Elimdeki poşeti karıştırırken yüzümü buruşturdum. Eczanedeki çalışandan pansuman için gereken her şeyi vermesini istemiştim ama neyin ne işe yaradığıyla ilgili fikrim yoktu. Mahallenin sonundaki harabe eve varınca derin bir nefes aldım. Demirin buraya girdiğini gördüğümde onu pansuman yaptırmaya ikna etmek yerine kendim yapmaya karar vermiştim. Ne söylersem söyleyeyim ikna olmayacağını biliyordum. En azından benim yapmama itiraz etmesini engelleyebilirdim.
Bu harabe kendimi bildim bileli vardı ve bazen gençler kafa dağıtmak için burayı kullanırdı. Ta ki mahallemizde yaşayan bir çiftin sonu harabede gelene kadar. Adam psikopatlık seviyesinde kıskanç olduğundan kontrolünü kaybettiği bir gece önce eşini vurmuş, sonra da kendisini öldürmüştü. O günden beri kimse harabeye gelmiyordu, anlaşılan durum Demir için farklıydı. Cinayet işlenmiş yerde bulunmaktan zerre kadar hoşlanmasam da içeri doğru adım attım.
Demir evin salon kısmında duran yıpranmış yatak pedinin üzerinde yatıyordu. Parçaladığı eliyle yüzünü örtmüştü dışarıdan gelen ışığı engellemek için. Yere doğru damlayan kanı görünce yüzümü buruşturdum. Nasıl oluyordu da acıyı hissetmiyordu? Evet, canı tatlı olanlardan olmadığını biliyordum ama bu kadarı fazlaydı. Geldiğimi anlayıp anlamadığını belli etmediği için hiçbir şey söylemeden yanına gittim. Kalkmasını söylesem de yapmayacağını bildiğimden yere, yatağın boş kısmına oturdum. Hala hareket etmiyordu.
Poşetteki her şeyi yere döküp çatık kaşlarla ne yapmam gerektiğini düşündüm. Genellikle kavgadan sonra mahallede yaşayan doktor abimizin çalıştığı yere giderdik ve şimdiye kadar neyle pansuman yapıldığına dikkat etmemiştim. Zaten kendi yaram olsa öylece sarardım, konu başkası olduğundan hata yapmak istemiyordum. Demirin elinin üzerindeki deri neredeyse tamamen kalkmıştı. Bu da mikrop kapabileceğini gösteriyordu. Telefonumu çıkarıp internetten pansumanın nasıl yapılacağını okumaya başladım.
Öncelikle ellerin yıkanması gerektiğini okuduğum anda memnuniyetsizlikle ofladım. Şu an bunu yapmam imkansızdı. En yakındaki tanıdığım birinin evine gidersem de Demir ortadan kaybolurdu. İkinci adım olarak steril gazlı beze oksijenli su dökülüp yaranın içten dışa doğru silinmesi yazılıyordu. Gereken malzemeleri önümdeki yığından bulduktan sonra Demirin parçalanmış elini tuttum. Dakikalardır tepki vermeyen adam bu hareketimle hızla doğruldu.
"Ne yapıyorsun lan?"
"Doktora gitmemene bir şey demedim. Buna da izin vermezsen yaralı olduğunu abartarak annenlere söylerim. Ne hale geleceklerini tahmin ediyorsundur. Onları mı tercih edersin, beni mi?"
Demir çatık kaşlarıyla yüzümü inceledi. Elimi ona doğru uzatmıştım. İzin vermezse gerçekten de evine gidecektim. Bir elimdeki beze, bir yerdeki dağınıklığı baktıktan sonra bakışlarını gözlerime çıkardı.
"Azer, derdin ne lan? Niye peşime takıldın? Siktir git arkadaşlarınla takıl işte."
Pansuman yaptırmamak için kavga çıkarmaya çalıştığının farkındaydım. Elimi biraz daha uzatarak "Hadi," dedim. Oyununa ayak uydurmayacaktım, en azından bu kez. Başarısız olacağını anlayan Demir de inat etmek yerine oturuşunu düzeltip elini uzattı. "Hastasın lan sen." Yüzümü buruşturarak okuduğum şekilde yarayı temizlemeye başladım. Bir insanın kendine bunu yaptığına ve acısını zerre kadar hissetmediğine inanamıyordum.
Tüm dikkatim yaptığım işte olsa da üzerimdeki bakışların farkındaydım. Demir şaşkındı. Aynı liseye gittiğimizden benimle ilgili bir çok şey biliyor olmalıydı. Lisede benimle ilgili en çok söylenen şey ne kadar tembel olduğumdu. Topu getirmem söylendiğinde insanları oyundan vazgeçirecek kadar tembeldim. Mahallelinin toplandığı gecelerde ailem de sürekli tembelliğimden şikayet ederlerdi. Peşine takılmama, eczaneye gidip alışveriş yapmama, bununla da kalmayıp yarasıyla ilgilenmeme şaşırmış olmalıydı. Büyük haber, ben de şaşkındım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Liman [B×B]
Ficção GeralYıllardır tanıdığı adamın düşündüğünden çok farklı biri olduğunu en acı anında fark eden gencin kendini var olduğundan habersiz olduğu duyguların ortasında bulmasıyla başlayan bir hikaye... {02.01.2022}