On ikinci bölüme hoşgeldiniz. Kitabıma devam ederek bana destek olduğunuz için teşekkür ederim. Yorumlarda sahne ve bölüm hakkında ki düşüncelerinizi belirtmeyi, bölümü oylamayı ve eksik gördüğünüz kısımları belirtmeyi unutmayın. Keyifli okumalar dilerim 🤍
*****
Bazı vedalar acımasızdır,
Bazı vedalar karşılıksızdır,
Bazı vedalar beklenmedik anda gelir,
Ölüm gibi.
Hayatının ellerinin arasından kayışını hissedersin ama elinden bir şey gelmez. Durdurmak istersin zamanı. Yapamazsın. O anda kalmak, kayıp giden her şeyi tutup geri getirmek istersin. Başaramazsın. İçinde kopan o fırtınayı yalnızca sen görürsün, dindiremezsin. Seni yavaş yavaş yıkıp yok etmeye başlar, durduramazsın. Aslına bakarsan artık durdurmakta istemezsin çünkü senin için yaşama sebebi, ayakta durmak için geçerli bir neden kalmamıştır elinde.
Hayallerimiz, çocukluğumuz, sevdiklerimiz ve huzurumuz bizi hayata bağlayan en temel duygulardır. Eğer insan bunlardan birini bile kaybederse işte o zaman ölmeye, yok olmaya başlar. Ölüm yalnızca cansız bir bedene özel değildir. Yaşama sevincini kaybetmekte bir ölümdür.
Ve yok oluşun en sancılısıdır.
Öyle anlar gelir ki artık kalbimizin buna dayanamayacağını düşünürüz. Yaşadığımız tek bir hadise bile bizi yok oluşun kıyısına götürmeye yetebilir. İhanet, ayrılık, vedalar ve kayıp gibi. Kurtulmak için türlü yollar arar, çırpınır durursun ancak her çırpınışta daha da dibe batmaya, kalbine dikenlerin daha derine inmesine neden olursun. Acını bile yaşayamaz hale gelir, hissizleşirsin. Kalbinin derinliklerinde günden güne büyüyen acın seni yok etmek için canla başla çalışır.
Peki bundan kurtulabilir misin?
Yoksa bir kurtarıcı mı beklersin?
YAZARIN ANLATIMIYLA
Karşılaştığı manzara karşısında buz kesen Deniz, hareketsizce karşısında asılı bedene bakıyordu. Annesini izlerken gerçekleri idrak edemiyor gibiydi. Daha doğrusu kabullenmek istemiyordu. Yüreğinde hissettiği acı içini kor alev gibi yakarken o hiçbir şey yapamıyordu. Ne acısını dindirebiliyor ne de o ateşe su atabiliyordu. Yapabildiği tek şey, ateşin tüm bedenini kaplamasını beklemek, yok olmaya yüz tutmuş ruhunu serbest bırakmaktı.
Daha önce hiç böyle bir acı hissetmediğini düşündü. Ruhu alevlerin arasında yanarken kurtarılmak için elini uzatıyordu ancak Deniz hemen önünde ki benliğine yardım edemiyor, etmek istemiyordu. Canı yanıyordu. Çok canı yanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsal Emanet (DÜZENLENİYOR)
Fantasía©Bütün hakları saklıdır Adlandıramadığım bir çıkmazın içinde kaybolmuştum. Üst üste yaşadığım travmalar neticesinde kendimi dipsiz bir uçurumun kenarında buldum. Sona yaklaşıyordum. Kendi sonuma. Bir gün hayatımın bu kadar değişeceğini tahmin bile e...