13

131 20 85
                                    

Ciğerlerim bana sigara diye haykırırken yolda ayyaş misal yürüyorum.
Ne o sigara mı içmeliyim?
En iyisi pipo, ama ben tütünvari ürünler kullanmam.
Sağlığıma zararlı şeylerden oldum olası uzak durmuşumdur.
Neden bilmiyorum ama kendime ayrı bir değer veriyorum.
Ve şunu da söylemeliyim ki insanların yapısıdır bu, kendi aleyhine olan şeylerin tarafını tutuyor olmaları oldukça bencilce.
Bunu söylemiştim değil mi?
Olsun, söylediysem hatırlamıyorum.
Sürekli söylenirim, ne yapabilirim? İsyanlarımdan ben bile kurtulamıyorum.
Sonuç olarak hem bencillik yapıp hem de bu yolla kendilerine zarar vermeleri sinirimi bozuyor.
Olsun, bu onların sorunu.
Bir de bağımlı olmaları yok mu, sanki hayatlarına onlarsız devam edemiycekler gibi.
Üzücü ve acınası.

"Afedersiniz çakmağınız var mı acaba?"

Adam ilk garipsese de sonradan cebinden çıkardığı çakmağı bana uzattı.
Yol boyu sardığım sigarayı yaktım ve özenle içime çektim.
Teşekkür edip çakmağını geri verdiğimde beni başıyla selamladı ve ben de yürümeye devam ettim.
Ciğerlerim sonunda sustular.
Gelen bir çağrı var, açasım yok ama.
Chuuya'ymış, hazır galiba.
Gidip onu alalım, sonra da şu kurapiyeye bir gidelim bakalım~
.

"Tamam, siz ikinizin burda kalması gerekiyorken ne halt edip arabaya biniyorsunuz?"

"..."

"Senden izin alıcak değiliz, dava davadır, soruşturma soruşturma. Benim konuşturma yeteneğim ve Aku-chanın da... sakinliğiyle size yardımcı olucaz ."

"Yürü gidin kurban olayım ne yetenği!?! Chuuya zaten yardımcı olucak, siz derhal dönün departmana!"

"Sakin ol teneke. Ben sürerim yana kay~~." (Lavuk)

"İn Arabadan!!!"
.

"Sonunda. Çok tedirgindim bizimle gelicekleri için. Tanrı korudu... O lavuk batırırdı."

"Akutagawa-kun?"

"Akutagawa yalnız departmanda donanımların başında oturursa işe yarar. Hem analistimiz o, sahada ne işi var."

"Oh... peki ne diye gelmek istediler? Madem departmanda kaldıklarında daha fazla işe yarıycaklar? "

Kısacası onlar mal.

"Bir bilsem... Mitchizou lavuğu işime engel olmayı sever."

Gerçekten öyle.
Oldu olası bana tilt olur, ki ben de öyle.
Ancak birbirimizi öldürücek bir nefrete sahip değiliz.
1 gramcık kadar daha azına sahibiz o kadar.
Güven sorusu onda ne yanıtlı ne yanıtsız... sadece tuhaf...

"2. departman ne yapıyor onlardan birini hiç görmedim.."

Sonunda biri o aptalları sordu.

"Onlar mı. Altlarını daha silemiyorlar. Her biri hastalanmış, arabayı baraja uçurmuşlar. Az daha birisi boğuluyordu. Hayal kırıklığı."

"Miya-san dediğimiz bu şef neden bu kadar güveniyor ekibine? Yani... kötü bir ekibi var ise.. anladın değil mi."

"Evet anladım, ama bilemiyorum. O hep böyledir. Ekibi yeni ve adı üstününde acemiler. Tecrübe iyi olurdu onlar için ama sahaya çıktıklarında yaralanıp durduklarından -hatta ölen- Miya-san daha fazlasına cesaret edemiyor. Ciddiye alamıyorum."

"Geldik. İşte burda."

Bir dakika. Ben iş yerine gitmeyi planlıyordum...
Ah herneyse, sorgu sorgudur, dava dava.
Lavuk mu söylemişti bunu?
Neyse.

"Aradın değil mi, evdedir?"

"Evet evet, zorunda."

"Çalıştığı yere gidiceğimizi sanıyordum?"

Çatlak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin