"Öhö Lara... Pardon Reha."
Reha'nın bıkkınlıkla bir nefes verdiğini işitirken bana gözlerini sertçe çevirmesiyle dağılmış saçlarına kısa bir bakış atarak mırıldandım.
Suçluluk duyduğu için, pardon Lara yüzünden beni alttan almasını kullanarak her seferinde alçılı bacağım bahanesiyle onu sinir ediyordum.
Tanrılarda gıcık olduğumu söylemiş miydim?
Bana çevirdiği uykulu ve sinirli gözleriyle mavilerimi birkaç kez kırpıştırıp sevimlice gülümserken bozulmayan sert ifadesiyle birlikte bana yorgunlukla yayıldığı koltuktan attığı boş bakışlara aldırmadan bakışlarımı kahve dolu bardağa çevirdim. Üstünde tüten buharlarına aldırmadan konuştum.
"Gelene kadar soğumuş."
Kendi kendime konuşmamla gözleri seğirir gibi olurken bilmem kaçıncı kez yenilediği kahveye bakarak devam ettim.
"Ve ben soğuk içemiyorum."
Derince sert bir nefes alırken ona çevirdiğim bakışlarım kasılan göğüs kaslarına giderken gözlerimi oradan çekerek yeniden gözlerine baktım.
"Tabi getirmezsen ben alçılı bacağımla da kalkıp alabilir-"
Koltuk değneğimi kavrayıp kalkmaya çalışır gibi yapmamla önümdeki kahveden çıkan dumanlarla birlikte değiştiğini farkederken sert sesiyle birlikte durdum.
"Otur."
Ben keyifle gülümseyerek önümdeki kahveye bakarken oysa alnına koyduğu parmaklarıyla birlikte gözlerini kapattı.
"Kahven sıcak ve her ihtiyacın dahil tüm isteklerini yerine getirdim."
O tane tane sinirlerine hakim olmaya çalışırcasına konuşurken o görmese de ona onaylarcasına kafa salladım.
"Şimdi beni rahat bırak! Dinlenmek istiyorum."
Sert sesiyle birlikte ona kısa bir bakış atarken gözlerimi ondan çekerek mırıldandım.
"Tamam, karışmıyordum zaten."
Umursamadan yayıldığı koltukta bana arkasını dönerek gözlerini kapatırken ellerimi avucumun içine yaslayarak sıkıntıyla ona baktım. Onunla uğraşmaya sanırım alışmıştım ve bundan zevk alıyordum.
Her gün bir önceki günden daha fazla onu deli ettiğim aklıma gelirken iç çekerek bakışlarımı onun üstünde tuttum. Buna cidden alışmıştım.
Üstelik anlayamadığım onların hepsinin üzerinde olan Lara'nın bu etkisi de neydi? Lara'ya çok fazla değer veriyorlardı...
Arkasını dönmesiyle karşı karşıya kaldığım güzel kalçasından gözlerimi çekerek bir nefes bıraktım.
Gerçekten canım sıkılıyordu. Yapacak birşeyim olmadığı farkedince kalçasıyla bakışmak yerine iç çekerek doğrulup ayaklandım ve uyanık olduğunu düşünerek ona kısa bir bakış attıktan sonra mırıldandım.
"Sanırım canım artık kahve içmek istemiyor..."
Değnekle hafifçe seke seke salondan dışarı adımlarken salondan çıkmamla birlikte arkamdan bir minderin çarpma sesinin gelmesiyle gülerek mutfağa adımladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DKT- Dokuz Kuyruklu Tilki
Fantasy"Yakaladım seni kedicik!" Bana tepeden eğlenerek bakan bir ilahla sinirlerim boşalırken bir anda gözlerindeki duygunun yerini şaşkınlık değiştirdi. Adem elması hareketlenerek yutkunurken bakışlarındaki yoğunlaşan merak ve ilgiyle dizlerinin üstüne...