Find You Again | Jirosé

26

Yoongi'nin konum attığı otele gittim.

İlk önce onu tenha bir yere götürüp konuşturacaktım ve öldürecektim.

Resepsiyondan Yoongi'nin oda numarasını aldım ve odasına gittim.

Kapıyı çaldım.

Yoongi kapıyı açtı.

"Jimin, hoşgeldin içeri girsene."

Soğuk yüz ifademle
"Hayır konuşmamız gerek. Benimle gel."

"Jimin sen iyi misin? Kötü bir şey mi var?"

"Gidelim hadi."

"Peki, bekle ceketimi alıp geleyim."
Deyip içeri girdi. Kapısının önünde beklemeye başladım. Silah arabadaydı.

Hâlâ inanmakta zorluk çekiyordum.
Kardeş bildiğim Yoongi beni sırtımdan bıçaklamıştı.
Ama neden böyle bir şey yaptı?

Yoongi yanıma geldi.

"Gidelim"

Ona cevap vermeden önünden yürümeye başladım.

Arabama bindim. O da gelip yanımdaki koltuğa oturdu.

Arabayı çalıştırdım.

"Eee Jimin ne konuşacaksın benimle?"

"Birazdan öğrenirsin."

Sürmeye devam ettim.

"Nereye gidiyoruz?"

"Bilmediğin bir yere."

Bir süre sessizce yol aldık.

"Rosé nasıl? Henüz bir şey hatırladı mı?"

Gözümü yoldan ayırıp ona baktım.

Onu öldürmezsem o Rosé'yi öldürecekti.

"Evet hatırlıyor."

Yoongi bir anda ciddileşti.

"Her şeyi mi? Peki onu öldüren adamı?"

Sırıttım.

"Adam mı? Sana onu öldürenin bir erkek olduğunu hiç söylemedim ki?"

"Y-yani erkektir diye tahmin ediyorum sadece."

İnsanlardan uzak bir yere gelince arabayı durdurdum ve aşağıya indim

Arabanın arkasına giderek bagajını açtım.

Yoongi de indi.

"Jimin neden buradayız? Hâlâ anlatmadın."

Cevap vermeden bagajdaki silahı alarak Yoongi'ye doğrulttum.

Yoongi korku ile ellerini havaya kaldırdı

"Jimin s-sen ne yapıyorsun?"

"O şerefsiz sendin değil mi?"

"Ne?"

"Rosé'yi öldüren o şerefsiz! Sendin o değil mi?"

Yoongi iki adım geriledi

"Jimin ne saçmalıyorsun? Rosé'yi öldürmek mi? Ben mi?"

"Boşuna rol yapma. Rosé her şeyi hatırlıyor! Sen öldürmüşsün onu!"

Yoongi sinirle güldü

"Bunu sana o mu söyledi? Kendisini benim öldürdüğümü mü söyledi?"

"Evet seni pislik. Neden böyle bir şey yaptın? Kardeşim gibiydin sen benim!"

Yoongi göz devirdi ve ellerini indirdi.

Silahın emniyetini açtım
"Yaklaşma yoksa seni vururum!"

Yoongi bana doğru yürüdü
"Sen mi beni vuracaksın?"

"Yaklaşma dedim!"

"Ben seninle ilkokuldan beri arkadaşım. Beni o kız için mi öldüreceksin Park Jimin?"

"O kız dediğin benim karım! Rosé senin de arkadaşındı! Nasıl ona dokunmaya cüret edersin pislik!"

Yoongi ile olan eski anılarım aklıma geldiği için gözlerim dolmuştu.
Nasıl oldu da böyle bir canavara dönüşmüştü?

Yoongi ben fark edemeden hızlıca cebinden bir silah çıkardı ve bana doğrulttu.

İki adım geriledim ama silahımı ona doğrultmaya devam ettim

"Aptal karın her şeyi hatırlamış tebrik ederim. Doğru, onu ben öldürdüm."

Gerçeği ondan duymak beni daha da sarsmıştı.

"Neden Yoongi?" Dedim zor çıkan sesimle

"O sürtük yüzünden çok değiştin Jimin! Onun yanındayken bütün dünya ile ilişkini kesiyordun. Ne diğer arkadaşların ne de ben senin umurunda değildik. Onu ortadan kaldırırsam yine eskisi gibi olabiliriz diye düşündüm ama kabul etmek gerekirse bu bir işe yaramadı. Rosé ölünce kendini tamamen dünyaya kapattın. Birkaç aya unutursun diye umdum ama hiçbir zaman eskisi gibi olamadın. Ben sadece arkadaşımı geri istemiştim."

Duyduklarımla sinirden yüzüm kızarmıştı.

"Aptal bir kıskançlık yüzünden mi karımı öldürdün piç herif?!"

Yoongi silahını indirmeden yanıma yaklaştı

"Hata yaptım. Keşke lisede o aşk notunu montumda bulduğumda sana söylemeseydim."

Onun dibine giderek silahı başına dayadım. Yoongi ise kendi silahını kalbime dayadı.

"Keşke hiç tanışmasaydık. Bugün seni öldüreceğim Min Yoongi."

"Sanırım ikimiz de öleceğiz arkadaşım."

Tam tetiği çekmek üzereyken arkamızdan gelen siren sesleri beni durdurdu.