Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
msftz, the one and only
Kanada'da yaşadığımız hayatı, koşuşturmacayı, ikizlerimizi bekleyişimizdeki heyecan, onların büyümesini izlerken yüreğimizde yer eden endişeler uzak bir geçmişe ait gibi geliyordu şimdi. Jihoon ve Jihan bir anda büyümüşler, o arada bir şeyleri kaçırmış olma endişesi yüreğimi rahat bırakmıyordu. İyi bir baba olabilmiş miydim? Onları anlamış, babamın bana gösterdiği ilgi ve şefkati onlara gösterebilmiş miydim? Sorular çok fazlaydı, zihnimi her dakika meşgul ediyordu. Taehyung'a bir bebek isteyip istemediğini sorarken gergindim, ne diyeceğini merak ediyordum. "Jungkook." diye fısıldadı, kolları arasında olmayı seviyordum. Taehyung ile ilişki dinamiğimize hayrandım. Bir kez olsun içinde bulunduğumuz anların getirdiği baskınlıklar konusunda kavga etmemiş, birbirimizi kıracak sözler sarf etmemiştik.
"Bebeğim, henüz erken değil mi? Jihoon ve Jihan için bir kardeşin daha iyi bir haber olduğunu sanmıyorum."
Taehyung'un kolları arasında dönerek sırtımı balkon demirine yasladım. "Benim aklımda yoktu bir bebek düşüncesi ama Jihan bugün yanıma gelerek bebek kardeş istediğini söyledi. Onların bebekliklerini düşününce o anları özlediğimi fark ettim." dedim, Taehyung biraz daha bana yaklaşarak çenemi öptü. "Jihan beni şaşırttı, böyle bir olayda en sorun çıkaracak o gibi duruyordu." dedi Taehyung, ben de benzer bir düşünce içinde olmuştum kızımıza karşı. Jihan duygularını en net belli eden, bizi arkadaşlarımızdan bile kıskandığını dile getiren bir çocuktu. Jihoon'a da aynı ilgi ve sevgi ile yaklaşmamıza rağmen aralarındaki fark beni her zaman şaşkına çeviriyordu. Psikiyatristin söylediğine göre durumla ilgili herhangi bir yanlış görünmüyordu.
Bir anda neden bebek isteyecek duruma geldiğimden emin değildim, Taehyung ile hayatımızı karmaşada tutmak mı istiyordum? On yedi seneyi bulan tanışıklığımızın bizi sekteye uğratacağından mı endişe ediyordum? İçime aniden dolan bu hislerin nedenini çözmeye çabalıyordum. "Jihan ve Jihoon'un yaşadığı huzursuzlukları biliyorsun, biraz daha zamana ihtiyacımız var. Onların da ebeveynlerine ihtiyacı var. Jihan ne kadar uzaktan bebek kardeş fikrine olumlu bakıyor olsa da aynı eve girdiğinde, babalarının sevgilerinin ve ilgilerinin birine daha gideceğini görünce isteğinin aynı şevkle devam edeceğini sanmıyorum." Taehyung'un sözlerine hak veriyordum, Jihan ne kadar istiyor gibi görünse de zaman geçtikçe ve ilgi paylaşılmak zorunda kaldıkça bu fikrin kötülüğünü fark edecek, belki yeni çocuk ile aralarına belirsiz bir mesafe girecekti.
Ben hayatın heyecanına kolay kapılabilen biriydim. Her an atakta, her an bir şeyler yapmak istiyordum ve bazen sonunu düşünmek aklımın ucundan bile geçmiyordu. Taehyung benim aksime olaylara daha derin bakabiliyor, sonucunu kafasında oturtabiliyordu. Her zaman beni frenlemesi gereken anları iyi biliyordu. "Haklısın, her şey biraz daha düzelmeye başlarken yeni bir karmaşanın içine atlamak doğru olmayacak. Ben sadece bir an evin içinde bebek olma fikrini sevdim sanırım." dediğimde beni öptü, ellerimi boynuna çıkardım ve onu biraz daha kendime çektim. "Jungkook." dedi dudaklarımızı ayırdığında, "Sana aşığım ben. İlk günkü kadar taze hislerim. Bazen düşünüyorum da hayatımda olmasaydın, ne yapabilirdim ben? Nasıl devam ederdim senin olmadığın yaşamıma?" diye devam etti, iç geçirdim, sıkı bir şekilde sarıldım ona.