-
Kim Taehyung ile evli olmanın en güzel yanı, onu istediğim her saniye görebiliyor olmamdı sanırım. Onun gülümsemeleri benim için yeni bir dünya var ediyor, benliğimi orada kaybetmeme sebep oluyordu. Ona aşıktım. Benliğim, ruhum, kalbim kavramıştı bu gerçeği. O olmadan yapamazdım. Birkaç gündür suskunluğumuz beni ürkütüyordu. Basit bir tartışmanın bizi nasıl ayrı düşürdüğüne inanamıyordum. İkimiz de geri adım atmaktan oldukça uzaktık. Hangimiz haklıydık? Kavrayamıyorum bazı durumları, haklı olduğuma emin olduğum tepkim neden pişmanlık veriyordu şimdi?
Her şey Daegu'dan döndüğümüz ikinci günde başlamıştı. Sabah kahvaltı yapmış, Taehyung işe gitmişti. Eunji çocukları arkadaşıyla olan buluşmasina götürmek için ısrar edince ona karşı çıkamamıştım. Evin içinde yalnız kalmak benim için de iyi gelmişti. Evden çalışabileceğim Kanada kökenli bir firma bulmuştum. İş saatlerinden dolayı birkaç elektronik posta krizleri olsa da bir şekilde hallediyorduk. Benden memnunlardı, ben de elimden geleni yapıyordum onlar için. Bilgisayarıma odaklanmış projemi hazırlarken kapının zilini duymuştum, gelebilecek kimse aklıma gelmiyordu. Elimdeki kahve bardağını masanın üzerine bırakmış, hemen yanıma atmış olduğum tişörtümü üzerime geçirmiştim. Kapı zili bir kez daha evin içinde yankılanırken koridora çıkmıştım bile.
Cha Eunwoo.
Lisedeki arkadaş grubumun gözde üyesini kapımın önünde görmek beklediğim bir durum değildi. O kollarını bana sararak ne kadar büyümüş olduğumuz konusunda bir sohbet açarken hiçbir şey yapamadan durmuştum. "Ben de seni özledim." diyebildim sadece, onu içeri davet etmiş, bir kahve hazırlamıştım. Eunwoo sınırları olmayan biriydi. Teması severdi. Onu lisenin ilk yılından beri tanıyordum. Yugyeom sayesinde aramıza katılmış, her zaman etrafımızda 'çiçek çocuk' olarak var olmaya devam etmişti. "Neler yapıyorsun?" diye sorduğumu hatırlıyorum, bir inşaat firmasında mühendis olarak çalışıyordu. İşleri iyiydi, insanlarla iyi anlaşıyordu, en azından bana dile getirdikleri bunlardı.
Taehyung ile aramızın yakın olmaya başladığı lise üçüncü sınıftan beri Eunwoo'dan hoşlanmadığını söylerdi. Onun arkadaşlığının fazla yapışkan olduğundan yakınırdı. "Hoşuma gitmiyor davranışları, sana öyle dokunmak zorun da mı?" diye söylendiği zamanlar keyfini çıkarmayı seçerdim. Kim Taehyung'un kıskandığı insan olmak lise zamanlarında bile beni mutlu eden bir durumdu. "Teması seviyor, ne yapabilirim?" derken onun sinirden kızaran yüzünü izlemekten keyif duyardım. Kim Taehyung bir insandan hoşlanmadığı zaman mutlaka bir sorun ortaya çıkardı ki, öyle olmuştu. Cha Eunwoo lise mezuniyetimize yakın bir dönemde bana hislerini itiraf etmiş, onunla sevgili olmam için ısrar etmişti. Bu ısrar beni rahatsız edecek boyutlara yaklaştığı zaman onu hayatımdan çıkarmıştım.
Evimizin koltuğunda otururken gözlerini bizim mutlu aile tablolarımız olan fotoğraflarda gezdirmiş, çocuklarımn tatlılığından bahsetmişti. Her şey normaldi. Kahve içerken lise anılarımızdan konuşmuş, haylaz davranışlarımızla okuldakilere ve ailemize yaptıklarımızdan bahsetmiştik. Konuşmanın seyrinin nerede koptuğunu tam hatırlamıyordum fakat bir süre sonra bana olan hislerinden bahsetmişti. Lisedeki güzel bir aşk olarak bahsediyordu bundan. "Aşk karşılıklı olur." demiştim, yüzüme bakmış ve hayal kırıklığını gözlerinde görmüştüm. On yedi seneye yakın bir zamanda hâlâ kalbinde bana karşı hisler olması tuhaf gelmişti o an. "Güzelliğin insanın gözlerini kör ediyor. Her zaman öyleydi, hâlâ öylesin." demişti, kahve bardağı sonra ulaştığında sohbetimiz de bitmişti. "Kore'ye taşındığında seni görmek, nasıl olduğunu bilmek istedim." demiş, bana bir kez daha sarıldıktan sonra evden ayrılmıştı.