kim hyunchang, nothing but morning
"Seni seviyorum."
Taehyung içimden çıkarak bedenini yanıma bıraktı, kirli halimize aldırmadan bana sarıldığında bedenimi ona doğru çevirdim. "Çok güzelsin." diye mırıldandı, dudaklarımız birbirini buldu. Taehyung'u öpmeyi seviyordum. Yüreklerimizin sevgisi oraya eşlik ediyordu. "Canın yanıyor mu?" diye sordu yanağımı severken. Başparmağı yanağımda geziniyor, yara izimi turluyor, daireler çiziyordu. Canım yanmıyordu. Bedenim ona alışkındı. Hafif bir ağrı geliyor, biraz duruyor ve gidiyordu. "Taehyung seninle her seviştiğimizde canın yanıyor mu diye sormana gerek yok, bana iyi geliyorsun ve seninle bütün olmak tüm acılarımı alıyor benim." dedim, beline giden elim çıplak teninde gezindi.
Banyo yapmak için yataktan ilk ayrılan ben oldum. Taehyung çarşafları değiştireceğini söyleyerek benimle birlikte banyo yapmayı reddetti. Sıcak suyu beklerken küvetin kenarına oturmuş, soğuktan ürperen tenimle suyu izliyordum. Bir hafta sonra Taehyung ile evliliğimizin yedinci yılına girecektik. Onunla geçirdiğim her an eşsizdi. On sekiz sene oluyordu ve ben, her günü net bir şekilde hatırlıyordum. Evlilik günümüzü onun okula ilk geldiği güne almak onun fikriydi. Taehyung kaderimizin o anda başladığını, iplerin ilk düğümünün atıldığı zaman olduğunu söylemişti. Dört seneye varan arkadaşlığımızda bile farkında olmadan birbirimizin her şeyi olmuştuk.
Küvetin içine girdim. Sıcak su tüm bedenimi içine alırken rahatlamış hissediyordum. Taehyung birkaç saat önce aramış, eve geleceğini ve istediğim bir şey olup olmadığını sormuştu. Yalnızdım. Jimin çocukları aralarak Namjoon hyungun yanına gitmişti. Taehyung'un kız kardeşi okuldaydı. Bu anı değerlendirmek istemiştim. Çığlıklarımı tutmak zorunda kalmadan, tüm anını vererek sevişmek istemiştim onunla. Her bir parçamız birbirini bulmuştu yapbozun parçaları gibi... Bana dokunuşunda hiçbir şey değişmemişti. Parmakları çok güzel kavrıyordu bedenimi. Dudaklarını tüm bedenimde gezdirmiş, en özel noktalarımda dilini gezdirmişti. O anları düşünmek bile onu yeniden istememe neden oluyordu.
Tüm vücudumu sabunladım. Su beni durulurken ayağa kalktım. "Sevgilim, çıkıyor musun?" diye sordu Taehyung, onu onayladım. Suyu kapattım ve küvetin dışına çıktım. Kapının arkasında duran bornozumu alarak üzerime geçirdim. Banyonun kapısı açıldı. Taehyung benim uzun tişörtlerimden birini giymiş olarak girdi içeri. Kollarımı onun beline dolayarak kendime doğru çektim. "Aşığım sana Kim Taehyung." dedim, dudaklarımızı birleştirdim. Elleri omzuma kondu. "Ben de sana aşığım ama banyo yapmam gerek. Çocuklar gelmek üzeredir." dedi, onu ne kadar bırakmak istemiyor olsam da haklıydı, üzerimi değiştirmeliydim ve yemek hazırlamamış gerekiyordu.
Yatak odasına girdiğimde yerde olan kıyafetlerimizin ve yatağımızın toplanmış olduğunu gördüm. Giysi dolabımdan eşofman altı ve tişört alarak üzerimi değiştirdim. Bir havlu alarak saçlarımı kurulurken su sesine karışan Taehyung'un şarkı söyleyen sesini duyabiliyordum. Hayatım ile ilgili en net hatırladığım ilk anı, annemin yatağımın ucunda oturmuş bana masal anlatıyor olduğu anıydı. Bir masal kitabını dizlerinin üzerine koymuş, içindekileri bana okurken sesinin sakin bir tonda olduğu hatırımda kalmıştı. Onu dinliyor olduğumdan emin değildim, masala ait tek bir anı kalmamıştı zihnimde. Annemin satırları takip etmek için parmağını kitapta gezdirdiğini, ses tonunu, arada içini çekişini hatırlıyordum. Odak noktamın nerede sürüklendiğinden emin olmadığım anlardı.