-
Kim Jeon Taehyung'un bu kez bana neden seslendiğine anlam veremiyordum.
Salondaki koltukların yerini değiştirmeye karar vererek hafta sonumuzu tamamen bu göreve ayırmaya karar vereli birkaç saat olmamıştı. Mutfağa su almaya gideceğini söyleyerek beni salonun ortasına çektiğimiz koltukların arasında bırakmış, bir dakika bile geçmeden ismimi haykırmaya başlamıştı. Onu anlamak zor geliyordu bazen. Tek kişilik koltuğun üzerine tırmandım, kendime zarar vermeden kapıya ulaşmak mucizevi bir andı benim için, kendime istemeden zarar verme konusunda bir numaraydım.
"Jeon Jungkook!"
Mutfak kapısından içeri girdiğimde Taehyung'u buzdolabına bakar hâlde buldum, "Efendim sevgilim?" dedim ona yaklaşarak, üzerindeki beyaz tişörtten görünen tenini öptüm. "Bana sırnaşma, evde hiçbir şey kalmamış ve sen bana söylemedin?" Dolabın içine baktığımda birkaç meyve, sürülebilir çikolata, içecekler dışında pek bir şey yoktu. "Aşkım, sen dedin ya hafta sonu alışverişe gideriz diye... Ben de dile getirmedim o yüzden." Taehyung bana dönerek gözlerini dikti. "Çocuklar gün içinde ne yiyor?" diye sordu, dolabın kapağını kapatarak ellerimi onun omzuna koydum, Taehyung'un sırtının buzdolabıyla buluşmasını sağladım. "Bebeklerime çok iyi bakıyorum, Taehyung. Hem onlar her gün pizza, hamburger ya da sosisli yemekten mutlular." Taehyung omuzlarını düşürdü, dudaklarımı boynuna değdirdim. "Bana sulanma, sana hâlâ kızgınım." dese de, umurumda değildi, onu özlüyordum.
Taehyung'un kolları boynuma dolanarak beni kendine çekerken dudaklarımızı birleştirdim, kız kardeşi çocukları alıp bizi evde yalnız bırakmışken neden salonu değiştirmeye vakit harcadığımızı merak ediyordum. Onu sevmek, onun tarafından sevilmek istiyordum. Biraz yalnız kalabildiğimizi bu anı sadece onunla doldurmak istiyordum. Bir elim beline konumlanırken sıcak tenini okşadım. Adımı fısıldadı. "Karar ver, sevgilim. Salonu mu yapalım yoksa yatak odamıza mı gidelim?" Düşünceli görünüyordu, salonu o hâlde bırakmak istemediğini görebiliyordum ama ikinci seçeneğin cazip geldiğine de emindim. "O salonu asla o durumda bırakmazdım ama şu an ilgi çekici göründün, baskın hallerine karşı koyamadığımı söylemiştim." dedi, onu elinden tutarak yatak odasına ilerlerken salona tek bir bakış bile atmadım.
Taehyung benim tişörtümün içinde uzanmaya devam ederken yatakta doğruldum, uyumakta olan sevgilimin boynunu öptüm ve duşa girmek için banyoya ilerledim. Taehyung'un bu hallerine bayılıyordum. Her sevişmemiz sonrasında yorgunluktan uyuyakalıyor, birkaç saat kollarımın arasında rüyalara dalıyordu. Hangimizin baskın olduğu fark etmiyordu, en sonunda dudaklarını büzerek uyuyordu. Sıcak su tenime iyi geldi, bornozumu giyerek soğuk zemine ayak bastım. Aynada kendime baktığımda açıkta kalan, köprücük kemiğimin etrafındaki izlerin üzerinde gezdirdim parmaklarımı. Taehyung'un dokunuşlarını seviyordum. Nazik ya da sert, fark etmiyordu. O bedenime çiçekler açtırıyordu. İzlerin görünmeyeceğine emin olduğum bir tişört, dizlerime inen bir şort giydim. Salonu toparlamam için elimde iki saat bile kalmamıştı.