BÖLÜM 5: Cevapsız Sorular

621 97 101
                                    


Beşinci bölüme hoşgeldiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beşinci bölüme hoşgeldiniz. Kitabıma devam ederek bana destek olduğunuz için teşekkür ederim. Yorumlarda sahne ve bölüm hakkında ki düşüncelerinizi belirtmeyi, bölümü oylamayı ve eksik gördüğünüz kısımları belirtmeyi unutmayın. Keyifli okumalar dilerim 🤍

***

Okulun bahçe kapısına geldiğimde duraklayıp bu koca binanın bana hem nasıl güzellikler hem de ne berbat anlar yaşattığını anımsadım. Her şeyin başladığı o mekan ve yaşanılanlar gözümün önüne istemesem de geliyor ve beni rahatsız ediyordu. Hatırlamak istemiyordum ancak beynim kontrolü ele geçirmişti. Bana, bunu ömrünün sonuna kadar hatırlayacaksın dermişçesine gözümün önüne getiriyordu.

Hastanede olanları düşünmeden edemiyordum. Serkan'ın benden af dileyişini, yaptıklarından pişman olduğunu söyleyip yeni bir sayfa açmak istemesini... Hala ciddiyeti konusunda endişelerim vardı ama gönlüm onu affetmek, güvenmek ve denemek istiyordu. Sonucunda ne olacağını bile kestiremiyorken ona şans vermiş olmam içimde ki huzursuzluğu arttırıyordu. Bu sefer yanılmak istiyordum. İçimde ki huzursuzluğun boşa olduğunu görmek istiyordum.

Bazen düşünmüyor değilim -aslında her zaman düşünüyorum- Kilolu, çirkin birini kim ne yapsın? Neden insanlar yanlarında bu görünüşte birini barındırmak istesin? Hiçbir zaman bunun cevabını bulamadım ve bulamayacak gibiyim. Beynimi kemirip bitiren düşüncelerimden sıyrılarak okul binasına giriş yaparak sınıfımın olduğu kata gitmek için kütüphane koridorunu kullandım. Kütüphanenin önünden geçerken yine aynı beni huzura sürükleyen kitap kokularını ve o mis gibi kokan parfümü alan duyularım vücuduma huzur vermeye başlamıştı çoktan. Şu okulda beni mutlu eden tek insanın kokusunu duymak kendimi iyi hissettirmişti. Seda Hoca'mın o kokusunu nerede duysam tanırdım.

Adımlarımı ağırlaştırıp kütüphane kapısına yöneldim ve cam kapıdan içeri göz attım. Tahmin ettiğim gibi her zamanki yerine oturmuş önünde kahvesi, yan tarafında telefonu ve her kitap okuyuşunda dinlediği o şarkı çalıyordu. Yanından hiç ayırmadığı Küçük Prens defteri de hemen baş ucunda, yapılacaklar listesine tik atılmayı bekliyordu. Beni fark etmemesi için sessiz olmaya gayret göstererek cam kapıdan uzaklaşıp sınıfımın olduğu kata çıkmak için merdivenlere yöneldim. Eğer beni görseydi önce halimi hatırımı sorar, onun ardından kavgaya karıştığım için güzel bir azar çekerdi.

Şu an sorguya çekilmek istediğimi sanmıyordum.

Adımlarım beni sınıf kapısının önüne getirdiğine yüreğimde hissettiğim tedirginlik benim oradan kaçmamı söylüyordu. Kapının ardında her daim yaşadığım aşağılayıcı bakışlar vardı. Ve tabi ki yüzünü görmekten endişeli olduğum kişi, Serkan. Kendisini ne kadar affetmiş olsam da bir anda samimi olacağım anlamına gelmiyordu. Zira yüzüne her baktığımda aynı şeyleri defalarca kez yaşayacaktım.

Kutsal Emanet (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin