"Hayatta olmaz!" diyerek tersledi beni.
"Elroy, anlamıyorsun dünyama dönmek istiyorum artık" diye direttim.
Ellerini sakalında gezdirdi ve kafasını hayır anlamında iki yana salladı.
"Olmaz" dedi. Sesi daha cana yakın çıkmıştı bu defa. Sağ elimi saçlarıma geçirip düzeltir gibi yaptım.
"Neden olmaz?" dedim. Gözlerinin içine öfkeyle bakıyordum. Neden böyleydi gerçekten anlamıyordum ancak ben bir şeyi istiyorsam onu yapardım ve şuan dünyaya, babamın yanına gitmek istiyordum.
"Eğer buradan dışarıya bir adım atma dahilinde seni bulurlar ve elimizden alırlar. Eğer seni öldürmelerini istiyorsan buyur git." dedi eliyle kapıyı işaret ederek. Haklıydı ama artık buraya daha fazla katlanmak istemiyordum. En azından bir süre dünya da babamın yanında kalmak istiyordum.
"Ben kendimi koruyabilirim." dediğimde gülmeye başladı.
"Onların verdiği güçlerle kendini koruyacaksın öyle mi?" dedi beni alaya alarak ve gülmeye devam etti.
"Bak çocuğum seni anlıyorum babanı özledin ama burada olman senin için en doğrusu."
Gözlerim sinirden seğirmeye başladı ama dediklerinde haklıydı. Dünyaya gitmem belki de benim ölümüme neden olabilirdi ancak babamı görmek istiyordum. Aklıma Gölge'nin evi koruma altına alıp Elroy'un askerlerine karşı koruduğunu hatırladım.
"Gölge'nin yaptığı gibi evi korumaya alamaz mısınız?" dedim. Elroy'un gözlerinin içine olumlu bir şey demesi için bakıyordum.
Elleri yeniden sakallarını bulduğunda bir süre kaşıdı ağaran sakallarını. Sonunda pes etmişçesine nefes verip "Pekala, bunu yapacağız" dedi.
Sonunda diyerek sevindim ve içimde ki mutluluğun yüzüme vurmasına izin verdim. Dünyaya dönüyorum ve o dünya da benim için en değerli kişi olan babamı görecektim. Nihayet.
Sabırsızlıkla demonların hazırlanmasını bekliyordum. Elroy, askerleri olmadan gitmeme izin vermemişti. Olsun yine de izini almıştım ve gidiyorduk. Demonlar odamızın kapısını tıklattı ve bana seslenip gitme vakti geldiğini söylediler. Seyit'e dönüp "Geliyor musun?" dedim.
Seyit dünyaya gitmekten korkuyordu çünkü başımıza bir şey gelebilir endişesi vardı. Bende endişeleniyordum ama dünya da bıraktıklarımı düşününce hiçbir şey umurumda olmuyordu.
Elroy haklı olabilir Deniz. Bizi koruyamazlarsa ne olacak peki? Duman'ın eline düşüp ölümü mü bekleyeceğiz gerçekten. Sen neyse güçlerin açığa çıktığında onu senden alıp öldürürler ama ben. Ben onların işine yaramayacağım için o an işimi bitirirler" dedi.
Bu gerçek yüzüme bir kaya gibi çarpmıştı. Seyit Duman'ın işine yaramazdı bu yüzden hemen öldürürdü. İçimde anlam veremediğim bir cesaret doğuyordu. Ona sığınarak "Ben yanındayken sana hiç kimse hiçbir şey yapamaz" dedim.
"Buna kendin inanıyor musun?" dediğinde evet anlamında başımı salladım. Onun kılına dokunan olursa canına okurdum. Seyit benim yanımda olan tek kişiydi ve onu da kaybedemezdim.
"Güven bana" dediğimde kapı tekrar tıklatıldı ve artık gitmemiz gerektiğini söylediler.
"Hadi" dedim ondan tepki beklercesine. Bakışlarını yerden kaldırıp bana sabitleyerek gülümsedi ve "tamam" dedi. Birlikte odadan çıkıp demonların bizi yönlendirmesine izin verdik. Bizi bir kapıdan geçirdiler ve oldukça geniş bir odanın içine girdik. Odanın içinde hiçbir şey yoktu ve yuvarlak biçimindeydi. Tavan ve zemin altın rengindeydi ve üzerlerinde siyahla anlamsız işlemeler yapılmıştı. Ya da ben anlamıyordum. Kenarlar tamamen camdandı ve dışarısı bütün ihtişamıyla gözlerimizin önüne seriliyordu. Cama yaklaşıp dışarıyı inceledim. Önümde derslerden ve izlediğim videolardan öğrendiğim gibi samanyolu galaksisi vardı. Dünyadan ne kadar uzaktaydık böyle. Galaksiden gözlerimi ayırıp etrafı daha da incelemeye başladığımda diğer galaksileri gördüm ve içimde ki heyecan yerini korkuya bıraktı. Neden korkuyordum? Uzay beni neden korkutuyordu bilmiyorum ancak bir şey biliyordum ki dünyamdan çok uzakta, kimsenin bulamayacağı bir evrendeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsal Emanet (DÜZENLENİYOR)
Fantasy©Bütün hakları saklıdır Adlandıramadığım bir çıkmazın içinde kaybolmuştum. Üst üste yaşadığım travmalar neticesinde kendimi dipsiz bir uçurumun kenarında buldum. Sona yaklaşıyordum. Kendi sonuma. Bir gün hayatımın bu kadar değişeceğini tahmin bile e...