20

133 26 8
                                    

Aymila

Biraz uzun bir bölüm oldu. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

İyi okumalar.🪐

•••••••••••••••

Parasını ödediğim içki ve yiyeceklerin olduğu poşeti alırken bir yandan yanından geçtiğim büfedeki insanlara göz attım. Etrafta kararmış, kasvetli bir hava varken duvarlarda sürünen korkunç ve iğrenç görünümlü lanetler tuhaf sesler çıkararak geziniyordu.

Okul, hastane, mezarlık bazende bu tür yerler  lanetlerin en çok bulunduğu yerlerdi. Ortaya fazla miktarda çıkan olumsuzluk, umutsuzluk, endişe, öfke gibi duygular lanet enerjisi yayarak lanetleri kendine çekiyordu.

Bunu yalnızca ilahlar, şeytanlar, büyücüler ve bazı gözleri açılmış faniler görebilirken büyücülerden belli bir grup ve bazı ilahlar onları avlıyordu.

Yağan karla üşüdüğümü hissederken burnumu kapşonunu örttüğüm kalın hırkama yasladım. Metro istasyonuna inmemle beni karanlık ama ışıklarla aydınlatılmaya çalışılmış bir ortam karşılarken aldırmadan kendimi yorgunlukla bir banka attım.

Saçlarımı kestirmiştim. Enseme gelen hafif dalgalı tutamları hissederken mavilerimle etrafa baktım.

Sanki birini mi hissetmiştim?

Kimseyi görememekle birlikte yanıldığımı düşünürken bir nefes bırakarak rahatladım.

Lanet yüzünden özüm emildiği için her geçen gün emilen özüm yüzünde hayat enerjimin de azaldığını hissediyordum.

Halsizlikle kafamı arkamdaki duvara yaslarken gözlerimi kapatarak dudaklarımın arasından sıcak bir nefes verdim. Lara ölmüştü. Ve o günden beri hiç kimseden haber almamıştım. Reha, Laden, Bars, Umar... Dokuzuncu ilah beni uzaklaştırmıştı.

"Sahi, neden hala yaşamaya çalışıyorum ki?"

Kendi kendime sessizce fısıldamamla belki de gerçeği kendi ağzımla duymanın etkisiyle sertçe yutkundum. Yine de gözlerimin dolmasını engelleyememiş olmalıyım ki bulanıklaşan görüntüyle titrek bir nefes bıraktım. İlahım.

Parmak uçlarımı boynuma asılı yüzüğe götürdüm. Sıcak demir ellerimin arasında kendini belli ederken yüzüğün kenarlarında parmak uçlarımı hafifçe gezdirdim. Buydu...

Geçmişten bana kalan tek şey buydu.

Ve dokuzuncu beni kovmuştu.

Yaklaşan bir metro sesi kulaklarıma dolarken gözlerimi aralayarak metronun kirli, yıkık dökük ve ışıklarla zorlukla aydınlatılmaya çalışılmış tavanına baktım.

Tilki, şeytana ruhunu sattı.

Lara öleli tam iki ay olmuştu.

Gelen tren yavaşlayarak durmaya hazırlanırken dudaklarımdan yavaşça bir nefes verdim. Bir anda etrafta hissettiğim zayıf ama tehlike dolu bir hisle gözlerim kapıları açılan metroya hızla bakarken kararsızlıkla adım atmadan olduğum yerde duraksadım. Ve gözlerimi etrafta dolaştırdım.

"Bu histe..."

Etraftaki tuhaf bir his gittikçe kendini belli ederken yutkundum.

"...neyin nesi?"

Açılan kapıdan bana trene binmiş birkaç insan merakla bakarken onlara kısa bir bakış atarak kapılar kapanmadan önce kendimi kararsızlıkla öne doğru bir adım atarken buldum.

DKT- Dokuz Kuyruklu TilkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin