Kaybolan Yıllar#15

28.7K 1.7K 557
                                    

İyi Okumalar...

Evden çıkmak için hazırlanıyordum, diğerleri hazırlanmış mıydı? Bilmiyorum ama ben kendimi oldukça ağırdan alıyordum. Ne olurdu sadece Yiğit abimle çıksaydım. Üstüme son olarak koyu yeşil rengindeki hırkamı almıştım, hava kapalıydı.

Yavaş yavaş merdivenleri inmeye başladım, tahmin ettiğim gibi hepsi hazırdı. İlerledim, Yiğit abimin yanında durdum. Gülümseyerek beni koltuk altına çekti, bunu yapmasını seviyordum.

"Savaş abiyi de çağıralım mı?" Oldukça sessiz konuşmuştum lakin hepsi duymuştu. Bunu en uzağında olan Miraç Bey'i değişen yüz ifadesinden anlamıştım.

"Yok Savaş falan bugün kardeşçe gezeceğiz." Kaşlarımı kaldırdım, beni geriyordu.

Miraç Bey'in dediğinden sonra bir şey demedim. Daha doğrusu onunla muhattap olmak istemedim.

"Abi evden çıkmadan önce karar verelim, sonra yarım saat boyunca saçma salak duruyoruz dışarıda."

Çınar'ın konuşması ile yanaklarımı şişirdim. Şimdiden sıkılmıştım, onlarla gezmek istemiyordum. "Abi onlar karar verirken biz dışarıda bekleyelim mi?"

Cevaplamadı beni, yürümeye başladı. Tabii kolunun altında olduğum için bende onunla birlikte ilerlemiştim. 

Dışarı çıktığımızda kapının az ilerisinde durduk, arabaya onlar gelince binecektik. "Dün Adar'la çıkman beni biraz üzdü."

Kollarının arasından çıkıp baktım yüzüne, neden böyle diyordu?

"Ben çok sıkışmıştım, o yüzden." Gülümsedi, haraketlerine anlam veremiyordum.  "Keşke bana gelseydin, seninle ben çıkardım."

Neden üzüldüğünü anlamıştım, onun da beni anlaması lazımdı.  "Ben, siz olmadan da dışarı çıkabileceğimi göstermek için çıktım. Daha doğrusu Çağrı'ya." 

Kaşlarını kaldırdı, anlamamıştı. Yanaklarımı şişirip ofladım, sinirlerimi bozulmuştu. 

"Çağrı ile dışarı çıkmak istedim, ilk defa akşam dışarı çıkacaktım. Çağrı ve Meriç'in konuşmalarını duydum. Bana acıyorlar, ben bunu istemiyorum." Gözlerini kısıp kafasını salladı, konuşmadan beni arabaya doğru ilerletti.

Ben, Yiğit Abim, Meriç  bir arabada; diğerleri başka bir arabada gelmiştik alışveriş merkezine.  Alışveriş merkezinin devasa büyüklüğü gözlerimi korkuturken bir adım daha yaklaştım abime.

Hafifçe dirseğinden tutmak istedim, son anda yürümesi ile dudaklarımı büzdüm. Fark etmemişti. "Yiğit bey, sonunda ayrılabildi yanından." Meriç'in kolunu omzuma atarak konuşmasıyla kaşlarımı çattım, ne bu samimiyet? 

Yürümek için yeltenmişti lakin ben hareket etmediğim için durmak zorunda kaldı.  "Bir sorun mu var?" Konuşmadım yan bakışlarla koluna baktım, yüzü düşerken kolunu çekti omzumdan.  "Asla ısınamayacak, affetmeyeceksin beni değil mi?" Yanıt vermedim, Yiğit abimin yanına ilerledim.

"Ee ne yapıyoruz?"  Miraç Bey'in sorusu ile herkesten farklı fikirler gelmeye başlamıştı. "Beliz senin bir fikrin var mı?"  Çağrı'nın bana yönelik konuşması ile kaşlarımı çattım.  Bana neden fikir soruyorlardı ki şimdi?
"Ben, bana fark etmez."

Girdiğimiz komedi filmini izlerken gülmekten karnım ağırmıştı, uzun zamandır bu kadar gülmüyordum. Son sahne verilip ışıklar açıldığında kalktım yerimden, önümde yavaş yavaş ilerleyen Yiğit abimin elini tuttum. Yadırgamadan elimi tuttuğunda sıcaklığı gülümsetmişti.

Kaybolan Yıllar (Gerçek Aile)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin