Çatlak

15

"Herifin evi anlattığım gibiydi. Oturduk ve sorular sorduk. Laf cambazı demiştim, o kadar uğraştırdı ki, sinir olmamak elde değildi."

"Ne sordunuz? Elbet yanıt almışsınızdır."

"Katili tanıyormuş, 2009 yılında işlenen katilin adına kadar verdi!"

"Haaa?!"

"Shinya Takashini. Ölmüş."

"Onun sözlerine ne derece inanabiliriz ki? Çok rahattı diyorsun, aynı oranda sizi kandırbilir."

"Kandırmıyor."

"Hm?"

"Chuuya.."

Sonunda ağzını açtı.

"Bu herif yıllardır yeraltında çalışıyor. Demem o ki, doğru söylüyor... Shinya Takashini dediğimiz herif ölmüş. Sebebinin kameraya yakalanmış olması, muhtemel sonuç. Girdiği yol yanlış yoldu, onu oraya yönlendiren ise büyük ihtimal patronu olmalı. O yola konumlandırılmış kameraları bahane sayıp herifi öldürdü."

"İyi de kameraya yakalanma olasılığını neden riske atsın, yakalandı zaten."

"O gün yağmurlu bir gündü. Kameralar bulanmış olmalı, üstelik yoğun fırtınanın duyrulduğu gece yaşanmış herşey. Kameralara yakalansa da bulanık çıkıcağını kestirmiş olmalılar."

Bunu nerden biliyor...
Neyse.

"Bir dayanağı olmadan böyle bir risk alması mantıksız."

"Vardığım sonuçlar fazla yetersiz kanıtlar barındırıyor. Ancak vardığım her bir detay için bana güvenin."

"Sana güvenelim mi?"

Yüzü ciddi ve son derece ifadesizdi.
İlginçleşiyor davranışları, kurduğu cümleler.
Garip... şüphelendirici belki de...
Şu an onu zihnimde aldatıyorum, ondan şüphe ettim, başından beri ediyorum zaten.
Üzgünüm, ben yalnızca lanet bir detektifim.
Duygularımı işe kaştırırsam o zaman kendime nasıl detektif derim...
Hadi ihtimal sıralayalım.
Zihnimde aldatmak derken neyi kast ediyorum.
Sorularla başlıycam:

-Chuuya'nın bir şeyler bilme olasılığı %'kaç olabilir?
-Davaya yardım etme amacını hala kestiremediysek... tehlike vaadediyor mu?
-Günün sonundaki ifade derken neyi kast etti? (İlk karşılaşmaları)
-Tam olarak kumarhane ile ilgili ne biliyor? Bildiği şey her neyse gözümdeki konumunu etkiliycek kadar güçlü mü?
-Neden davada ilerledikçe Chuuya daha da gerilmeye başlıyor?
İfadesi her geçen gün ciddileşiyor.
İfadesi tedirginliğinin çarpıtılmış hali mi desek... hayır bilemedim.

Sorularımın cevapları az çok hikayemin içinde....
Hadi bir düşünelim...
Ya da... davaya geri dönelim?~

"Düşman mekanların müşterilerini avladıklarını söylemişti. Ancak bu yalan. Çünkü müşterilerin çaylak olduğunu da söylemişti. Bizimle oynadı burda."

"Çaylak müşteriler daha önce hiç kumar oynamayıp hayatını riske atıcak kadar çaresiz olan yaratıklardır. Bu yaratıkların herhangi bir kumarhanenin müşterisi olma olasılığı yok bile..."

"Ben de onu diyorum işte. Bunu neden söyledi bilmiyorum... ancak bizi yanıltmak istemiş olduğunu var sayıp devam edicem. Haberlerdeki şu kumarhane, batan
mekanlardan birisi. Mekan Jewlery (göndermeler göndermeler :p~) olmalı. Zamanında para borsasından sebep batan tek kumarhane, tabi batıp da ses getiren desek daha doğru olur."

"Batması ne alaka? Haberdeki ile yani."

"Batan mekan yıkılmış ve üstüne haberdeki malum cinayetin işlendiği yer inşa edilmiş. Kameraman ve spikerin girdiği yere polisin giremiyor oluşu da çelişlili. Kısaca özel mülk diye geçen bu yerin özel mülk olduğu falan yok!"