"Çünkü bu dünyada senden başka bir insanla olmak istemiyorum."
Böyle bir itiraf beklemediğimden şaşkınlıkla durup öylece ona bakmakla yetindim.
Onunla göz teması kurmamak adına etrafıma bakındım.
"Neyden bahsediyorsun? Kafayı mı yedin sen ?"Alaycı bir şekilde güldü.
"Hayır, yemedim akli dengem gayet yerinde."Sırt çantamın kollarından tutup çekiştirdim. Her şeyin bana saçmalık olarak geldiği o iğrenç noktadaydım.
"Ben gidiyorum."
Sonat bu tepkime o kadar şaşırmıştı ki bir iki saniye sessiz kalıp öyleyece bana baktı. Yürümek için adım attığımda çantamdan tutarak beni durdu.
"Ne istediğini anlayamıyorum LİDYA Bana kafayı mı yedirtmek istiyorsun? Hiçbir şey söylemeden öylece çekip gidecek misin?"
Ses tonu oldukça yükselmişti. Sinirlendiği ve kendini kontrol altına almaya çalıştığı her halinden anlaşılıyordu.
Sırt çantamdaki elini çektim. "Artık hiçbir şey istemiyorum."
Hızlıca yürümeye başladığımda arkamdan defalarca seslendiğini duydum ama umursamadım. Çok geçti artık. Kalbim o kadar parçalara ayrılmıştı ki istesem de toplayamıyordum ona karşı.
Karşıdan gelen taksiyi durdurup kendimi taksinin içine attım. Yolu tarif ettikten sonra kulaklıklarımı takıp pencereden dışarıyı izleyemeye başladım.
Her şey o kadar üst üste gelmişti ki bu üç ayda artık ayağım takılsa hüngür hüngür ağlayıp kendimi yerden yere atacak duruma gelmiştim. Sonat'ın yanındayken beynim error verip kapısına "Kapalıyız" yazısını yapıştırarak beni kalbimi kullanmaya zorluyor gibiydi.
Ona karşı hislerim ucunu kaybettiğim bir koli bandına dönüşmüştü artık nerede durduğumun ben bile farkında değildim. Hiçbir şey düşünmeyip sadece eve gidip yorganı kafama çekerek müzik dinlerken uyuyakalmak ve oarada yok olmak istiyordum.Eve vardığımda tam da bunu gerçekleştirdim. Kendimi yatağımın rahat kollarına atarak soğuk yorganımın altına girip Spotify 'ımdan Allie X'in Devil I Know parçasını açıp gözlerimi kapadım.
I think I made a big mistake
- Büyük bir hata yaptığımı düşünüyorum
You keep messing with my brain
- Beynimle uğraşmaya devam ediyorsun.
You tell me, "Eat the whole cake, it's what I deserve"
- Bütün bir pastayı yememi, hak ettiğimin bu olduğunu söylüyorsun
Every time I take your lead, feels like a curse
- Ne zaman senin liderliğini alsam, lanet gibi geliyor.
And every time I try to stop, feels even worse (uh, uh)
- Ve her durmaya çalıştığımda daha da kötü hissediyorum (uh, uh)Baby, you're the devil I know (I know)
- Bebeğim, sen tanıdığım şeytansın (biliyorum)
Better than the devil I don't (I don't)
- Tanımadığımdan daha iyisinSözleri tam olarak Sonat'a karşı hislerimi yansıtıyordu. Derin bir nefes alıp kulaklığımı kenara attım. Aynı yerde kürek çekip ufuğu asla bulamıyordum. Tam bir şeyleri kafamda ilerlettiğimi düşünürken ekranda kocaman bir kaybettiniz yazısı çıkarak beni başa döndürüyor gibiydi.
Panduflarımı ayağıma geçirdim ve aşağıya inip kendimi kahve hazırladım. Hava çoktan kararmıştı. Telefonumdaki Mira ve Doğuş'tan gelen cevapsız aramalara baktığımda partinin çoktan başladığını anlamıştım.
Evin zili ısrarla çalmaya başladığında kaşlarımı çattım. Annemin bugün eve gelmeyeceğini işinin uzun süreceğini biliyordum çünkü. Ayaklarımı sürüyerek girişe ulaştım ve kapıyı açtım.
Karşımda Sonat'ın yüzünü görmemle kaşlarımı çatmam bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAMIZDA (DÜZENLENİYOR)
Teen Fictionİşaret parmağı tekrar yukarı çıkarak baş parmağıyla dudağımı yavaşça okşadı. "Seni öpmeme izin verecek misin?" Lidya Çağsoy yetimhaneden alındığından beri tek gayesi minnet borcu hissetiği onu kanatları altına alan üvey annesini memnun edebilmekti. ...