Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
--
"Güzelim, girebilir miyim?"
Jisung, kafasını ikizinin odasına uzatarak izin isterken Felix omuz silkti sadece.
"Giriyorum bak"
Jisung tamamen odaya girerek yatağında oturan ikizine yaklaştı ve yanına oturarak kafasını omzuna yasladı.
"Felixim, sen benim evlenmemi istemiyor musun?"
Felix kafasını sağa sola salladı. "İstemiyorum Jisung. Daha ne kadar tanıyorsun ki o adamı? Ne demek evlenip onun evine taşınmak ya? Ben bakarım size. Paramızda var, evimiz de var, işimizde var, arabamız bile var. Ona ihtiyacın yok ki. Sevgi mi? Ben sizi onun yerine de severim. Gitme Jisung ya"
Jisung gözleri dolmuştu. Kardeşi ile arasında güçlü bir bağ olduğunu biliyordu ve bunu hissetmek daha bir duygulanmasına neden oluyordu.
"Felix, biliyorum. Sen her şeyi yaparsın bizim için. Sen ve Seungmin'e bu konuda sonsuz güveniyorum zaten. Ama Minho.."
"Ne var bu adamda? Niye bu kadar istiyorsun onu?"
"Felixim, sana daha önce de söyledim. O adam farklı. Diğerleri gibi değil. Ona karşı hissettiğim şeyler evet fazla hızlıydı ama gerçek ve sağlam. Yemin ederim ki ona aşık oldum. Hem şimdi ikimizin bir bebeği olacak ve bu onu kabul etti. Bu benim için çok büyük bir mutluluk. Sende benim adıma mutlu olmak istemez misin?"
Felix dudaklarını büzdü ve kocaman sarıldı kardeşine. "İstiyorum. Hemde çok istiyorum. Son iki aydır ölü gibi olman hiç hoşuma gitmiyordu. Off Jisung, emin misin onun seni mutlu edeceğine?"
Jisung, ikizinin saçlarını okşadı. "Eminim güzelim. Hadi gel içeri gidelim. Seungmin ikisi ile biraz daha kalırsa çığlık atıp evi terk edecek"
Felix iç çekerek kardeşinin dolgun yanaklarına bir öpücük bıraktı. "Pekala gidelim bakalım şu damada"
Jisung kıkırdayarak yataktan kalktı ve kardeşi ile birlikte salonda bıraktıkları 3 erkeğin yanına döndüler.
Minho merakla Jisunga bakarken Changbin de sırıtarak Felixi izliyordu.
"Ne bakıyorsun oğlum? Dayak mı istiyorsun?"
Felixin Changbine olan atarı hepsini güldürürken Jisung pıtı pıtı adımlar ile Minhonun yanına oturduğunda Minho ona dönerek gülümsedi.
"Her şey yolunda mı?"
Jisung da gülümseyerek kafasını aşağı yukarı salladı. Minho bununla birlikte derin bir oh çekmişti.
"Bu arada annem mesaj attı Jisung. Yarın sabah uçuşları varmış."
Evet, birde bu konu vardı. Jisung ilk hamile olduğunu öğrendiğinde ailesine söylemekten korkmuştu ve bu yüzden ailesine de söylemeyi sürekli ertelemişti.
Fakat Minhodan güzel bir geri dönüş alınca eve döndüğü gibi o mutluluk ile ailesini aramış ve her şeyi onlara da anlatmıştı.
Şimdi de ailesi Malezyadan kalkıp geliyorlardı.
"Ailenin haberi var mı?"
Minhonun sorusunu Jisung kafası ile onayladı. "Senin gibi daha yeni öğrendiler. Onlara da söylemekten korkmuştum. Malezya da olduklarından telefon ile haber verdim. Bu biraz daha korkumu hafifletmişti tabi.."
"Peki ya tepkileri?"
Jisung gülümsedi. Eli mutlu olduğunda istemsizce karnına gidiyordu. "Yine beklemediğim bir tepki. Senin gibi kabul ettiler. Ben kızacaklarını düşünürken onlar deli gibi sevindiler. Seninle tanışmak için en erken uçakla geleceklerini söylediler."
"Oh, sevindiler mi?"
Minhonun şaşkınlığı Jisungu daha da gülümsetmişti. "Evet, bende şaşırdım. Özellikle de babam sevindi biliyor musun? Adam benim sikildiğimi hiç takmayarak bebek için sevindi."
Minhonun yüzündeki şaşkınlık yerini tatlı bir gülüşe bırakırken Jisung ağzını eli ile kapattı. "Ay pardon ya"
"Önemli değil yenge ya"
Changbin gülerek konuştuğunda Felix kaşlarını çattı. "Yenge babandır öküz"
"Ama sen çok atarlısın güzelim olmaz ki böyle"
Felix, Changbinden hiç hoşlanmayarak dişlerini sıktı. "Seni şerefsiz. Beni hapse tıktın lan sen"
Changbinin gülmekten karnı ağrıyordu. "O kadar tatlısın ki seni tekrar Nezarethaneye atasım geldi"
Felix derin bir nefes ile yanında oturan Seungmine döndü. "Yok ben bunu sikeceğim. Tutma beni Seungmin"
Felix yerinden zıpladığı anda Seungmin onu belinden tutarak Changbine saldırmasına engel olurken Felix kedi gibi çırpınıyordu.
Changbin onu daha bir sinir etmek amacı ile kahkahaları arasında konuşuyordu. "Tutmayın, bırakın küçük civcivi. Salıverin gitsin. En fazla küçük diş izleri bırakır"
"Ulan! Ulan seni bir elime geçirirsem tüm vücudunu dişleyeceğim"
Onlar öyle atışırken Jisung, onları izleyerek gülen Minhoyu izliyordu. Minhonun değişen mimikleri çok sevimliydi.
"Yakışıklı polisim"
Minho, gözlerini küçük kaostan ayırarak kendisini boncuk gözler ile izleyen Jisunga baktı. "Hm?"
"Benim aklıma bir şey takıldı."
Mimho tamamen Jisunga dönerek tüm ilgisini onda topladı. "Söyle, halledelim"
Jisung boğazını temizledi ve parmakları ile oynarken Minhonun gözlerine bakıyordu. "Hani benim ailem kabullendi falan.. Sende evleniriz diyorsun. Peki ya senin ailen? Kabul edecek mi?"
