Sakinleştiğimden emin olunca korumalar kolumu ve beni bıraktı.
Benden zaman kazanmamı isterken neyden bahsediyordu...
Gerçekten ölücek miyim?
Yani bunca zamandır çabalıyorum...
Bu dava benim ölümümle rafa kaldırılamaz.
Buna izin veremem...
Şu an istemsizce ilk zamanlarımı gözden geçiriyorun, tüm bu işe ben bulaştım.
Kaçmışken geri döndüm, üstelik Dazai ve diğerlerini de bulaştırdım.
Bu noktaya kadar herşey benim isteğim doğrultusunda ilerledi...
Havalimanındaki işinin ehli isyankar müfettiş, hazırlattığım tosttaki uyku ilacı ile uçağını kaçırması, otel odamda kalması için onu manipüle etmem...
Büyük ihtimal bunu fark etti.
Geceleri uyuduğu esnada da çekip gidemezdi, odadaki melantonin hormonunu tetikleyen besinler...
Bunların hepsi benim başımın altından çıktı...
Onu bulmam zor değildi, araştırdığımda bu davayla deli gibi ilgilenen birini bulmak şaşırtmıştı.
Aradığım kişiyi bulduğumda son ana kadar avucumda kalmasını sağladım..
Ancak Dazai biliyor olmalı, yani o zeki, anlamıştır diye düşünüyorum.
Yine de hala onunla devam etmemin bir nedeni var, şu anda bile beni öylece bırakıp gitmiycektir.
Tüm bunları anlamasına rağmen bana hala yardım ediyor.
Bu beni mutlu mu ediyor bilmiyorum, ancak minnettarım.
Minnet duygusunu yitirmiş biri olarak böyle bir yardım ve iyi niyet karşısında ona güvenmek için çok çabaladım.
Güveniyorum da, eminim herşey yoluna giricek."Ben başlayayım, katil polis oynayalım, sen de sorularıma cevap ver."
"Ne diye yapayım bunu?~"
"Ben de sana ne diye kaçıp gittiğimi söylerim."
"Eğer umrumda olsaydı seninle bu lanet masada oturmazdım Chuuya."
"Ama bir açığını buldum, ve son ana kadar değerlendirmeyi planlıyordum."
"Blöf. Açığım falan yok. Herşey son derece kusursuzdu."
"Polislere ötmiyceğimden nasıl emin olabilirdin?"
"Emin olmak? Öyle bir seçeneğin yoktu ki, yaptığın şey aptal polislere beni bulsunlar diye ufak yemler atmak. İşe yaramıycak evlat."
"Ancak bu tahmin ettiğinden daha basit bir açık. Girdiğin borsadaki düşmanlarından bahsetmiyorum yanlış anlama. Girdiğin borsanın kendisinden bahsediyorum ben."
"Öt bakalım."
"Üzgünüm. Dedim ya, önce ben başlıyorum, öt bakalım."
"Öhm. Normalde bu saygısızlık karşısında dilini kesmem gerekirdi, ama hali hazırda koleksyonumda dile ihtiyacım yok... gözlerini gözüme kestirmiştim nasılsa."
"Öldüğüm zaman senin olabilirler.."
"Ne kadar pasif bir yaklaşım. Öylece bana mı veriyorsun, fazla cömertsin Chuuya~."
"Hayır cömertlik değil, koleksyon dedin, hangi parçaların eksik söyle bana?"
"Pek eksik yok desem?"
"Gözlerimi kendime saklardım."
"Gözlerin zaten benim, o konuda yapabiliceğin bir şey yok."
"Öyle mi... Peki."
"Başla hadi, o kadar sabırsızsın ki titriyorsun~"
O haklı...
Gerginim, bacağım kendi isteğiyle titriyor ve fark etmemiştim bile.
Soğuk kanlı gözükmem gerekiyor.
Son ana kadar bana inanmalı, inandırmalıyım."Sen... Neden koleksiyon yapıyorsun.."
"Beynimden, ruhumdan geliyor bu, (trum trum tiki tak!) insanların her parçasını, eşsiz görüyorum. Ancak herkeste tek bir yer dikkat çeker. Tüm ilgiyi üstüne toplayan bu parçayı çalıp kendime saklamak hoş bir hobi gibi geliyor, öyle de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çatlak
Mystery / ThrillerBıkkın bir adam ve tükenen zihin duvarlarının içi. Gizem/Polisiye Kapak tasarımı bana ait. Artist??? [Soukoku] Bu kitabı yaşatın, zihninizin bir köşesinde her daim hatırlayın, buna ihtiyacım olucak♡