21

102 13 19
                                    

Nerden başlasam?...
Uzunca bir zihin yolculuğu sonrası gerçekliğe dönünce olayları anlatma kabiliyetimi yitirdim herhalde, şimdiden. Herneyse, gerçekten yorulmaya başladım, burdan çıkmamız gerek, ardımızda boş bir kumarhane bırakarak.
Sağdan soldan adamlar geliyor.
Kishou-san ve destek ekibi orta salonu bastılar, yoğun silah sesi duyuyorum büyük ihtimal çoktan başlamıştı ancak ben düşünmekten duyamadım bile.
Lavuğu da alıp ters yöne doğru koşmaya başladık.
Beni çekiştirip ne halt ettiğimi öğrenmeye koyuldu, aslında çok açıktı, bence o da anlamış olmalı.
Alamazlıktan gelişini seyredelim beraber, zevkli oluyorlar.

"Ne yapıyorsun, önümüze çıkanı öldürücek miyiz öylece?!"

"... bundan hiç haz etmiyorum, ancak bana yardım et, burayı temizlememiz gerek."

"Bu cümleler sana ait değil."

"Gerçekten de öyle, onu susturamıyorum, öldürmem için elinden gelen yapıyor..."

Tachihara duraksadı ve beni de durdurdu o an. Durduğumda omuzlarımdan kavrayıp iyice yaklaştı bana, konuşurken bedenimi sarsıyordu. Beni kendime getirmeye çalışıyordu ki ben benim. Bir yere gittiğim yoktu. Ben gayet huzurluydum.

"Oi... Hasta mısın, neler oluyor."

"Bu benim... o da... ben mi acaba.."

"Kim?"

"Şu an silahlarla direkt olarak ateş açmamı delicesine haykıran o yaratık, aynı zamanda beni çıldırtan şeyi mi soruyorsun... inan anlatamam. Anlıycağını sanmıyorum.."

Geri çekildi ve garip bir yüz ifadesi takındı.
Ardından mermilerini yokladı.
Bu bana garip geliyor.
Ne yaparsam yapayım arkamda evet... ancak beni sorgulaması bana hakaret gibi geliyor. Bu normal bir durum, hatta az buçuk düşünebildiği için lavukla gurur duyuyorum ancak... sonsuz sadakat benim en büyük zaafım.
Benim mi onun mu anlayamıyorum ama ikimiz de bu sadakate tapıyor olmalıyız ki ufak sarsıntılarda bir daha güvenmiyoruz.
Lavuk silahının şarjörünü de kontrol ettikten sonra bana döndü.

"Silahla dalarız, ancak Kishou'ya (şef) açıklama yapmak gerekicek. Düşün teneke, karar ver... ona göre arkandayım dostum."

"Arkamdasın ha..."

Bunu dememeliydi sanki, sonuçta yaralanıcaz.
Basit olayların böyle bir kumarhanede yaşanıyor olması beni rüyada gibi hissettiriyor.
Zihnimde sürekli etrafa çarpıp duran o düşünceler.
Düşünceler, o kadar fazlalar ki aynı anda hiçbirini anlayamıyorum.
Kaçmak isterdim, ben korkağım.
Zaten sunulucak rapor ve mahkeme heyeti bizleri sorgulamaz, sorgular ancak başım derde grmiycek.
Direnişle karşı karşıyayız, hükümet bizim tarafımızda bu konu sorun bile değil geçelim bu konuyu.
Öldürdüğümüz her şahıs için ayriyetten hesap vericeğimiz şefimizin tek derdi fark etmeden yok edebiliceğimiz kanıtlardı.
Ancak yıllarımı verdiğim bu lanet dava çözülmeden ölmemeliyim.
Dava çözülmek zorunda, her şeyimi bu bahse yatırdım.
Aptal herifin özel mülk diye bataklıkta para uğruna milleti öldürdüğü, haberlere verdirdiği, polislerin giremediği o mekanı tekrar, bu sefer sebebi olduğum bir durumda yok etmek istiyorum
Belimden diğer silahı da çekip fazladan şarjörleri mermi kovanları ile donattım.
Haraketimi engellemese de tedbir amaçlı sürekli uçuşan elbisenin diz kısmından itibaren olan yeri yırttım ve kopan bezleri de ayağıma sardım, olası kazada acımasınlarr~

"Gidiyoruz, onları orta meydana çekelim."

Derince bir nefes aldım, kendime geldiğimi anladığımda kocaman bir gülümseme belirdi ifademde.
Gitme vakti, herkesten af dilerim, zihnimde böylesine boş zaman geçirmeniz beni üzüyor...
Yavaş yavaş zihnimin kontrolünü elimden vermeye başlasam iyi olur.
Umarım bu bilinci özlersiniz.. umarım ruhunuza dokunabilmişimdir.
▪︎

Çatlak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin