-
Oda küçüktü, meşe ağacından yapılma bir masa ve rahat görünen siyah bir sandalye vardı. Masanın üzerinde hayvan derneğinden alınmış bir masa takvimi, şirketin tahsis ettiği bir dizüstü bilgisayar, boş bir kalemlik vardı. Evime dönmek, sıcak mutfağımda çocuklar için öğle yemeği hazırlamak istiyordum. Onları Eunji'ye bırakmış olmak içimi rahat hissettiriyordu, çocuklarla iyi anlaşmış ve onların dilinden anlıyordu. Yorgun bedenimi sandalyeye bıraktım, bilgisayarı açtım. Kenarına iliştirilmiş beyaz kâğıtta şifreler yazıyordu. "Bay Jeon." dedi genç bir kız, üzerinde krem rengi bir takım elbise vardı, elinde bir tablet tutuyordu. "Merhaba?" dedim ona bakarak, siyah saçları kulak memesi hizasında kesilmişti, parıltılı bir tokayla kulak arkasında toplanmıştı. İnsanlara dikkat etmeden duramıyordum, bakışlarım rahatsız edici miydi, bilmiyordum.
"Ben Yook Seunghee. Sizin asistanınız olacağım."
Genç kızın sesi melodikti, bir bilgisayardan çıkıyor gibi geldi kulağıma. "Memnun oldum, Seunghee." Müdürün beni beklediğini söyledi, bir şey isteyip istemediğimi sordu ve odadan çıktı. Ayağa kalktım, müdürün odasına ilerledim. Küçük şirket değildi içinde bulunduğum yer, Gangnam'daki bir plazanın iki katını satın almışlardı. Reklamcılık alanında iyi bir isme sahiplerdi. Müdürün odası benim bulunduğum katta, uzun koridorun diğer ucundaydı. Seunghee odamın yanındaki geniş bir alana konulmuş masasındaydı. Önünden geçerken kibar bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. İnsanlar benim yanımdan geçerken gülümsüyor, selam veriyor, hoş geldin diyorlardı. Onlara karşılık olarak benzer tepkiler veriyor olsam da ne kadar içimden geldiği tartışılır bir konuydu.
Müdür Kim Kyusang'ın odasının kapısını tıklattım, kısık bir girin sesi duyduğumda kapıyı araladım ve içeri girdim. Benim odamdan pek de büyük olmayan oda, biraz daha birilerinin varlığını belli eden eşyalarla doluydu. "Merhaba, Bay Jeon." dedi, masasının diğer ucunda kalan sandalyeleri işaret etti oturmam için. Uzatmış olduğu elini sıktım, sandalyeye oturdum ve ellerimi dizlerimin üzerine koydum. "Sizin gibi başarılı bir öz geçmişe sahip olan reklamcının bizimle çalışıyor olması büyük şans. Kanada'da yaptığınız işleri inceledik ve mutlu olduk." dedi Kim Kyusang, gülümseyerek teşekkür etmekten başka bir şansım yoktu. Kanada'da evimde çalışıyordum, kalabalık olmayan bir ekibin başındaydım, mutlu ve sakin bir hayatım vardı.
"Benzer bir sistem üzerinde şirketimizde faaliyet göstereceksiniz, on kişilik bir ekip sizinle çalışıyor olacak. Reklam önerileri müşterimizlerimize sunulmadan önce son onay sizde olacak, sizin beğenilerinizi ve titizliğinizi biliyoruz. Şirketimiz içinde dört ekip var, siz yayıncılık ve film alanındaki müşterilerimiz ile ilgilineceksiniz."
Görüşmeler sırasında konuştuğumuz konuları tekrar ediyordu bana, belki de kendisine söylenen buydu ya da söyleyecek başka kelimeleri yoktu. "Anladım, Bay Kim. Ekip için ve şirket için elimden geleni yapacağım." dedim, basit, tatmin edici cümleler kuruyorduk birbirimize karşı. "Bugün şirkete alışın, odanıza yerleşin. Yarın sabah ekip ile bir toplantı yaparız beraber. Siz de onları tanırsınız. Öğle yemeğini beraber yemek isterseniz, lütfen asistanınız ile bilgi verin. Size eşlik etmekten mutluluk duyarım." Ayağa kalktım, bana uzatılan eli sıktım ve odadan çıktım. Reklamcılık işini seviyordum, eğlenceliydi. Metinler yazmak, incelemek, sloganlar bulmak. Fikirleri paylaşırken ortaya çıkan espriler hoşuma gidiyordu. "Bay Jeon." dedi odama girmeden önce Seunghee, durdum ve ona baktım. Beyaz zambaklarla dolu bir saksıyı uzattı, güzel bir tülle çevrelenmişti. "Bu size geldi." Çiçekleri aldım, bir kahve getirmesini söyledim ve odaya girdim.