On dördüncü bölüme hoşgeldiniz. Kitabıma devam ederek bana destek olduğunuz için teşekkür ederim. Yorumlarda sahne ve bölüm hakkında ki düşüncelerinizi belirtmeyi, bölümü oylamayı ve eksik gördüğünüz kısımları belirtmeyi unutmayın. Keyifli okumalar dilerim 🤍
*****
BÖLÜMÜ OKURKEN DİNLEYEBİLECEĞİNİZ ŞARKILAR
🎵 Kina - Get You The Moon
🎵Perdenin Ardındakiler - Kalbinde birileri Var
🎵 David Kushner - Daylight (slowed)
🎵 Alec Benjamin - Let Me Down Slowly (Slowed)
🎵 Sickick - İntro (Infected)
*****
Hayatım, etrafımı saran sırlarla çevriliydi. Bitmek bilmeyen cevapsız sorulara her gün bir yenisi daha ekleniyor, beni içinden çıkılmaz bir çukurun en derininde mahsur bırakıyordu. Benim elimden ise o çukurun dibinde, daha da aşağı çekilişimi izlemekten başka bir şey gelmiyordu. Hayatım ellerimin arasından kayıyordu ve ben, yok oluyordum. Yasladığım sırtım daima kirleniyordu. Güven duygum, ardı arkası kesilmeyen sırlarla bitiyordu. Babama bile güvenemez hale gelen ben, bir zamanlar herkese güvenen masum bir çocuktum.
Güvenmek istiyordum. Sırtımı korkmadan yaslayabileceğim, korkularımı çekinmeden anlatabileceğim, arkamda dağ olacak birini istiyordum. Ancak yoktu, olmayacaktı. Oysa insan güvenmeden yaşayamazdı. Yanında daima birini ister, yalnızlıkla baş edemezdi. Sevmek isterdik, sevilmeyeceğimizi bile bile.
Sonra öğrendim ki; insan, kendisinin dağı olmalıydı. sırtını birilerine korkarak yaslamaktansa kendisine yaslanıp düşmeyi bilmeliydi. Canını ne kadar yakarsa yaksın, ne kadar göz yaşı dökülürse dökülsün yalnızca kendi başına olmalı, yalnızca benliğine güvenmeliydi. Kendine güvenmekten başka kurtuluşun yok.
Daima her şer de bir hayır vardır, derdim. Ancak hayatım öyle fazla şer içerisindeydi ki, bir türlü hayrı görememiş, göz yaşı dökmediğim tek bir gün olmamıştı. Hayat, yüzümde ki gülümsememi çalmakla yetinmeyip annemi de almıştı benden. Beni yalnızlığa mahkum etmeye çalışmış ve bunu da başarmıştı. Kaderim bir kördüğümdü ve ben onu çözemiyordum. Mutlu olmak için daha kaç gözyaşı dökmem gerekiyordu? Daha kaç kişiyi kaybetmem, ne kadar yaralanmam gerekiyordu?
Hak etmemiştim. Yaşadığım hiçbir şeyi hak etmemiştim.
Onun tarafından bana yaşatılan hiçbir şeyi hak etmemiştim. Babam diyordum sana ama hala içimde bir şey seni kabul etmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsal Emanet (DÜZENLENİYOR)
Fantasy©Bütün hakları saklıdır Adlandıramadığım bir çıkmazın içinde kaybolmuştum. Üst üste yaşadığım travmalar neticesinde kendimi dipsiz bir uçurumun kenarında buldum. Sona yaklaşıyordum. Kendi sonuma. Bir gün hayatımın bu kadar değişeceğini tahmin bile e...