--
"Jiiiii"
Jisung, kendine doğru koşan ikizine tripli bir yüz ifadesi ile bakarak elini karnına attı ve kafede bir masaya geçerek oturdu.
Bugün tanıştığı jeongin de jisungun yanına oturduğunda felix iç çekerek karşılarına oturdu. "Küs müyüz ikiz?"
"Jeongin, ona söyler misin susadım bana limanata getirsin"
Jeongin, felixe baktığında felix çoktan ayağa kalkmış limonata getirmeye gitmişti.
Kafe henüz sakindi. Jisung, kahvaltıdan sonra jeongin'i ikiziyle tanıştırmak için kafeye getirmişti. Tabii felix'e de tripliydi. Changbinle olan öpücüğü söylememişti.
"Al bakalım" Felix, limonatayı jisunga uzattığında jisung hızlıca alıp pipetten içmeye başladı.
"Merhaba"
Felix, çok tatlı bir gülümsemeye sahip adama baktı. "Merhaba"
Jisung ikisini tanıştırmak için pipeti bırakıp ağzındakileri yuttu. "Jeongin, bu benim hain ikizim Felix" eliyle Felixi göstererek ona döndü.
"Felix, bu da minhonun başkomiserinin eşi, benimde artık arkadaşım jeongin"
Felix de jeongine gülümseyerek elini uzattığında jeongin anında tutarak el sıkıştılar.
Felix, ikisine dönerek dudak büzdü. "Ji, yapma böyle"
Hafifçe kaşları çatılan Jisung sevimli bir şekilde kızıyordu ikizine. "Ya adamla öpüşmüşsün ben bunu iki ay sonra şans eseri öğreniyorum. Ulan ben minhoya az yanaşsam sana anlatıyorum it. Senin yaptığın hainlik oluyor"
"Ya Jisung öpüşmedim dedim sana kaç defa. O öptü, öpüşmedik"
Omuz silkti Jisung "Ne fark eder? Sonuçta o Changbin herifi seni öptü mü öptü"
"Changbin mi?" jeongin normalde ikizler arasındaki konuya girmeden dinliyordu fakat Changbinim ismiyle bir anda dahil olmuştu. Jisung, yeni arkadaşına döndü.
"Evet Changbin. Bunu öpmüş ve ben bunu 2 ay sonra öğrendim"
Jeongin şaşkınlığını gizleyemiyordu. "Aynı Changbinden bahsetmiyoruz galiba. O Changbin, Seo Changbin değil değil mi?"
Felix kaşlarını çattı. "Seo Changbin. Neden şaşırıyorsun ki?"
Jeongin hala inanamıyor gibiydi. "Komiser Seo Changbin?"
"Evet, komiser Seo Changbin"
İster istemez Felixin sesi sinirli çıktığında Jisung gözlerini kısarak kardeşini süzdü. Sonra da şoklar içinde olan jeongine baktı.
"Ne oldu jeongin? Neden bu kadar şaşıyorsun?"
Jeonginin şaşkınlığı heyecana dönüşerek yerinde kıpırdamaya başladı. "Çünkü bizim bu Changbin takıntılı herifin tekidir."
İkizlerin kaşları çatıldığında güldü Jeongin "Yanlış anlamayın korkulacak gibi olanından değil. Şöyle ki bu Changbin kimseyle öpüşmez. Yani nasıl desem..? Hani sex hayatı vardır. - baya vardır- ama asla bir kızı veya erkeği öpmez."
"Nasıl?"
"Nasıl?" ikizler aynı anda konuştuğunda Jeongin bunu çok tatlı bulmuştu. Gülümsedi ve devam etti.
"Öpüşmeyi duygusal olarak düşünüyor. Aşık olduğu kişiyi öpmek istediğini söyledi. Asla ciddi bir ilişkisi olmadığından kimseyle öpüşmedi. Eğer senden önce kimseyi öpmediyse o öpücük onun ilk öpücüğü..."
Felix öylece donup kaldığında Jisung şaşkınlıktan açılan ağzıyla ikizine döndü.
--
"Eşin çok sevimli gerçekten."
Chris, Minhoya karşı konuştuğunda Minho gülümsedi. "Öyle"
"Jeongin'i zor ikna ettim bizim olamaması konusunda. Jisungu çok sevdi."
"Jisung da onu sevdi"
Birlikte karakola girdiler. Odalarına yürürlerken sohbete devam ediyorlardı. "O olaydan sonra tekrardan aşık olacağını düşünmüyordum."
Kafasını eğdi Minho. Chris elini minhonun sırtına koydu. "Üzülme Minho. Jisung ve bebeğiniz sana çok iyi gelmiş. Jisungla birlikteliğinden beri tekrardan doğmuş gibisin ve bu dışarıdan çok belli oluyor. Bu halini çok sevdim."
Gerçekten öyle miydi? Jisung ve bebekleri onu tekrardan iyileştirmiş miydi? Gerçekten de öyle olmuştu. Minho tekrardan doğmuş gibiydi şu 2 ayda..
İç çekti ve kafasını aşağı yukarı salladı. "Jisung ve oğlumuz beni tekrardan hayata çevirdi diyebilirim"
Gülümsedi Chris "Ben bu minhodan çok memnunum. O olaydan sonra kendini dünyaya kapatıp her şeyi polislik olmuş adamdan hiç memnun değildim. Yüzüne can gelmiş resmen Jisungla birlikte"
Minho gülümsedi. İnkar edemezdi. Jisung ona iyi gelmişti.
İki ay önceye kadar akşam işten yorgun döndüğü zamanlarda evde onu bekleyen kimse yoktu fakat şimdi var.
Jisung onu gülümseyerek karşılıyordu.
Minho duş alıp geldiğinde Jisungun yanına gidip elini karnına koyuyordu ve bir süre o şekilde bekliyordu. Arada bebeğiyle konuşuyordu.
Bunlar Minhoyu iyileştiren şeylerdi.
O yorgun geldiği iş günlerinin sonunda bebeğine dokunup ona gününü anlatmak tüm yorgunluğunu alıyordu.
Minho, uzun zaman sonda 2 aydır gerçekten yaşıyormuş gibi hissediyordu.
"Minho, başkomiserim.."
Minhoyu düşüncelerinden ayıran changbinin karşılarına geçmesiydi. Chris ona gülümsedi. "Günaydın changbin"
"Gün aydı mı aymadı mı pek emin değilim başkomiserim"
Chrisin gülümseyen yüzü soldu. "Hayırdır? Bir sorun mu var?"
Changbin, çekinerek Minhoya baktığında Minho anında kaşlarını çatmıştı. Bir şeyler oluyordu.
"Ne oldu changbin?"
İç çekti changbin. "Yoon Jinho.."
Chris ve Minho duydukları isimle changbine kaşları çatılı bir şekilde bakarken changbin ofladı.
"Tahliye olmuş"
--------------------------------------------------------
Kim lan bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Policeman | Minsung ✓
Fanfic"Pardon acaba numaranızı verebilir misiniz yakışıklı polis bey?" "Yaz, 155" |Mpreg| [ChanJeong - HyunMin - ChangLix]