Bu noktaya kadar gelirken izlediğim yol neydi, ne planladım.
İpi isterken ne düşündüm, zihnimin beni yoran kişisel kısımları dahil hepsine değinicem...
Burası benim zihin sarayım, yaptığım her bir haraket düşüncelerimden yansıyor.
Bu beni deli ediyor, bazen hiç durmuyor.
İkinci bir kişilik gibi beni yöneten zihnim ciddi anlamda kişiliğimde bozukluklara sebep oluyor bazen, nadiren. (?)
Chuuya hakkında ne düşünüyorsam tek mesleki açıdan değil, kişisel olarak da değinicem.
Birkaç dakika sonra burası savaş meydanını aratmıycaktır.
Sadece biz ve aptal örgüt.
Örgütün patronunu vurmak...
Biraz daha basit düşünelim, birini vurmak...
Çok fazla düşmanları vardı, sadece bilin diye söylüyorum, kimse onlara yardıma gelemez.
Oğlunun da ihaneti sonrası tek tabanca ilerleyen bu bunak, bugün tahmin etmesi imkansız bir yola saptı, yalnızlığın kollarında, sefil ve aciz.
Tek tabanca bir örgüt ancak çok köklüyse istikrarlı ilerler ve büyük masaya oturur.
Ancak küçükseniz, düşman edinmemek daha yararınıza.
Bu örgütün en büyük kaybı bu oldu, çünkü bu çatışmada hem bir lider yokken, hem de kendi başlarınalarken birlik olamazlar.
Onları paniğe sürükliyceğimi söylemiştim.
En azından bu örgüt buna daha yatkındı, gözlemlerimi söylüyorum.
Korkuyorlar, hissedebiliyorum.
Sakin gibi duran ifadelerin arkasındaki o gizli panik, çaresizlik.
Eğer bugün çabalamazlarsa kurulmasında kan döktükleri bu masaya bir daha kimse oturamıycak.
Ben o karmaşada halatı istediğim an hem odaya girişimi, hem de çıkışımı planlamıştım.
Halatı en güvenilmez herife emanet ederken -canımı kastediyorum- ne düşündüğümü bilmiyorum tek istediğim oraya hemen girmekti.
Ancak Ace Chuuya'yı orda bırkmazdı, bu yüzden biz iki yabancı birbirimize güvendik.
Demek istediğim, hiçbir şekilde engel olamazdım, Chuuya'nın VİP ordaya girmesine, ancak onu kurtarabilirdim.
Benim hesaplamalarım ve Ace'in yardımıyla halatı sarkıttığımız nokta cinayet masasıydı.
İçeri dalmak beklediğimden kolaydı, camların mermi geçirmez olduğunu sanıyordum, alın size bir eksi daha.
Korumalardan birisi ben içeri daldığım o an afalladı, diğeri ise silaha atılıcakken Chuuya tarafından vuruldu.
Üstünde durmadım ama o kadar etkilendi ki, hala devam edebilmesine şaşırıyorum.
Onu benimle beraber yukarı çekmeyi planladık başta, ancak ben ne kadar hızlı mühimmat edinirsem o kadar iyi olucağından en hızlı yolu denedim, aşağıya indim ve Chuuya'yı yukarı tek çekmesini sağladım.
Halatla beraber ben de çıksaydım Ace'in gittiği yoldan gidicek ve planlanan araca ulaşıcaktım.
Böyle bir kaçışla içeriden hepimiz çıkabilirdik, zorlu ancak reddettiğim bir yol.
Bu lanet mekanı batırmak, çökertmeyi istemek ve ekibinin bu yolda arkanda durması son derece gurur veriyor.
Bu güvenle halatla çıkmaktan vaz geçip sahaya dalmak istedim.
Kendimi nasıl görüyorum, ekbette korkak ancak buna rağmen korkaklığım ve aynı ordanda çevremin bana olan güveni beni o sahaya sokmaya yetti... ben acizin teki, uyuşuk, kendini beğenmiş ve kibirli bir yaratığım.
İnsanım ne de olsa, kibir kanıma işlemiş ancak beni ayıran nokta kibrimin beni yönetmiyor oluşu.
Zihnimdeki beni yönettiğini var saydığım o diğer benliğim ne ben ne de bir başka bir varlık.
Buna rağmen bana olan güveni sonsuz yürekleri görünce kendimde ulti açıyorum~
Bu diğer tarafımı açıklamak biraz... zor
Ancak belki beni anlayabilirsiniz..
Biz insanlar düşünürüz, bazen istemsiz olur bu.
Durdurmaya çalışınca daha da artar, sus deriz yine de inatla susmayı reddeder.
Bazen olur olmadık şeyler düşünüp, hayır bunu ben düşünmüyorum!, deriz...
Bu istemsiz düşünce ataklarını -ki ben atak diyorum, panik atak gibi- zihnimizde somutlaştırsaydık?
