Bölüm 7 | Tek Başına

11.1K 525 66
                                    

Keyifli okumalar..

.......................

Tanıştığımız o ilk dakikadan itibaren olduğu gibi yine tüm bakışlar benim üstümdeydi.

Böylesi bir kalabalığa ve yoğun ilgiye alışık olmayan bünyem her seferinde gerim gerim geriliyordu. Fakat bu seferki sadece bir gerginlikten ibaret değildi ve hiç de yapancısı olmadığım bir duyguydu.

Korku. Korkuyordum. Bana karşı ön yargılı olmalarından korkuyordum. Şimdiye kadar gösterdikleri yakınlığı, mecbur bırakıldığım geçmişimden dolayı, göstermemelerinden korkuyordum.

Ben sorunlu bir kız olduğumu düşünmelerini bile istemezken, şimdi sorunun tam içine doğdumu ve onunla büyüdüğümü söylemek ne kadar mantıklıydı bilmiyordum. Bildiğim tek şey, onlardan bir şey saklamak istemediğimdi. Eğer beni, benim elimde olmayan bir nedenden dolayı yargılayacaklarsa da, bunu onlara daha fazla alışmadan öğrenip, ona göre davranmalıydım.

Boğazımı temizleyerek devam ettim.

"O şizofreni hastası ve tedavi görmesi gerekiyor. Bildiğim kadarıyla akıl hastası biri ceza alamaz?"

Ve yine, yeni yeniden o sessizlik.

Bakışlarımı onlara değdirmemeye çalışarak, salonda gezdirmeye başladım. Salonda çil yavrusu gibi dağılmış 8 Çağlarla, bu pek de kolay olmuyordu.

"Sabah o yüzden." Diye kendi lafını kesti Yusuf. Bir şey demedim, anlamışlardı zaten.

"Nasıl ya? Sen bunca yıl şizofren biriyle mi yaşadın? Tedavi görüyor ama değil mi? Bugünkü yaptıklarını da, öğrendiği şeyin ağırlığı nedeniyle yaptı, kriz falandı herhalde, değil mi?" Soruyu soran Egeye baktım. Sesi öyle olmasını istiyormuş gibi umutluydu, gözleri ise öyle olmadığını biliyormuş gibi hüzünlü. Boğazıma oturan yumruyu yutkunurak geçirmeye çalıştım. "Hayır, tedavi görmüyor."

Yan tarafımdan bir hıçkırık sesi gelince, gözlerimi yumdum. Aklıma sabah yaşadığım şeyler gelmişti.

Dejavu? Umarım sonu öyle olmaz.

Dayanamayarak göz ucuyla Dilan hanıma baktım. Gözlerindeki yaşlarla beni izliyordu. Bakışlarımı hemen kaçırıp dolan gözlerimi kırpıştırdım. Sabahtan beri içimde bir ağlama isteği vardı. Şimdiye kadar bu isteği bastırmıştım ancak birini ağlarken görmek, daha fazla dayanamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamama sebep olurdu. Hele bu kişi kollarında huzur bulduğum ilk insansa.

Yusufa baktığımda ise başını hafif yana doğru eğmiş, hüzünle bana bakıyordu. Ona baktığımı görünce toparlanıp konuşmaya başladı.

"O zaman akıl hastanesine yatmasını sağlarız. Ve ordan bir daha çıkamamasını da." Anlamıştı. Üstümdeki bu ilginin beni ne kadar rahatsız ettiğini ve konuyu kendimden uzaklaştırmak istediğimi anlamış ve konuyu değiştirmişti.

"O kadın veya herhangi biri, bir daha sana zarar veremeyecek. Söz veriyorum. Abi sözü." Ve yine o tatlı tebessüm.

İçimdeki tüm olumsuzluğa inat ben de kocaman gülümseyip, inandığımı belli edercesine başımı salladım.

"Abi sözüyse tamam."

.....................

Sabah gözlerimi huzurla açtım.

Yattın pamuk gibi yatakta, tabii açarsın gözlerini huzurla.

Vallaha ne yalan söyleyeyim, öyleydi. Böyle rahat bir yatakta huzursuz bir uyku imkansız olmalıydı.
Yatağın yanındaki komodine baktığımda üstündeki dijital saati gördüm. Gözlerim şaşkınlıkla büyürken, koşarak odada bulunan banyoya girip işlerimi hallettim.

Sólita | Tek BaşınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin