--
Balonlar ile süslü salonda hafif müziğin sesini bastıran yüksek sesli alkışlar kopmuştu.
Bu alkışlar Minho ve Jisung'un resmen evliliklerinin alkışıydı. Jisung, Minhonun ailesi ile görüştükten sonra ki gün kendi ailesini de Minho ve anneleri ile tanıştırmıştı.
Aradan geçen birkaç hafta sonra Lisanın ayarladığı biletler ile Hollandaya gelmişlerdi. Az önce de nikahları kıyılmıştı.
Şimdi ise geniş salonda ki büyük masada aileler birbirleri ile konuşup gülüşürken genç çift ve arkadaşları da başka bir masada oturuyorlardı.
Jisung harici herkes içkilerini içerken Jisung meyve suyundan yudumluyordu. Heyecandan midesi alt üst olmuştu. Normalde hamilelik mide bulantıları bitmişti fakat yaptığı heyecan mide bulantısını geri getirmişti.
"Ji, iyisin değil mi? Çok bulanıyor mu miden?"
Jisung gülümseyerek küçük bir çıkıntı halinde olan karnına elini koydu. "Daha iyiyim Felixim. Bu küçük yaramaz Yakışıklı polis beyim ile evlendiğimizi hissedince heyecanlandı sanırım"
Jisungun gülümseyerek Minhoya bakmasıyla yanında oturan Minho da gülümsedi ve sakince elini Jisungun karnında olan elinin üzerine koydu.
"Öyle mi? Heyecanlanmış mı bu bebek sincap?"
Jisung hafifçe kaşlarını çattı. "Bebek sincap?"
Minho kafasını aşağı yukarı salladı. "Annesi bir sincap, bebeği de bebek sincap"
"Anne mi?"
"Evet"
Jisungun aklı karışmıştı. "Ama ben erkeğim. Babası olmam gerekmiyor mu?"
Minho hoş bir kahkaha atarak oturduğu yerde vücudunu tamamen şaşkın Jisung'a çevirdi. "Seninde söylediğin gibi sen bir erkeksin fakat hamilesin. Annelik sadece kadın olarak bebek doğurmak değil ki. Sen de bir erkeksin ve kendi bebeğini doğuracaksın. Onun annesi olacaksın. Annelik cinsiyete bağlı bir şey olduğunu düşünmüyorum ben. Her doğuran gerçek bir anne olamaz. İçinde hissettiğin duygu anneliktir. Ve sen bizim bebeğimizin tatlı annesi olacaksın Jisung"
Jisung duygulanmıştı. Titreyen dudaklarını büzerek dolmuş gözleri ile Minhonun gözlerine bakmaya devam ediyordu. "Yakışıklı polis beyim.. Beni ağlayacaksınız. Ben.. Ben hiç bu kadar ileri gideceğimizi düşünmüyordum"
Minho bir elini Jisung'un saçlarına çıkararak yavaşça seviyordu. "Jisung, sana daha önce de söyledim. Bu sorumluluğu sana yüklemeyeceğim. Daha fazla bunları düşünme. Ben bebeğimizi heyecanla bekleyeceğim. Seninle evlendim. Bebeğimize gerçek bir aile sevgisi vereceğimize de inanıyorum"
Jisung gözünden akan bir damla yaşı elinin tersi ile silerek Minhoya sarıldı. "Ben seni çok seviyorum Minho"
Minho sessiz kaldı ve sadece Jisunga sarıldı. Henüz Jisunga 'bende seni seviyorum' cevabını veremiyordu. Verebilecek miydi? Emin değildi.
"Ya olmuyor böyle gıy gıy müzik çok sıkıcı. Çalın şöyle bir oyun havası kurtlarımızı dökelim ya"
Changbin ayağa kalkarak orkestra ekibine seslendiğinde Seungmin de bunu bekliyormuş gibi ayağa kalktı. "Sonunda! Birinin şunu demesini bekliyordum resmen"
Changbin yumruk yaptığı elini Seungmine uzattığında Seungmin de elini yumruk yaparak havada Changbinin yumruğu ile tokuşturdu.
"Seni sevdim avukat bey. Tam benim kafadasın"
Changbin, Seungmine göz kırptığında Seungmin gülümsemişti. Daha önce de karakolda gördüğü avukatın hal ve hareketleri tam Changbinlikti.
Tüm bunları kollarını önünde bağlamış Felix kaşlarını çatarak izlerken ofladı. "Seungmin yanıma gel. Oynama bu dağ ayısıyla"
Felix, arkadaşını kolundan tutarak yanına oturttuğunda Changbin sırıtıyordu. "Kıskançlık kokusu mu aldım?"
Felix göz devirdi. "Seni kıskanmadım. Arkadaşımı kıskandım."
Changbin 'he he' dercesine elini salladı ve "Neyse, ben gideyim Kayınbabamla konuşayım" diyerek bir diğer kafa dengi olan Felix ve Jisung'un babasının yanına gitti.
"İt herif ya" Felix de arkasından söylenmeyi ihmal etmedi tabii..
"Keşke Jaemin de gelseydi..."
Jisung dudak büzerek konuştuğunda Minho ona sarılmayı bırakarak yüzüne baktı. "Şu dövdüm diye karakola getirdiğin adam mı?"
Jisung yaramazca sırıttı. "Evet. Sende hemen anlamıştın"
Minho göz devirdi. "Anlaşılmayacak gibi değildi. Ulan varya Jisung sende az değilsin. Ne yaptın ettin kaptın beni. Nikahına da geçirdin helal olsun valla ne diyeyim"
Jisung kendinden emin bir şekilde göğsünü kabarttı. "Yaparım dedim ve yaptım. Kork oğlum benden. Aşık da olacaksın bana. Bak demedi deme. Bebeğimiz doğmadan aşık edeceğim kendime seni. Görürsün"
Minho iç çekti. Tekrar aşık olur muydu bilmiyordu. "Buna emin değilim Jisung. Seni üzmek istemiyorum. Ama merak etme, her zaman yanınızda olacağım"
Minho elini Jisungun küçük çıkıntı karnına yerleştirdi ve gülümsedi. Jisung kendine güveniyordu. Aşık olacaktı. Emindi.
"Bir gün gelecek ve aynı bu şekil elin karnımda bebeğimizi hissederken gözlerimin içine bakacak ve 'seni seviyorum Jisung' diyeceksin.
Minho burukça gülümsedi. "Umarım dediğin gibi olur"
Minho da isterdi eşi olmuş olan Jisungu sevmek fakat kalbi hala acılı ve özlem doluyken başarabilir miydi? Hiç emin değildi.
Jisung bir şeyler olduğunun farkındaydı fakat Minho anlatmadan sormamaya karar verdi ve elini Minhonun yanağına koydu.
"Seni gerçekten çok seviyorum Yakışıklı polis beyim. Bunu sana her an söyleyebilirim."
Eli altındaki yanağı baş parmağı ile okşarken gülümsedi. "Şimdi bir cevap veremiyorsun ama bekleyeceğim. Bebeğimiz ve ben senin beni sevmeni bekleyeceğim Minho.. Umarım kalbini çalmayı başarabilirim"
Minho resmen içine kaçan sesi ile fısıldadı. "Umarım.."
------------------------------------------------
Arkadaşlar Minho hakkında bilmediğiniz bir takım şeyler var
O yüzden sövmeyin oğluşuma yaa :'(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Policeman | Minsung ✓
Fanfiction"Pardon acaba numaranızı verebilir misiniz yakışıklı polis bey?" "Yaz, 155" |Mpreg| [ChanJeong - HyunMin - ChangLix]