Kaybolan Yıllar#5

43.3K 2.3K 685
                                    

İyi Okumalar ...

Çınar'ın teklifini reddetmemiştim, belki birbirimize ısınırdık. Belki biraz da olsa hissederdik kardeş olduğumuzu. Seçtiği filmin henüz başlarındaydık. Sırtımızı yatak başlığına yaslamış, yan yana oturmuştuk.

Filmin sonlarına doğru omzumda hissettiğim ağırlık ile irkildim. Omzumda mı uyumuştu? Gülümsedim, iyi hissettirmişti. Elimi saçlarına çıkardım, okşamaya başladım. İyi , sanki yalnız değilmişim gibi.

Saat henüz dokuzdu, uyumak için erken bir saatti. Yavaşça yerimden kalktım, Çınar'ı dikkatlice yatırdığımda uyanmamıştı.

Pencere önündeki pufa oturdum, Çınar'ın benimle oturup film izlemesine şaşırmıştım. Benden nefret ettiğini sanıyordum, belki de aklında başka şeyler vardı. Başımı geriye doğru yasladım, çok kalmadım  kapım açıldı.

"Beliz, bir kutu geldi sana. Aslında yukarı getirecektim ama bizim eve gelen her kargo aile bireylerinin önünde açılır." Yiğit abinin konuşmasıyla ayağa kalktım, kimseden çekinmiyordum. Bu saçma olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

"Saçma değil mi? Belki özeldir o gelen şey." Kafasını yere eğip salladı, gülümsedi.  "Bu ailede kimsenin gizli saklısı yoktur, sende bu ailenin bireyisin hadi gel."

Merdivenleri inerken omuzlarımı tutmuştu, beni kendisi ilerletiyor gibi görünmüştü.  "Bu saatte ne kargosu ya."  Hafifçe öksürdü arkamdan ne olmuştu?

"Kargo değil aslında, eski evindeki koruma getirdi. Sanırım bir eşyan var içinde."

Dudaklarımı ısırmaktan kanamaya başlamıştı, kan tadı ağzımdan içeri süzülüyordu.  "Bu ne Beliz, ben anlamadım."  Çınar dışında tüm aile bireylerim şuan kafamda durmuş, açtığım kutunun ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. 

Bu kutu benim ceza kutumdu, içinde katlanmış bir sürü kağıt olan ceza kutum. Kağıtların içinde bir sürü ceza vardı farklı farklı. Bir nevi kendi kaderimi kendim belirliyordum.  

"Selma Hanım, bahsetmiştim ya program diye. Programı yapmazsam veya aksatırsam cezalarımı buradan seçiyorum."  Oldukça normal bir şekilde söylemiştim, Miraç Bey'in bir tanesini açıp okumasıyla yutkundum. 

"Bir gün boyunca su içilmeyecek." Kaşlarını çattı, sadece onun değil. Odada bulunan herkesin.  

Bir tane daha aldı.

"Çileğe alerjisi olduğu için çilek yiyecek, alerjisinin oluşması durumunda hasteneye alınmayacak."

"Bunlar çok saçma Beliz, kim hazırladı bunları."  Selim Bey'e doğru döndüm. Omuzlarımı silktim, alışmıştım ben.  "Ben alışığım bunlara, dadım hazırladı. Küçüklükten beri uyuyorum ben bunlara."

"Üvey annen ve baban bir şey demiyor muydu?" Kafamı salladım iki yana, onlar yoktu ki benim hayatımda.  "En iyisini olmamı istedikleri için bırakmışlardı. Eti senin kemiği benim misali."

MİRAÇ'ın ağzından. (En büyük abi)

Konuşmanın ardından kutuyu yanında alıp çıkmıştı odasına. Anlamıyordum, rol sanıyordum. İçimde hala şüphe vardı lakin bu kadarının rol olmadığı belliydi.

"Ne yapacağız?" Babamın çaresizce sorduğu soruya karşı derin bir nefes aldım. Konuşacağım sırada Çağrı'nın konuşmasıyla ona odaklandım.

Kaybolan Yıllar (Gerçek Aile)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin