Rüya görüyordum. Bekle..
Hatırlamıyorum...
Dün yaşadığım korkunç olay... O adam kim hala bilmiyorum. Asla öğrenemiycem, çünkü ben üşengecim... ve yüzünü hatırlamıyorum... unuttum gitti bile.
Alaycı tavırları sadece aklımda.
Ne yapsaydım, beni öldürme ihtimali olan birinin yüzünü hatırlayarak rüyama girmesini mi sağlasaydım!
...
Böylesi daha kötü oldu... ne aptalım
Mutfağa gidip şarap doldurdum.
Burdan gitmek istiyorum."Kasede şarap içiyorum... tek bardağı kırdığım için."
Şarap ha.
Çok mistik bir tadı var.
Ne tuhaf bir yorum değil mi, mistik. Halbuki alakası yok aldığım tatla.
Sadece ekşimsi ama vişne suyu gibi. Sevdim, rengi tıpkı kan gibi, zaten bunu söylemiştim.
Pahalı, bu bilindik ama benim gibi çulsuzların rüyasında göremiyceği Malbec bir şarap.
Yılını okuyamıyorum, oldukça sarhoşum, markasını ise aldığım sıra o miktar parayı verirken vicdanımın beni dürtmesi sayesinde unutamadım.
Sarhoş değilim, şakaydı, alkol bana yaramıyor, 2 şişe de bitirsem hiç sarhoş olduğumu görmedim.
Belki de başımı vurup yığıldığmdan hatırlamıyorumdur. Olsun, tek isteğim bir şarap bardağı."Telefonum o günden beri çalmıyor. Ne ara unutuldum."
Meslektaş olduğum kişilerle yakın dostumdur. Neden aramadılar?
En son bilinmeyen bir numaraydı ve şimdi...
İçeri yürüdüm, pencereyle bir süre bakıştık.
Ve camdan ürkmeye başlıyorum.
Perdeyi çekmek isterdim ama bir perde yok.
Kıyafet mi yapıştırsam... Ne saçmalıyorum, devril uyu.
Ama uyuyamadım..."Yalnız kalmayı ben istedim, ama bu tatil can sıkıcı olmaya başladı..."
Bir polistim, eski bir polis. İstifa edeli çok olmuyor, 2 yıl kadar.
Ve artık gereksiz işleri soruşturan bir büroda detektifim. Bunu yapmayı her ne kadar ben istesem de... bazen can yakıcı olabiliyor.
Silah sıkmayı sevmiyorum, sivilleri vurmayı da. Ama bazen çok zorlayıcı oluyorlar.
Üşengeç olduğumu söyledim, ama ne yalandır ki, işimi seviyorum.Tatilin bitmesine son 2 günüm kaldı. Bunu yeni fark ediyorum, salak olmalıyım.
Valizimi toplasam da çok bir eşyam yok. Duş almak istiyorum, ama korkuyorum, tavuk misali.
Gıdak."O adam bir daha evime girebilir."
Sonunda bu düşünce aklıma girdi.
Duşa girmek istiyorsam kapıları kitlemeli, camları vidalamalı, banyoyu kilitleyip yanıma mum almalı, ne olur ne olmaz içeri girerse ışığı söndürebilir, bir de bıçak.
Şimdi düşündüm de, uğraşamam, duştan vaz geçtim. Bıçağı belimde taşır... ne bıçağı... silahım var benim. Ne sorumsuz bir detektifim.."Belime taktım ama hızlıca silahı çıkartabilicek miyim ki?"
Denediğimde silah bana çarpıp yere düştü.
"Hay anasını..."
Çoktan öldüm ben.
O adam kimdi hala bunu öğrenmek istiyorum.
Ölmekten korkup bi o kadar da yaşamaya üşeniyorum.
Üşenmek...
Çok üşeniyorum."En iyisi eve erkenden dönmek."
Biletimi aldığın online siteden tarihi öne çektim.
Son 1 saat kalmış... yetişebilirim.
Valizi toplamam 2 dakikamı aldı, ve hemen yola çıktım.
Öne çektiğim için ekstra para ödedim, bu sinir bozucu."Zaten çulsuzun tekiyim..."
Bir taksiyle havalimanına kadar ilerledim.
Yarım saat kalmış."Hm... kontrolden 10 dakikada geçersem 20 dakikam kalır. 20 dakikam kalırsa 10 dakikasıyla yemek yer, 5 dakikada işer, ve 5 dakikada da uçak-"
"Afedersiniz. Çekilir misiniz, yolu kapatıyorsunuz."
"A.. afedersiniz."
"Sorun değil, elinize dikkat edin." ▪︎
"Teşekkürler.."
Çişim kaçtı. En iyisi oturup beklemek.
Umarım uçakta gelmez... gelirse tutmak istemiyorum.
Tabi bu geldiği gibi salıcam demek değil, ama... ah sadece çiş, neden bu kadar uzattım... karnım aç.
Bir kantine yaklaşıp paramı çıkarttım.
Satıcı adam bana döndü."Tost ve ayran alabilir miyim."
"Kaşarlı mı yoksa sucuklu mu olsun?"
"Karışık."
"Hemen hazırlıyorum."
"...Hemen mi.. o halde ver hadi. Şu saniye, hazır değil mi..."
"N-ne?"
"Hemen dediniz, tostumu verin hadi."
"Beyfendi... 5 dakika içinde hazır olur.."
"5 dakikaya mı uzadı..."
"Uçuşunuza kaç dakika kaldı.."
"Hemen şimdi desem, tostum hemen gelir mi?."
"..."
"O halde 5 dakika içinde uçağıma yetişmem gerekicek. 4 dakika kaldı. Ayranı pipetle alabilir miyim?"
"T-tabi..."
"Ne kadar tuttu?"
"X won kadar."
"Hemen şimdi mi ödemem gerekiyor?"
"Beyfendi sizi anlamıyorum..."
"4 dakika sonra öderim."
"Peki nasıl isterseniz... "
Tost için son 3 dakika.
İnsanları anlamıyorum. Kelime seçimleri çok yanlış.
Hemense hemen ver.
Hemen = şimdi = şu saniye
Yanılmıyorum, onlar salak.
Tost hazır."Buyrun, sıcak ve taze."
"Teşekkürler. Buyrun, x won"
"İyi uçuşlar."
Tostu aldığım gibi ısırdım. Ayran ise sona kaldı, içmeyi unuttuğum için.
Tostu aldığım yerden uzaklaşınca adamın sesini duydum."Tuhaf herif..."
Geri dönmek için adımımı çevirdim ama arkamdan gelen kişi bana çarptı ve ayranı yere bocaladı.
Hay si-"A! Afedersiniz, iyi misiniz?.."
"Asıl siz afedersiniz. İyiyim sorun yok."
Ama ayranım iyi değil...
"Ah çok üzgünüm. İzin verin ayranınızı alayım, benim hatamdı."
"Hiç gerek yok, lütfen."
"... ama..."
"Gerçekten.."
"Öyle mi... ayrana izin vermiyorsanız size kahve ısmarlamama izin verin. Bir ayran etmez ama, yorgun görünüyorsunuz."
O haklı, bir ayran etmez.
Bir dakika o haklı, oldukça uykusuzum... (?)"... kahve..."
Canım çekti bile..
Bu yabancının nezaketini ve ricasını kırmayıp kahve teklifini kabul edicem.
Ama bir dakika'
Bu sizce de fazla masum olmadı mı?
Daha gerçekçi kılarsak; daha önce görmediğim ve tanımadığım bu yabancıya uyup, sırf nefsime hakim olamadım diye bir bardak kahve içip en saçma konulardan samimiyetsizce veya işin içine yalan katarak sırf ayıp olmaması adına konuşucam, üstelik... sapığım olma ihtimali ne? Ya beni bir köşede sıkıştırıp...-
Tamam peki, onu kırmayayım hadi, gitmemi istediğinizi biliyorum.
Eğer şu anda kendi kendime konuştuğumu fark etseydi kahveyi iptal ederdi değil mi...
Bu şansı tepemem!
Ayranım döküldü bile... bırakayım telafi etsin~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çatlak
Mystery / ThrillerBıkkın bir adam ve tükenen zihin duvarlarının içi. Gizem/Polisiye Kapak tasarımı bana ait. Artist??? [Soukoku] Bu kitabı yaşatın, zihninizin bir köşesinde her daim hatırlayın, buna ihtiyacım olucak♡