Üstümü değiştirdikten sonra aynadaki yansımama baktım. Son 72 saatte sadece 4 saat uyumuştum ve üstüne nöbet tutmuştum. 4 saat sonra tekrar KGB'ye gitmem gerekiyordu ve uyumak istiyordum ama burdaydım ve akşam yedi yemeğine hazırlanıyordum. Kapım tıklatıldö ve ben daha gir demeden Nikolas içeri daldı. "Ooo bakıyorum da hazırlamışsın elbiseler falan" sırıttı."Gir dememi beklemeyeceksen kapıyı niye tıklatıyorsun?" diye şakadan kaşlarımı çattım. "Maksat adet yerini bulsun. Sende baya ciddiye almışsın"dedi.
(giydiği elbise medyada )
"Babama söz verdim. Bir kaç saate çıkmam lazım ama dinlenmek yerine şu gülünç yemeğe katılıcam"
"Göz altlarını kapat. En son kapatmağında gözaltına alınmıştın" sırıtırken masamdaki kapatıcıyı elime verdi.
"Böyle de hakaret olmaz yok neymiş efendim gözaltılarının bu kadar mor olması için uyuşturucu kullanıyor olmam lazımmış. Her köşe başında polis olursa böyle olur" diye söylendim."Oda senin hatan. Hangi salak KGB kimliğini evde bırakır."
Bir an duraksadı. Aklındakini söyleyip söylememek arasında kaldığını fark ettiğim de ona soran gözlerle baktım.
"Bu yemeğe katılman baban için çok önemli Nastya. Annen gittiğinden beri misafirleri tek başına ağırlıyor. Yanında olduğunu hissetmesi ona çok iyi gelecek."
Başımı eğdim. Kabul etmek istemesemde Nikolas haklıydı. Annemin zamansız ölümü babamı ve beni farklı yönlere savurmuştu. Babama karşı suçlu hissediyordum. Annemin ölümünden hep kendimi sorumlu tutuyordum. Belki daha uslu bir çocuk olsaydım kalbi daha az yorulurdu. Belki daha uzun yaşardı. Belki benim suçum değildi ama buna kendimi asla inandıramayacaktım.
Can sıkıcı bir sessizlik odamı soğuttu. Nikolas eğilip kafamı öptü. "Geç kalma Nat" dedikten sonra beni yalnız bıraktı.
Derin bir nefes alıp aynadaki ölüye baktım. Gerçekten yaşıyor muydum? Bunu sorgulamanın ne yeri ne de zamanıydı.
Odamdaki One Direction posterlerine göz attım tanıdık bir sima içimi ısıtır belki diye. Niall Horan'ın sıcak gülümsemesini görünce istemsizce gülümsedim ve odamdan çıktım.Aşağı kata inice babamla karşılaştım. "Nastya seni üniforma dışında birşeyle görmekte kısmette varmış" diye dalga geçince göz devirdim. "Bir kaç saat sonra çıkmam lazım." diye hatırlattım. "Nedeeen nedeeen" diye bir şarkı mırıldanınca babam,"Siz sıcak evlerinizde votkanızı güvenle yudumlayabilin diye bazılarımızın gecenin bir kötü Moskova sokaklarında dam tepelerinde koşması gerekiyor" diye alay ettim. Göz devirme sırası şimdide babamdaydı. "Yemeğin sonuna kadar kal yeter"diye söylenince "Kalıcam tabi babiş o kadar da gaddar değilim." diye sırnaştım.
yemekten sonra 🍾🍾
Nefes nefese önümdeki balkona atladım. Bir ay sonraki göreve hazırlanıyorduk. Bu seferki eğitim bir oyundu. Saklı bayrağı muhafızlara yakalanmadan en kısa sürede bulmaca. Saat gece 2 buçukta eksi 17 derece havada bildiğin mendil kapmaca oynuyorduk. Mendili bulmam çok uzun sürmedi. Mendili bulup gözetmen öğretmene teslim ettiğimde oyun bitmişti. Diğerlerinin hepsi bana nefretle bakıyordu. "Ben varken anca 2.yi belirlersiniz."diye dalga geçtiğimde başlarını öne eğdiler. Bana birşey diyemezlerdi hepsi astımdı. "Böyle devam ederseniz nal toplarsınız kendinize gelin."diye uyardım. Tepesinde durduğum binadan aşağı indim. Bugünlük bitirmiştik. Yarın izin günüm olduğunu hatırlayınca neredeyse çığlık atacaktım.
Eve varınca kendimi içeri atıp kapının önüne yattım. odama çıkamayacak kadar yorgun hissediyordum. Günler sonra tatlı uykuyu bulmuşken kaçırmak istemedim. Kendimi oracıkta uykunun namert kollarına teslim ettim. Nasıl olsa sabah babam üstümden atlayabilirdi.
yorumlarınızı belirtirseniz sevinirim. Ben thebestwitch. Lütfen mantık hatası aramayın ararsanız muhtemelen bulursunuz. Kızçemizin önceki hayatını anlattığım bu birkaç bölüm böyle üstün körü olacak. Amacım nasıl biri olduğu, nerden geldiği hakkında fikir sahibi olmanız
sizi seviyom
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stray Kids 8+1(TAMAMLANDI)
FanfictionBeğenmezseniz geçin kafa dağıtmak için hayal gücümü buraya dökücem