Kaybolan Yıllar#6

42.4K 2.2K 531
                                    

İyi Okumalar...

Beliz Beş Yaşında

Saçlarının yüzüne gelmesi ile kulaklarının arkasına sıkıştırdı. Saçları oldukça uzundu, beline kadar  geliyor ve bazen sorun oluyordu. Buna rağmen saçlarını seviyordu, sevmeye devam edecekti. Hayatta asla yapmam dediği şeylerden biriydi, saçlarını kesmek.

Beliz, içinde dönüp duran korkuyla oyuncak bebeği ile oynuyordu. Her an dadısı gelebilirdi, dadısı Beliz'in bebekler ile oynamasına kızıyordu. Neslihan Dadı, bir hafta olmuştu buraya geleli ve bu haftada Beliz'in içine büyük bir korku yerleştirmeyi başarmıştı. 

Duyduğu ayak sesleri ile bebeğini yastığının altına sakladı, kalbi de hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Beklemeye başladı, beş saniye sonra kapısı açıldı.

"Beliz, hemen arkamdan gel."  Sert ve soğuk sesi ile daha çok korkan küçük kız, dadısını sinirlendirmemek için oyalanmadan takip etmişti dadısını.

"Beliz, benim bir kolyem vardı. Kayboldu, ben o kolyeyi senin cebinde buldum."  Küçük kız, şaşkınlıkla bakakalmıştı.  "Dadı, bilmiyorum ki."  Dadı sertçe bakmaya devam etti Beliz'e. Beliz'in ise minik elleri çoktan titremeye başlamıştı. 

"Hırsızlık kötü bir şey Beliz, sana ceza vereceğim." Duydukları ile korkmaya başlamıştı, cezanın ne demek olduğunu biliyordu. Kreşte  öğretmeni arada sırada arkadaşlarına ceza veriyordu ama suç işlediklerinde. Beliz bir suç işlememişti. "Dadı ben almadım." Sesi kısık çıkmıştı, dadısı karşısında sesini yükseltemezdi.

Neslihan Hanım, Beliz'in kolundan tutup sürüklemeye başladı. Beliz'in cılız bedeni, dadısının arkasında fütursuzca sürükleniyordu. Bodrum katına geldiklerinde Beliz ne olduğunu anlayamamıştı.

"Bugün ceza olarak burada kalacaksın tek başına, sadece bu değil." Dadının neresinde sakladığını bilmediği alete garip bir şekilde baktı. Bu ne işe yarıyordu? Beliz hiçbir şey anlamıyordu. Dadısının saçını tutmasıyla çığlık attı, saçına dokunulmasını sevmiyordu.

Duyduğu ses ve yere düşen saçlarıyla ağlamaya başlamıştı. Dadısını durduramıyordu, kaçmaya çalışıyordu. Kaçmaya çalıştıkça canı acıyordu.  Tüm saçları yerdeydi, hıçkırarak yere oturdu. Saçlarına dokundu, onları topladı ağlayarak. Bodrum katından çıkmak istedi, kapı kilitlenmişti. Aynı zamanda ışıklarda kapanmıştı, bodrum katında kilitli kalmıştı. Karanlık, soğuk ve acımasız.

Cezalar, bu saatten sonra çok korkutucuydu onun için. Dadısı ne derse yapacak, sözünden çıkmayacaktı. Saçlarını büyüyüne kadar saklayacaktı, karanlık ortamlardan sürekli kaçacaktı.

Miraç'ın Ağzından

"Yazık, çok yazık. Böyle bir şeyi nasıl yaparsın Çınar?" Yiğit'in kısık sesle hesap sormaya çalışmasıyla ayağa kalktım. Fazla abartıyordu. "Tamam Yiğit, yaptı bir hata üstüne gitme bu kadar."

Kardeşim bu sefer, ateş saçan gözlerini bana çevirdi. "Ya sana gerçekten inanmıyorum ağabey, sen Çınar'ın yaptığını bile bile sustun öyle mi?" Sadece Beliz'in tepkisini merak etmiştim, ayrıca üç günlük kız için kardeşime bağıracak değildim.

Annem ne benimle ne de Çınar'la konuşuyordu. Babam ise Çınar'a bayağı bir bağırmış, Meriç'e tokat atmıştı. O sırada kurduğu cümle ise hepimizin zoruna gitmişti. "Ben çocuklarımı böyle yetiştirmedim, yazıklar olsun size."  Bu cümle ağırdı, bu cümleyi Beliz yüzünden kurması ise daha çok ağırdı.

Kaybolan Yıllar (Gerçek Aile)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin