23.Bölüm

9.6K 329 65
                                    

İnanılmaz Sonat Çağsoy vibe'ı aldığım bir foto💫

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İnanılmaz Sonat Çağsoy vibe'ı aldığım bir foto💫

Düşüncelerim beni parçalamaya başlamıştı. Bu yüzden düşünmemeye çalıştım. Ama suskunluk işte o benim katilim olmuştu.

"Hiçbir zaman sevilmeye layık olmayacaksın."
"Yalnız kalmaya mahkumsun."

Kulaklarıma kabullenemediğim geirçekleri fısıldayan gölgeler gözyaşlarımın istemsizce dökülmesine neden oluyordu. Alarmımın çalmasıyla gözlerimi zorlukla araladım. Kafamı yastığımdan kaldırmaya çalışırken
başımın ağrısı yastığıma iyice yapışmama neden oldu.

Boğazım ağrıyor kulaklarım ince ince zonkluyordu. Annem dün akşam toplantı için İzmir'e gitmişti. O yokken de evde çalışanların olmasını sevmediğimi bildiğinden akşamdan herkese bugün için izinli oldularını söylemişti ama sabah bu kadar hasta uyanacağımı bilseydim anneme gitmemesi için dizlerime kapanarak yalvarırdım.

Susuzluktan ölmek üzereyken vücudumda kalan son enerji damlasını kullanarak ayağa kalktım ve su içmek için aşağıdaki mutfağa indim. Üşüdüğüm için inmeden önce kırmızı battaniyeyi vücuduma sıkıca sarmıştım.

Mutfak dolabından bir bardak çıkarıp su doldurarak zorlukla içtim. Tekrar yukarı çıkacak gücüm olmadığını hissettiğimden salonda bir koltuğa kıvrılıp Netflix'ten bir belgesel açarak hastalığımı unutmaya çalıştım. Hiçbir işe yaramamıştı.
Açtığım belgesel bana sadece bir uğultudan ibaret gelirken gözlerime binen ağırlıkla gözlerimi yavaşça kapattım.

*****
Telefonumla aynı anda çalan zil sesi ile irkilerek uyandım. O an telefonuma bakmadan hızlı bir şekilde kapıya bakmaya gittim. (Tabi bu halde ne kadar hızlı olabilirsem.)

Kapıyı açtığımda gördüğüm surat beni şaşkınlıktan bozguna uğratırken dudaklarımın arasından tek bir isim döküldü.

"Sonat."

Onun burada ne işi vardı?

Sonatın yüzü endişeli bir hal alırken "Ne oldu sana böyle?" diye sordu.
O kadar kötü mü görünüyordum.
Ona cevap vermeyip öylece durduğumda iki adımda içeri geçerek uzun ve kemikli elini alnıma koydu.
"Yanıyorsun Lidya." Sesi ilk defa bu kadar endişeli kontrolsüz çıkmıştı.

Kaşlarımı çattım.
O benim yandığımı düşünüyordu öyleyse ben neden böylesine üşüyordum.

"Hastaneye gidiyoruz" dediğinde başımı iki yana salladım. Şu anda hastaneye gitmek istemiyordum.
"Birazcık dinlenirsem kendime geleceğime eminim."

Sonat ikna olmamışçasına baktı. "Dinlendikten sonra iyileşecekmişsin gibi mi göründüğünü düşünüyorsun? Akgezenlere dönmüşsün."
Başımı tekrar iki yana sallayıp içeri doğru ilerledim. Dengemi kaybedecekken Sonat son anda belimden tutarak buna engel oldu.
"Ilık bir duş almalısın." Dediğinde dudaklarımı büktüm ve mızmız bir ses tonuyla "Hayır istemiyorum. Uyuyacağım." Dedim
Elleri yanaklarımı okşayarak "Tıpkı küçük bir bebek gibisin." dedi o surat ifadesinden beni dinlemeyeceğini anlamıştım.

ARAMIZDA (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin