Şeyda Yenge gülümseyerek "Hoşgeldiniz çocuklar." dedi. Bir salonun içinde o kadar çok insan vardı ki sosyofobim tutmuştu bi an.
Okulda kendi krallığını ilan etmiş herkes buradaydı.
Okulun sanatsal çocuğu ve Sonattan bile daha soğuk olduğunu düşündüğüm Jasper Arısoy L koltukta ayak üstüne ayak atmıştı.Yeşil gözleri beyaz teni ve ona tezat oluşturan siyah saçları ve uzun boyuyla okulun altın kızı ilan edilen Tuana Çetin (Her zaman ki gibi Sonat'ın koluna girmiş ona kıkırdayarak bir şeyler fısıldıyordu. )
Tuana'nın yakınlarında (Asla ondan fazla uzağa gidebileceğini düşünmüyorum) sarı saçları ve kumral teniyle okulun barbie bebeği Ala Kalaycı duruyordu.
Ala'nın yanındaki kişiyi görünce ellerimi sıktım. Bu kişi iliklerime kadar tiksindiğim ve suratını her gördüğümde kusmak istediğim İnci'nin biricik sevgilisi Yağız Akgün'den başkası değildi. Çenesini elinin altına koymuş Âla'nın dibine kadar girmiş flörtleşen bir vücut diliyle onunla konuşuyordu.
Ve aralarından en çok sevdiğim belki de tek sevdiğim Doğuş Güner. Beni görünce gülümseyip kıvır kıvır saçlarını arkaya attı.
Yanımıza gelip önce Şeyda Yengenin elini zarifçe tutup eğilerek bir öpücük kondurdu. "Kraliçem her zaman ki gibi çok güzel gördüm sizi.""Ah Doğuşçum güzel görünüyorsam Lidya sayesinde uzun süredir böylesine eğlenmemiştim. Yüzüme yansımış olmalı."
Doğuş'un gülümsemesi iyice yüzüne yayıldı. "Bu şekerliğin böyle bir etkisi vardır." Dedi ve elini saçıma uzattığında dağıtacağını anladığım için elini ittirdim. "Sakın deneme bile! "
Tuana siyah saçlarını düzeltip Sonat'tan uzaklaştı. Midemin kalktığını hissettim. Şeyda Yengeye dönüp "Merhaba Şeyda Teyze bizde kalkıyorduk akşam için hep beraber plan yaptık. "Keşke daha erken gelseydiniz uzun süredir görüşmüyorduk sizinle de vakit geçirmiş olurduk."
Şeyda Yengenin yüzünde rahatsız olduğunu belli eden bir mimik oluştu. Daha sonra gülümseyerek kendisini toparladı. "Başka zamana canım." Dedi yapmacık bir ses tonuyla ve kafasını yatırıp Sonat'a seslendi."Sonatçığım iki dakika mutfağa gelir misin?" Sonat neden çağırdığına anlam verememiş gibi kaşlarını çattı daha sonra annesinin yüz ifadesinde bir şey yakalamış olacak ki annesinin peşinden gitmek için hareketlenmişti.
Tam o sırada onunla göz göze gelmek umuduyla gözlerimi ona çevirdim.
1 saniye 2 saniye 3 saniye 4 saniye 5 saniye... tık yok dönüp bakmamıştı bile. Yüzünde dün geceye dair bir iz aradım. Yoktu, kalmamıştı. Benim yanımdan geçip Şeyda Yengenin peşinden içeri girmiştiOnlar gidince Tuana'nın gözleri beni buldu. Bacak bacak üstüne atarak bana meydan okurcasına baktı.
"Sen neden kendi evinde değilsin?" Arkadan Yağız salak bir şekilde efekt yaparak kıkırdadı.
Böyle anlarda sinirimi kontrol etme konusunda kendimi oldukça geliştirmiştim
Derin bir nefes aldım ve sakinliğimi koruyarak suratıma alaycı bir gülümseme yerleştirdim."Sen neden değilsin?" Dedim iğneleyici bir tonda sorusuna soruyla cevap vererek.
"Biz Sonat'ın en yakın arkadaşlarıyız. Yıllardır ne okulda seninle konuştuğunu gördüm ne de seni bu evde gördüm ki bu eve yıllardır gidip gelirim. Bu yüzden şaşırdım açıkçası. Ne oldu üvey annen seni buraya mı postaladı tatlım?" Dediğinde Jasper sakin ve soğuk bir ses tonuyla "Tuana sus artık!" Diyerek araya girdi.Avcumu sıktım. Bu konuşma giderek seviyesizleşmeye başlamıştı. Suratını parçalamamam için tek bir sebep bile yoktu ama beni öfkelendirerek istediğini ulaşmasını istemiyordum.
"Ah tatlım sende ilkokula giderken etik dersinde öğrenmişsindir ki ne kadar en yakın arkadaş olsanda aile her zaman farklıdır. Dış kapının dış mandalına oturup açıklama yapacak değilim."
Yüzüme düşen saçlarımı elimle kulağımın arkasına attım. Daha sonra "Her neyse size iyi eğlenceler malum ben bugün biraz yoruldum. Odama çıkıp dinleceğim." Diye devam ederek Tuana'nın morarmasını zevkle izledim.
Bu kızın sürekli olarak hemcinslerini aşağılamaya çalışması sinirlerimi bozuyordu. Bölgesini işeyerek işaretlemeye çalışan köpeklere benziyordu.
Tam mutfağın önünden geçip gidecektim ki ismimin konuşmalarında geçmesiyle donup kaldım. Az önce etik dersi veren biri olarak şu an onları dinliyor olmam çok absürttü ama kendime engel olamıyordum.
"Oğlum yazık kıza haftalardır yabancı bir evde dört duvar arasında kaldı gıkını çıkarmadı. Onun yalnız olduğunu görebiliyorum. Ne olur onu davet etsen arkadaş grubuna alsan?"
"Beni ilgilendirmiyor. Konuşmak isterse konuşur zaten ama sırf sen istedin diye Azkabandan kaçmış gibi duran bu tuhaf kızla yakın olmak zorunda değilim."
Kalbim bu kelimelerin ağırlığı altında ezilirken ciğerlerime nefes gitmiyordu. Dışarıdan farklı göründüğümün farkındaydım ama insanların benim hakkımda bu şekilde düşündüğünün farkında değildim. Sonat'ın benden etkilenebileceğini düşüncek kadar da aptaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAMIZDA (DÜZENLENİYOR)
Teen Fictionİşaret parmağı tekrar yukarı çıkarak baş parmağıyla dudağımı yavaşça okşadı. "Seni öpmeme izin verecek misin?" Lidya Çağsoy yetimhaneden alındığından beri tek gayesi minnet borcu hissetiği onu kanatları altına alan üvey annesini memnun edebilmekti. ...