Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-
Dalgındım.
Kim Taehyung'un kız kardeşi Eunji eşyalarını boş odaya yerleştirirken, ben de salondaki dağılan oyuncakları toparlıyordum. İkizler, halaları ile oynadıkları yorucu sabah rutininden sonra öğle yemeklerini yemiş, koltuğun iki ayrı köşesinde uyuyakalmışlardı. Taehyung, işteydi. Onun yanına gitmek istiyordum lakin geldiği ilk andan Eunji'ye çocuklarının sorumluluğunu vermek de doğru gelmiyordu. İki gün gideceği okulda, geri kalan zamanını onlara bakmak için geçirecekti zaten. Eşimin yanına gitmek istememin tek sebebi, benden kaynaklandığını bildiğim soğukluğa bir son vermekti.
Onun bana derin olan bağlılığını ve aşkını biliyor olduğum hâlde, fiziksel olarak aramıza giren zamanı yanlış yorumlamıştım. Belki de yanlış değildi, Taehyung artık eskisi gibi beni arzulamıyor da olabilirdi ama bunu aramızda bir soğukluğa dönüştürmüş olmaktan hoşnut değildim. Birçok evlilik forumunda, on yılı geçen ilişki ve evliliklerin fiziksel bir soğumaya girdiğinin normal olduğu yazıyordu. Bedenler birbirine alışıyor, keşfedilecek yeni bir heyecanlar kalmıyor, arzular normal seviyeye inebiliyordu. İnsanların deneyimlerini okumak beni rahatlatmış, bir yandan da korkutmuştu. Bu fiziksel uzaklığın, kalbimizdeki hislere yansımasından endişe etmiştim. Taehyung, Jihan'ın ağlamamı söylemesinin sonrasında sebebini öğrenmek için çabalamış ama kendim bile o kadar utanmıştım ki, tek kelime etmemiştim. Sonunda pes etmiş, neden ağladığımı sormayı kesmişti.
Tüm salonun temiz olduğuna emin olduktan sonra Eunji ve kendime birer kahve yapmaya karar verdim, o hazır olana kadar telefonumu çıkardım. Mutfaktaki sandalyelerden birine oturdum, telefonda bulunan fotoğraflarımıza bakmaya başladım. Beni bu kadar duygusal hale sokanın ne olduğunu bilmiyordum. Her şey benim için karmaşadan ibaretti sanki. Duygularım ve aklım birbirine girmiş, bana oyun oynuyordu. Taehyung'u aramak istiyor ama yapamıyordum. Eunji üzerine giydiği eşofman altı ve sade bir tişört ile geldi mutfağa, karşımdaki sandalyeye otururken, "Sen iyi misin?" diye sordu bana, bilmiyordum. Birkaç gündür bu ruh halinden kurtulamamıştım. O gece, bir gölge misali düşmüştuu hayatıma. Nefes almama bile engel oluyordu bazen. Ona kendimi nasıl ifade edeceğimi bilmiyordum. Eunji ilişkimizi ilk öğrenen, bana karşı nazik olan biriydi. "Abimle aranızda sorun mu var?" diye sordu bu kez, evet demek eşime haksızlık olurdu. Sorun, bendim. Yerimden kalkarak ötmeye devam eden makineye ilerledim, kendimize iki fincna kahve doldurdum ve masaya geri döndüm.
Onun okul ve tez hakkındaki söylenmelerini dinlerken iyi hissediyordum, aklım karmaşadan tamamen uzaklaşmış durumdaydı. "Sana bir sır vereceğim ama kimseye söyleme." dedi gülerek, bir erkek arkadaşı olduğundan, durumların ciddiyetinden bahsetti. Abisine konuyu açmak istediğini ve doğru zamanı beklediğini söyledi. "Senin adına mutluyum." dedim, bu gerçekti, onun adına mutlu hissediyordum. Sadece benim kendi çelişkilerimden dolayı bunu ona göstermekte zorlanıyordum. "Teşekkür ederim, sizin gibi bir iliskiye imrenirdim her zaman, bunu bulduğum için mutluyum." Onun elini tutarak sıktım, Eunji ile ilk tanışmamiz Taehyung'un ailesinin evine gittiğimde olmuştu. O zaman daha on yaşlarında bile değildi. İki yandan örülmüş saçları ile bana bakıyor, "Gözlerin kocaman." diyordu, her zaman onu öpmemden hoşlanırdı. Bana aşık olduğunu söyler, onlara gittiğim zaman peşimden ayrılmazdı. Taehyung'u sinir etmek için sürekli Eunji'yi sever, onunla evleneceğimi söylerdim. Arkadaşlık defteri tutmamız gerektiğini, ilk madde olarak da kesinlikle birbirinin kardeşleri ile evlenmemek konusunda katı bir kural koymamız gerektiğini söylerdi.