Genel olarak ne düşünüyor bu bizden bağımsız kısım?
Cinsellik?
Argo?
Şiddet?
Bazen... ölüm?
Birini öldürdüğümüzü düşünmek.. kim yapmamıştır ki, en az arzulamak kadar kolaydır bu.
Peki ya birini öldürmemizi fısıldaması?
Nasıl fısıldayabilir bu bir insan mı? Diye sorarsanız... bilmem, nasıl somutlaştırdığınıza bağlı.
Tıpatıp benzeriniz olabilir, bambaşka bir insan olabilir, sadece bir düşünce bulutu olabilir...
Benim bu düşünce atağım kendimin kopyası olarak zihnimde somutlaştığından sık sık onun iyi, bazen de kötü vesveseleriyle savaşıyorum.
Kimi zaman birine söyliyceğim kötü sözü engellerken, kimi zaman da iyi sözcük söylemek isteyip çıkamamasına neden oluyor.
Birini sevip de söyliyememek? Hayır bu daha başka, tam söyliyceğin an ağzından çıkartamamak olabilir... (?)
Bütün utancı zihnine dolduran bu düşünce atağı bu sevgi itirafını engelliyor... yine sizden bağımsız, isteğiniz dışı...
Bazen farkında oluruz, hatta çoğu zaman öyledir, ancak bunu anlatmaya vaktim yetmiycektir o yüzden bağlayıp devam ediyorum...
Bu benliğim benim kibirli yanımı taşıdığından onu bastırmam gerekiyor.
Onu susturmak da benliğimdeki kibrimi bastırıyor.
Böyle çözüyorum kimi sorunları.
Üstüne gitmek veya gitmemek, sonuç olarak hangisi daha hızlı çözüm ona bakmak gerek...
Ben yorucu olmayanı, uyumayı tercih etsem de bazen hayat bu vakti bahşetmeyebiliyor...
Yorgun olduğum sıralar oldukça tersimdir, lavukla atışmalarım bu gerginliğimi alsa da yine de gün içinde strese dönüşüyor.
Aşırı düşünme ve duygusallık yan etkileri ve daha birçok bilinmezlik...
Ben, Osamu Dazai, tek derdim bilinmezliklere el atmak...
Bilinmezlik, kibrim burda baş kaldırıyor...
Nefret ettiğim o belirsizliği bir netliğe kavuşturamadıkça çok kıvranıyorum.
Bazen bu belirsizlik bir başkasına fiziksel zarar bile verebilir? Davalardan bahsediyorum başka bir şey düşünmeyin, aynı şekilde Nakahara Chuuya ile karşılaştığımda kendisinin davasını anlamış oluşum... trajik.
O dava zamanının büyük manşetiyken ünlü barın batışı ile haber olmuş, vs vs bu şekilde kulağa gelmişti.
Zihnimden yıllarca çıkmayan o isim, Kensuke Kashimura. Kulaktan dolma bilgiler her zaman bir kenara atılır. O zamanlardaki merakıma yenik düşüp gecemi gündüzüme katarak bu herifi araştırmaya koyuldum.
Çünkü kendime okuduğum meydan, ne kadar başarıcağımı görmek isteyen ben, beni ezikleyip vaz geçirmeye çalışan o çarpık zihniyetim...
O sıralar atanan Mitchizou Tachihara ise geçmiş bataklığına rağmen ordan kıl payı kurtularak şaşırtıcı bir şekilde departmana atanmıştı.
Kendisinin yeraltı hakkındaki bilgisini fark edince yakasına yapışıp ne kadar detay öğrenebildiysem işime yarar her şeyi öğrendim.
Araştımaya devam etsem de şefe (Kishou) sormaya cesaret edemezdim. Çaylaksan yerini biliceksin, boş sorulara ve vakit kaybına lüzum yok!
Ancak... araştırdığım yıllarda bu herifin bir oğlu olduğunu, boşandığı karısının ise şehir değiştirdiğini, oğlunu götürmek isteyişine karşın Kensuke Kashimura'nın (Herşeyin başındaki herif, Chuuya'nın babası.) buna şiddetle karşı çıkması ile aile dağılışını artık öğrenmiştim.
Bu ismi uzun herif sonradan bir kadınla daha evlenmiş ve ondan olan 3 çocuğundan 1'i vefat etmiş. Kadın zamanla hastalanmış ve yetim 2 çocuk, ismi uzun herifle ve diğer kadından olan çocukla beraber büyümeye başlamış -2. karısı yaşamını yitiriyor.-
Zamanla kardeş gibi büyüyen çocukların en büyüğü babasından az biraz kopuk olsa da diğerleri babalarına düşkünmüş.
Babalarının izinde büyüyen çocukların en canisi bu yolda babasının güven kolu, canlı testeresi Shinanzaku Kensuke, diğerlerine nazaran daha az konuşurmuş.
Diğer çocuk ise sessiz, denilenin aksine sinsi ve bakışları ile rahatsız edebilen türdenmiş.
Tüm bu saydıklarım haricinde adamın ilk eşinden olan en büyük çocuğu Chuuya Kashimura, anne sevgisini diğerlerine nazaran az çok tadabildiğinden, yine diğerlerine nazaran biraz daha aç büyümüş bu sevgiye.
Daha önce hissetmediğin bir şeyi arzulamak... mantıksız?
Çıkarcı ve adi bir babayla büyüyen bu iki evlat, bir de zayıf annesini özleyen çelimsiz büyük abileri.
Zayıf diyor oluşumun sebebi annesini görmüş olmam. Kadın oldukça narin ve ufak tefek duran minyon birisiydi, fotoğrafta en azından.
Devam ediyorum... bağlama vakti. (Türk Ozanı Osamu Dazai~)
Chuuya'yı havalimanında gördüğüm esnada içtiği kahvede yazılı olan o isim dikkatimi çekti.
Chuuya Nakahara...
Chuuya Kashimura ile bir benzerlik vardı evet, gördüğüm an direkt o sandım (fotoğraf ve yüzün benzerliği, üstelik isim de eklenince vs anımsamaya başlamış) ancak sonradan hafızamda birkaç ışık daha yanıverdi ve o an kafam karıştı.
Kadın boşanma sırasında -kadının adı tam elimde olmadığından bilmiyorum- oğlunun soy adını değiştirme koşuluyla velayetini babaya teslim etmiş... böyle bir koşul büyük ihtimal kendi aralarında sunulmuştur...
Chuuya Kishimura'nın adı artık Chuuya Nakahara ile değiştirilmiş ve kayda da öyle geçirilmiş. Bu isimle beraber anımsadığım, yazmış olduğum o gizli makale önümden akıverdi...
Makaleden bahsetmeyi düşünmüyorum, eksik ve acemice bir denemeydi... değinmedim var sayın.
O barda aynı yılda yaşanan 3 cinayet de cabası.
Barın sahibini öğrenmek ilk işti elbette, o basit yol beni Chuuya'ya kadar getirebilen kritik noktalardandı.
Burda yardıma koşan Mitchizou sayesinde bar değil de kumarhane olan bu mekanın sahibinin Kensuke Kashimura olduğunu, 3 oğlunun olduğunu, cinayetlerin yaşandığı yıllarda gölgeymiş gibi yaşadığını... hepsi gizlediğim ve daha sonra tıkanıp kaldırdığım raporlarda duruyorken bu isim ansızın karşıma bir tesadüfle çıkmış olamazdı... bu kaderdi~
O yüzden davayı aldım ve tüm çabamla bu noktaya kadar getirdim... en azından denedim... yıllarımı verdim desek?Chuuya'nın neden beni bulmuş oluşuna gelirsek... inanın bilmiyorum, ancak o bunu planlamış bile olsa ben çoktan onun hakkındaki her detaya sahiptim. Tek merak ettiğim adını olanlardan sonra değiştirmemesine rağmen geçmişinin (şu ceza kaydı falan, temiz bir geçmiş mi diye merak ediyor) nasıl olduğuydu. Onu da öğrendim elbette, Akutagawa'dan istediğim araştırmada onun hakkındaki bilgileri istemiştim.
Geçmişi kirli olup değiştirilmiş miydi yoksa hiç kirlenmemiş miydi?...
Amacım bunu öğrenmekti, karşılaştığım şeyler son derece normal ve sıradan olunca yeni bir hayata atıldığını anlamıştım. Hiçbir değişiklik yapılmadığından emin olduğumuz o temiz sabıka kaydı beni gülümsetti.Atıldığı hayatı seviyor muydu bilemiyorum ama bir şeyler onu bu davaya deli gibi itmişti...
O şeyler ise bizzat şahit olduğu ve dahil edildiği şeylere karşı sessiz kalıp kaçtığına kızıyor oluşu olabilir.
Dahil edilmesi onu yormuş ve babasının da zulmüne katlanamayarak ordan kaçmış diye planlıyorken... Chuuya şu anda Ace, yani diğer adı ile Ace Kashimura
(Ace Chuuya'nın kardeşiymiş. Şu sinsi ve rahatsız edici bakışları olan + kurapiye.) ile kaçmış olmalılar...
Ah yorgunum, bu kadarını kaldıramazdım...
Her şey havalimanında değil, otel odamda başladı. (O evindeki garip adam.)Ben korkağın tekiyim, beni şu anda ayakta tutan tek şey bu davanın sonucudur.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çatlak
Mystery / ThrillerBıkkın bir adam ve tükenen zihin duvarlarının içi. Gizem/Polisiye Kapak tasarımı bana ait. Artist??? [Soukoku] Bu kitabı yaşatın, zihninizin bir köşesinde her daim hatırlayın, buna ihtiyacım olucak♡