38. Bölüm

4.2K 151 32
                                    


Gözleri dudaklarıma bakarken nefesim kesildi. Beni öpecek miydi? Kalp atışlarım kulaklarıma yankılanırken gözlerimi kapadım.

Ve...ve birden geri çekildi.

"Yanılıyor muyum Lidya Çağsoy?"

Gözlerimi yavaşça araladığımda o karşıma yüzünde ukala bir sırıtış ile bana bakıyordu. Benimle resmen oynamıştı.
Öfkeyle omzuna çarpıp geçtim.
"Pisliğin tekisin."

Arkamdan gülerek beni takip ettiğinde ona oldukça öfkeliydim.

"Madem buralara kadar getirdin sözünü verdin. Sözünün eri ol bakalım. İki saat boyunca yirmişer dakika aralıklarla aynı pozisyonda duracaksın." Hırsla söylediğim sözler karşısında çapkınca sırıttı.
"Başka pozisyonları da deneyebiliriz."

Gözlerimi devirip onu duymamazlıktan gelerek resim malzemelerimi almak için doğruca arabaya yürüdüm.

********

Malzemeleri koyduğumuz bagajı açıp malzemeleri çıkardım ve geri kapattım.
Sonat evin kapısını açıp içeriye girmişti çoktan.
Aralık bıraktığı kapıyı biraz daha ittirerek evin büyük holüne adımımı attım. Sonat'ın adımı zikretmesiyle adımlarımı oraya yönlendirdim.

Odaya girdiğim anda nutkumun tutulması bir olmuştu. Oda çeşitli resim malzemeleri şoveleler ile döşenmiş altına da türk halısı serilmişti. Bu da yetmiyormuş gibi etraf çeşitli torslar ve büstler ile doldurulumuştu.

Cümleler kifayetsiz kalmıştı. O an dudaklarımın arasından sadece "Sonat" kelimesi çıktı.

Bana dönüp gülümsedi.
"Nasıl beğendin mi?"

Etrafa tekrardan bakındım.
"Beğenmek ne kelime BAYILDIM! Nasıl yaptın bunu?"

"Buraya geleceğimize karar verdikten sonra benzinlikte babamın yardımcısını aradım ve Jasper'ın da bilgi birikimiyle bu odayı bu hale getirmeyi başardık."

Daha önce kimse ama hiç kimse beni böylesine düşünmemişti. Daha önce kimse ama hiç böylesine düşünceli bir tavırla karşılaşmamıştım. Kalbimin içi sıcak bir gezegen gibi sımsıcak olmuştu.

Aşırı duygu yüklenmesinden ağlayacağımı fark ettiğimde boğazımı temizleyip konuyu dağıttım.
"Bu oda boşa gitmesin değil mi? Geç karşıma bakalım." Dedim karşımdaki koltuğu kafamla işaret ederek.

Elime resim defterimi alıp temiz bir sayfasını açtım. Birden üstündeki kazağı çıkarıp rahat bir şekilde koltuğa yerleşti.
"Altımı da çıkarmamı ister misin?" Eli pantolonunun kemerini bulduğunda onu durdurdum.
"Dur! Yeterli."

Tatlı bir şekilde inci sıralı dişlerini göstererek güldü. O kadar güzel gülmüştü ki keşke gözlerim bir fotoğraf makinesi olsaydı da bu muhteşem saniyelik anı fotoğraflayabilseydi diye geçirdim içimden.

Bir elini çenesinin altına koyup bana seyirlik bir poz oluşturdurduğunda iç çekmemek için kendimi zor tuttum.

Kurşun kalemimin falçatayla açılmış sivri ucunu dokulu beyaz kağıda değdirip ona bakarak yavaşça çizimin iskeletini oluşturdum. Gözlerimiz her birleştiğinde yüzümde engel olamadığım utangaç bir gülümseme meydana geliyordu. En sonunda dayanamayıp o da güldüğünde sahte bir kızgınlıkla ona baktım.

''Heyy! oyunbozanlık yapma. Yoksa çizimimin geri kalanında yüz kasların kopana kadar sırıtmak zorunda bırakırım seni.'' Yüzünü hemen düzeltip eski haline getirdiğinde sırıttım. Çizimi ara vere vere bitirdiğimde elimdeki çizime hayranlıkla baktım. Düşündüğümden çok daha iyi bir çizim çıkarmıştım.

ARAMIZDA (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin