyormuş gibiydi. Nefessizlikten dolayı yüzümün morardığına emindim. Ciğerlerime inğneler batıyordu. Kussam rahatlacaktım sanki. Yerde cenin pozisyonunu alıp ağlamaya başladım. Bu hep oluyordu ve artık bu duygudan nefret etmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAMDAN ZİNCİRLER
Novela Juvenil(Abi kitabıdır. Daha önce hiç okumadığınız türden bir kitap...) Aile kelimesi illa kan bağıyla mı ilgili olmalıdır? Hiç de bile!! Kendisine kötü davranan ailesinden kaçarken, yeni insanlarla tanışan bir kız ve bu kızı kardeşi olarak kabul eden 5 erk...