-
Saat gece yarısını çoktan geçmiş, ikizleri yatağına yatırarak masal uydurmalarımız sonucu uykuya dalmalarını sağlamış, yatağımızda uzanıyorduk. Taehyung'un bir eli karnımın üzerinden diğer yana atılmış, başı göğsüme yaslı hâlde uyumaya çabalıyordu. Gün içinde iki saatlik öğle uykusunu devirdiğim için gözlerim açık bir şekilde tavanı izliyordum. Kim Taehyung'un ıslak kıyafetleri ile hayatıma girmesinin üzerinden on üç yıla yakın bir zaman dilimi geçmiş olduğuna inanmak zordu. Taehyung her zaman benim hayatımdaydı, ondan önceki yaşamıma dair anılarım minik kırıntılardan ibaretti. "Jungkook..." diye mırıldandı kollarımın arasında, bir elim karnımın üzerindeki kolu okşuyor, diğeri ile saçlarını seviyordum üzerime uzanan bedenin.
"Benim ilk aşkımın kim olduğunu biliyor musun?"
Bakışlarımı tavanda tutmaya devam ederken yutkunmayı denedim, gecenin bu saatinde aklınde nelerin dolandığını anlamam zor oluyordu. "Bilmiyorum." diye mırıldandım, bu konu hakkında konuşmak istediğimi bile sanmıyordum. Esneyerek bedenini biraz daha bana yaklaştırdı. "Kim Minho." Lisedeki Edebiyat dersi öğretmenimizin ismi dudaklarından dökülürken gülmeden edemedim, ciddi miydi? "Adam elli yaşındaydı!" dedim gülmemi durduramayarak, iç geçirerek hareketlendi, çenesini göğsüme yaslayarak bakışlarını bana çıkardı. "Ciddiyim, o adama aşıktım. Harika biriydi. Edebiyata tapıyordu. Her zaman nazikti. Benimle ilgileniyordu, hata yapmama göz yumuyordu." Taehyung bana bakmayı keserek yanağını yeniden göğsüme koyarak uzandı. Parmaklarım yumuşak tutumların arasında gezinmeye devam etti. Onu seviyordum, ilk aşkının kim olduğu önemli değildi. Elli yaşındaki Edebiyat öğretmenimiz ya da sınıftan herhangi biri de olabilirdi. Şu an benim kollarım arasında uyuyordu. İlk öpücüğü, ilk dokunuşları, ilk sevişmesi, ilk orgazmı bana aitti.
İlklerimiz birbiri arasında sürüp gidiyordu.
Taehyung iç geçirdi, bedenini biraz daha hareketlendirerek bu kez bacağını da bacaklarımın üzerine attı. On üç yıldır değişmeyen huyuydu, birine sarılmadan uyuyamıyordu ve yastık görevi görüyordum onun için. Bana sarılmadan asla duramıyordu. Evden uzakta kalmam gereken birkaç gecenin sabahlarında eve gidiyor, onu uykusuzluktan bayılacak hâlde buluyordum. "Sana sarılmadan uyuyamıyorum, Kookie. Hiçbir yastık senin yerini tutmuyor çünkü onlar bana sarılmıyor." diyordu, onu kollarımın arasına alarak uyutuyordum. "Sana ilk kez aşık olduğumu fark ettiğimde hayatımın dönüm noktasıydı." Taehyung yeniden konuştuğunda anılardan sıyrıldım, karnındaki kolunu biraz çekerek elini karnıma koydum ve tuttum. "Sana aşık olmamak için kendimi elli yaşındaki Edebiyat öğretmenimize aşık olduğuma inandırmışım. Hep seninle karşılaştırıp duruyordum adamı. O kadar benliğime sinmişsin ki, kesip atamadığım için bahaneler sunuyormuşum kendime." Parmaklarımızı birbirine geçirirken on üç yıl sonra gelen itiraf ile irkildim, birkaç gün önce yemek masasında benzer düşünceler içinde olduğum geldi aklıma. Ben de lise sıralarında Taehyung'a hissettiğim çekimin arkadaşça olmadığı konusunda kendimi sorguluyordum.