Kaybolan Yıllar #19

23.8K 1.5K 342
                                    

1 Hafta Sonra

"Ne düşünüyorsun böyle kara kara?"  Adar'ın sorusuyla ona döndüm.

"Onları." Sıkıntılı bir nefes çekti içine, bedenini kaydırıp rahat bir şekilde oturdu yanıma.   "Yanlış yapıp yapmadığını mı düşünüyorsun?"

Kafamı salladım, gözlerimi çevirdim ona doğru. Bana çok yardımı dokunmuştu, ona minnettardım. "Bir hafta oldu, Cihan'ın yanında kalıyorum   ama içim rahat değil."

Sigarasının külünü düşürdü, dumanını üfledi havaya doğru.  "Arıyorlardı seni, annen  fenalaşınca Cihan  Abi güvende olduğunu söyledi onlara." 

"Miraç'ı asla affetmeyeceğim, hoş kendisi de bir af dilemeyecek ama off! Ne yapacağımı bilmiyorum."

Diğer bacağını da çekti kanepeye, daha rahat oturmuştu.

"Kalbini dinleyeceksin, o ne diyor?" Bende döndüm ona doğru döndüm, dizlerimiz birbirine değiyordu.

Gözlerimi esmer yüzünde gezdirdim, küçük burnu üzerindeki çiller yakışıyordu ona.

"Yoruldu, çok yoruldu."  Elini yanağıma koyduğu sırada duyduğumuz ayak sesiyle uzaklaştı benden.  

"Tamam, kardeşime yardım ettin ama bende abiyim hani."  Cihan'ın dediği ile kıkırdadım hafifçe,  eski pozisyonuma geri döndüm.

"Beliz, eve gitmeliyiz." Gözlerim açıldı şaşkınlıkla, kafamı salladım iki yana.  "Hayır, kesinlikle istemiyorum."

Ensesini kaşıdı, derin bir nefes aldı. "Beliz, orada kalmayacaksın. Sadece akşam yemeği, amcam gelecek seni görmek istiyor."

İçim acıyla kavruldu, benden nefret eden bir  insan daha.   "Gerek var mı? Sonuçta beni seveceklerini düşünmüyorum."  Cihan'ın kaşlarını çatmasını izledim. 

"Amcam ve oğulları onlar gibi değil, en azından ön yargılı davranmazlar." Yutkundum, güvenemiyordum.

"Adar'da gelsin bizimle."  Cihan abim alaycı bir gülüş kondurdu dudaklarına, sanırım Adar'a bu kadar güvenmiş olmam sinirlerini bozuyordu.   

"Yanında bende olacağım, Adar'a gerek yok." Dudaklarımı birbirine bastırdım, konuşmam bir şeyi değiştirmeyecekti. 

"Hazırlan hadi, biraz erken çıkacağız."  Ayağa kalktım, kaldığım odaya doğru ilerlerken herhangi bir sorun çıkmaması için dua ediyordum.   

Özenmemiştim kendime, gerek yoktu. siyah eşofman  altı, üstüne de beyaz bir crop giymiştim. Beyaz ayakkabılarımla kombinimi tamamlamıştım.

"Endişelenme bu kadar, her şey bıraktığın gibi." Kaşlarımı çattım, değildi. Hiçbir şey bıraktığım gibi değildi.

"Bana kızgın değiller mi yani? Annem veya babam?" Umrumda olanlar sadece onlardı.  "Daha çok kendilerine kızgınlar, söylesene evden kaçacak kadar ne oldu?"  Kafamı iki yana salladım, Miraç için değil. Cihan'ın uğraşmasını istemediğim için. 

"Boşver." 

Kısık sesle bir küfür mırıldandı. Bir haftadır inatla söylemiyordum, söyleyemezdim. Miraç'la araları zaten aşırı derecede bozuktu. Bunu da söylersem herhalde onu öldürürdü.

Eve vardığımızı anca durunca anlamıştım, hızla atan kalbim beni zorluyordu. "Güzelim sakin ol, ben yanındayım. Kendini çekme, ne derlerse cevaplarını ver." Kafamı salladım, derin bir nefes aldım.

Kaybolan Yıllar (Gerçek Aile)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin