8

156 24 29
                                    

Şarap eşliğinde yemek yemeye başladık.
Onu ilk gördüğümden beri inceleme fırsatım olmamıştı.
İnce telli turuncu saçlara sahip bu adam son derece garip bir kişiliğe sahip.
Tanışmamızı kader ile ilişkilendirdiğinden beri daha özenli davranıyor.
Dava hakkında soru soran taraf oluşu alışıldık, yine de "günün sonundaki ifade" ile neyi kastetti bilemiyorum.
Masa, az porsiyonların ama çok çeşidin bulunmasıyla hoş görünüyordu.
Sohbet etmeye başladık.

"Kurban sayısı artıcaktır, tüm davayı tek başına mı çözüceksin?"

"Tek başıma mı? Bir yardımcım olduğunu sanıyordum oysa."

"Sana yardım edicem tabi. Ben rütbesel destekten bahsediyordum. Eski tip detektifler gibi her detayı araştırmamız gerekicek."

"Yardım alıcaz. Şu anlık düzgün bir ilerleme kaydetmemiz gerekiyor."

"Davayı neden kabul ettin?"

"Ne?"

"Ani oldu ama, merak ediyorum. Üşengeç bir yapın var sanki Dazai. Ama kolay ikna oldun."

"Son zamanlarda kafam fazla karışık. Davalara sık bulaşırım ve... üşengecim ama dediğim gibi, işimi seviyorum."

"Koredeyiz, neden burdaki polisler olayla ilgilenmiyor ki.."

"İlgileniyor."

"Dinlemek isterim."

Ah...
Dert açıcam başıma...

"Detektiflik büromuzun 2 geniş binası var. Biri Japonya'da biri de Kore'de. 2 meşhur ortağın ayrılmalarıyla açıldı Kore'deki departman. Eski ortaklardı, şu an samimi değiller ama Japonya'daki rütbem burda da geçerli."

"Karışıkmış."

"Normalde burda iş yapamamam gerekirken şu anda geçmiş bir davanın benzeri olduğundan Kishou-san davayı üstlenmiş."

"Çözebiliceğini bilerek de sana verdi."

"Tam olarak vermiş sayılmaz. Genel araştırmayı yapıp sağlam kanıt bulduğumuzda departman hızlıca yakalama emri çıkartıcak."

"Yani katilin kimliğini bulana kadar yorulucak tarafız diyorsun?"

"Hayır, dediğim gibi, yardım alıcaz."

Telefonum çaldığında ona göstererek gülümsedim.

"Tam da üstüne aramaları iyi oldu. Bu departmanın donanım işlerinden sorumlu olan, ve en çok muhattap olucağımız kişi."

Akutagawa-kun tam o sıra aradığında kendimi iyi hissetmedim değil.
Unutmuşlardı beni, üzülüyordum :'(

"Dazai konuşuyor."

"Dazai-san, ekip gönderemiyoruz, Kishou-san'ın göndericeği yardım ekibi engellendi."

"Ne ekibi?"

"Kishou-san, Kore hükümeti 2. Departman için 3 kişilik bir ekip yollama talebinde bulundu. 2. Departman başkanı reddetmiş."

2. Departmanımızı yöneten sinir herif Miya-san, inatçının teki..

"Rapor sundum." (A)

"Okuycağını sanmıyorum."(D)

"Tanrı aşkına nedir bu inatları..."(A)

"Tamam uğrar bir selam veririm."(D)

"Emin misin... bence seni de kovmadan ordan uzak dur."(A)

"Ekibi yollayın. Ben Miya-san ile konuşucam." (D)

"Yollayamayız, onay bekliyorken red yedik. İkinci bir talep gerekiyor. Onay almadan kıpırdayamayız."

"Ah... tamam. Benden haber bekle."

"Aramayı unutma!"

"Asıl siz unutmayın! Kapatıyorum."

Telefon kapanınca bir süre yeri izledim.
Düşünüyordum...
Miya-san ve Kishou-san uzun zaman önce ayrıldılar. Ortaklardı.
Sebebi Kishou-san'ın pervasızca davranışından dolayı yaralanan müfettişler.
Bu olay fazla karışık, ve konusunu açmayı sevmem çünkü ucu bana da dokunuyor, zaten çok detaylı anlatmam arada bir değinirim.
Bir diğer sorun ise orada yaralanan tek müfettişler değil, Miya-san'ın kendisiydi.
Miya-san toparlanmasının ardından gelen talebi değerlendirip Kore departmanımızda şef oldu.
Kishou-san ise nasıl becerdi bilmiyoruz ama şef olarak atanmayı başardı.
O günden beri bize fazla zorluk yaşatıyor.
Elimi başımın üstünde birleştirip düşünmeye devam ettim.
O adamın ofisine öylece girip onay isteyemem.
2 şehir aradındaki bu davasal güç, iki aptal ortak yüzünden boka sarıyor, bir işe yaramıyor.
Bireyselleşen iki savaşa dönüştü...
Kore hükümeti bahse girerim departman 1, yani bizim de olaya dahil olmamızı istiycek.
Bu emir gerçekleşmeden Miya-san ile anlaşmam daha iyi olur.
Bir plan yapmam gerek.
Onların ekibi ile bireysel çalışmam imkansız.
Düşünemeyen acemiler birliği, üstelik tecrübesizliklerini sabrım kaldırmıyor.
Düşünemeyen acemiler birliğinden uzak durup tecrübeli müfettişlerle iş yapmayı tercih ederim. Kim istemez!
O da benim ekibime varıyor...
Miya-san kabul etmek zorunda... ne yapıp edip onu ikna etmeliyim.
İki ayrı şefin, aynı departman adı altında çalışıp düşman olmaları... YORUCU!

Çatlak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin