Cuma
10:05Gökcan
Babamlar geliyordu. Dün beni arayıp sabah geleceklerini söylemişlerdi. Her şeyin Göktan babamın başının altından çıktığına o kadar eminim ki... Bazen fazla korumacı oluyordu. Direk buraya gelecekler. Birazdan burda olurlar galiba. Ne kadar şikayetçi gibi görünsem de onları çok seviyor ve çokca özlüyordum.
Uzun bekleyişlerimin sonunda kapı çalmıştı. Heyecanla koşarak kapıyı açmıştım. Kapıyı açdığımda babamlar gülümseyerek bana bakıyordu. İlk önce Arcan babama sıkıca sarılmıştım.
"Babam, çok özlemişim ya."
"Yavrumm... Ben de seni çok özlemişim, bebeğim." Biz böyle hasret giderirken Göktan babam kıskanç bir şekilde konuşmaya başlamıştı.
"Ben babası değilim sanki... Bize hiç sarılmasın beyefendi." Gülerek ona doğru gidib kollarının arasına girdim. Göktan babamın kolları fazla güven vericiydi.
"Yaa, baba, o ne demek. İkinizi de çok özledim."
Eşyalarını içeri taşımakta yardımcı olduktan sonra salona geçmiştik. Şimdiyse hasret gidererek çay içiyorduk.
"Ee babalarım, siz ne yapıyordunuz orada bensiz?"
"Hiiç bir-birimizi seviyorduk." Göktan babam babama göz kırparak konuşmuştu.
"Başka?" Kendimce beni özleyip-özlemediklerini öğrenmeğe çalışıyordum.
"Ne yapacağız, oğlum. Beraber bolca vakit geçirdik. Yalnız kaldığımız zamanı değerlendirdik. Evde de kimse yok. Ohh rahat-rahat sevdik bir-birimizi." Nasıl yaa.
"Yaa siz şimdi beni özlemediniz mi?" Arcan babama dönerek üzgünce konuşmuştum.
"Yooo... Neden özleyelim? Sana gitme demiştim. Ayrı şehirde okumak isteyen sendin." Göktan babam neden susmuyordu ya.
"Sen sussana yaa... Ben Arcan babamla konuşuyordum." Göktan babam aniden bana döndü. Sesim galiba fazla yüksek çıkmıştı.
"Sus lann. Bak alırım ayağımın altına haa. Babaya bağrılmaz. Keserim o dilini."
"Yaa, babaa, yaa... Bir şey desene şuna." Diyerek Arcan babama isyan etmiştim.
"Haa şimdi de şu olduk. Olsun ne yapalım." Deyip yüzünü diğer tarafa çevirmişti. Küsmüştü sanki... Ama ama amaa...
"Göktan, tamam yeter bu kadar. Üzme oğlumuzu. Yavrum, şaka yapıyor baban." Demişti Arcan babam saçlarımı okşayarak.
"Tamam. Hiç kimse üzülmesin. Ben üzülürüm her kesin yerine." Hüzünlü bir şekilde konuşmuştu Göktan babam. Koskoca adam nasılda küsüyordu çocuk gibi. Bayılıyordum bu haline. Dizlerimin üstüne kalkarak ona yaklaşıp boynuna sarıldım.
"Özür dilerim, babaa. Hadi barışalımm."
"Hı hı..." Dediğinde yanağına sıkı bir öpücük kondurmuştum.
"Barıştık mı?"
"Evet."
"Hadi sen de bana sarıl ve yanağımdan öp." Bana doğru dönüb sıkıca sarılmış, yanağımı da öpmüştü.
"Özledin mi beni?"
"Özlemez olur muyum? İnsan evladını özlemez mi yahu? Özledim tabi, altın kafam." Son dediğine gülmüştüm. Beni çoğu zaman 'altın kafam' diyerek severdi.
"Galiba iki tane çocuğum var. Koskoca adamsın, Göktan." Arcan babam ikimize de sarılarak konuşmuştu.
"Git ya. Konuşmuyorum ben seninle." Demiş ve kafasını bana doğru dönerek sıkıca sarılmıştı. Daha sonra Arcan babam onun yüzünü kendine doğru çevirerek dudaklarına küçük bir öpücük kondurmuştu. Bayılıyordum bu hallerine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALER(GAY)Tamamlandı
Short Story'TAMAMLANDI' "Olaya bak ya. Evleneceğin zaman kısmetin açılıyor." Diyerek gülmeye başlamıştı. Durumun garipliği beni de güldürmüştü pek tabii. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Sessiz-sakin bir hikayedir. Tabii arada parlamalar ola bilir. Homofobik sevm...