Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
--
"Lan! Sen benim ikizime mi vurdun?"
Jisung elinde ki bulaşık eldiveni ile kafe'nin mutfağından çıkarak sinirli adama dik dik bakmaya başladı. Kendisi de az önce gördüğü görüntüler ile en az bu uzun boylu adam kadar sinirliydi.
"Sen de kimsin?"
Jisung kahkaha attı. "Ben mi kimim? Ben az önce vurduğun adamın ikiziyim!"
Adam, Jisungun çığıran sesiyle yüzünü buruşturken Jisung da hemen önünde ki masanın üzerine çıktı.
"Jisung hayır yapma!"
Jisung, ikizinin sesiyle gülümseyip öpücük attı ve bir kaç masa üzerinde atlaya atlaya adamın yanına ulaştı. Havaya zıplayarak bacaklarını uzun boylu adamın boynuna dolayıp birlikte yere düşmelerini sağladı.
Adamın boyu o kadar uzundu ki Jisung masadan uçmadan hayatta ulaşamazdı.
Bacakları adamın boynunu sıkarken adam nefes almak için Jisungun bacaklarına vuruyordu.
"Özür dile lan benim güzeller güzelimden"
"Jisung yapma bırak"
Jisung, ikizinin çekiştirmesini umursamayarak adamın boynunu sıkmaya devam ediyordu.
"Özür dile hemen!"
"Bı-bırak dileye-yeceğim"
Adam nefes alamıyordu. Jisung bacaklarını biraz gevşetti. Elindeki bulaşık eldivenini çıkartıp parmaklarını Adamın saçlarına geçirip çekti.
"Ah! Napıyorsun!?"
Jisung bacaklarını adamın boynundan çekip tuttuğu saçı da bırakmadan ayağa kalktı. Adamı saçından sürükleyerek ikizinin önüne getirdi. Şimdi adam ikizinin önünde diz çöküyordu.
"Özür dile"
Adam, Jisungun saçını çekiştirmesiyle sinirli bir nefes verdikten sonra az önce yumruk attığı tatlı adama baktı.
"Özür dilerim"
Jisung beğenmeyerek elinde ki saçı biraz daha çekti. "Dişlerini sıkarak değil. Dolu dolu özür dile"
Adam gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Gözlerini açıp kafasını kaldırdı. "Sana vurduğum için özür dilerim"
Jisung beğenmişti. Adamın saçlarını bıraktığında adam ayağa kalktı. Sinirle ikizlere baktı ve kafeden çıkmak için kapıya yöneldi. Tam çıkacakken tekrardan Jisungun sesini duydu.
"Hey! Bekle bakalım"
Adam sinirle arkasını döndüğünde Jisung burnunun dibindeydi. Daha doğrusu kafası göğsüne falan geliyordu.
Jisung bu boy farkını beğenmeyerek burnunu kıvırdı ve eliyle eğilmesi için işaret verdi.
Ama söz dinleyerek eğildiğinde Jisung gülümsedi ve adamın savunmasız suratına tıpkı az önce ikizine vurulduğu gibi vurmuştu.
Adam yana dönen yüzünü tutup sinirli sinirli Jisunga baktı ve kafeden çıkıp gitti.
Jisung da arkasını dönüp tüm olan biteni izleyen müşterilerinin önünde eğildi. "Tüm bunlara şahit olduğunuz için içtenlikle özür dilerim."
Doğrulup tek tek müşterilerine baktı. "Size böyle bir rahatsızlık vermek istemezdim fakat ikizim kırmızı çizgimdir. Hesaplarınız bizden, lütfen özrümü kabul edin. "
İnsanlar Jisunga 'olur böyle şeyler' gibisinden şeyler söyleyip kendi sohbetlerine dönerken Jisung da ikizine doğru ilerledi.
"Felix'im. Güzeller güzelim ağlama lütfen"
Jisung, ikizinin göz yaşlarını silip sarıldı. Felix minik yumruklarıyla ikizinin sırtına vurdu. "Aptal. Neden yaptın bunları? Ya şikayet ederse?"
Jisung geri çekilip omzu silkti. "Etsin. Biz haklıyız"
"Sen adamı dövene kadar evet haklıydık. Of Jisung ya başımıza iş açıyorsun"
Felix sızlanırken Jisung umursamıyordu bile. O pisliğin ne olursa olsun ikizine vurmaya hakkı yoktu.
Jisung, Felix'in yüzünü avucu içine alıp patlayan dudağına dokundu. Felix yüzünü buruşturduğunda Jisung sinirlendi.
"Şerefsiz herif. Keşke daha çok vursaydım"
Felix kaşlarını çattı. "Hala vursaydım diyor adama bak ya."
"Hadi gel dudağına pansuman yapalım"
Felix kendisini hiç dinlemeyen ikizi yüzünden iç çekti. "Umarım şikayet etmez"
