İyi okumalar...
⚡⚡⚡⚡⚡
"Mione, diyorum ki-"
"Hayır, Nell. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma ödevimi kopyalayamazsın."
"Tam olarak kopyalamayacağım aslında. Değiştireceğim tabii-"
"Hayır dedim!"
Nell gözlerini devirdi. "İyi, peki." Amber'ın yanına geldi.
"İyi geçti mi?" diye sordu, arkadaşına bakarak.
Nell başını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Quirrel'ın ödevini kendimiz yapmalıyız sanırım."
Amber kaşlarını çattı. "Nell, yeminini tekrarla."
"Öf, iyi." dedi bıkkınca. "Tüm ciddiyetimle yemin ederim ki, hayırlı bir şey düşünmüyorum."
"Aynen öyle!" dedi Amber sabırsızca. "Yeminimize uymalıyız."
"Çalacak mıyız?"
"Neden çalmayalım ki?"
"Neden çalalım ki?"
Nefesini verdi Amber. "Sıkılıyorum çünkü! McGonagall bizi bir haftadır göz altında tutuyor, yine bir yaramazlık yapmayalım diye!"
Nell gözlerini devirdi. "Rahatlık neyine batıyor, anlayamıyorum."
Amber arkadaşına, aklının başında olduğundan emin olmak istercesine baktı. "Bir Potter yerinde durabilir mi sence, Nell?"
Kız omuz silkti. "Harry duruyor ama."
Amber güldü. "Sen öyle san. Garip bir adamı araştırıyorlar, bir taş mı yaratmış adam, ne - Felsefe Taşı'ydı sanırım."
"Felsefe Taşı..." diye mırıldandı Nell. "Oldukça tanıdık geliyor. Neyse, boş ver."
⚡⚡⚡
Oliver Wood'un söylediği şeyle, gözleri fal taşı gibi açıldı.
"HAKEM KİM OLACAK DEDİN SEN?"
Wood, etrafına baktı. Garip garip onlara bakan diğer öğrencilere sert bakışlarını yolladı.
"Biraz daha bağır da tüm Hogwarts duysun." diye fısıldadı Amber'a sinirle.
"O beni öldürmeye çalıştı, Oliver!" dedi daha alçak bir sesle. "Hakem olmasına nasıl izin verirler?"
Wood, rahatsızca yerinde kıpırdandı. "Benim bundan çok mu memnun olduğumu sanıyorsun?" İçini çekti. "Elimden hiçbir şey gelmez, Amber. Maçta iyi bir performans sergile. Belki o zaman bizi suçlayacak bir şey bulamaz." Koridor boyunca yürüyerek gözden kayboldu.
Amber sinirle mırıldandı. "Ben öleceğim, onun umursadığı tek şey maçın kaybedilmemesi!"
⚡⚡⚡
Amber, kızıl bir şeyin yanından hızla geçtiğini gördü. Kim olduğunu anladığı an arkasından bağırdı.
"Hadi, Harry!"
Birkaç saniye geçmişti ki, bir sevinç çığlığı attı Amber, diğer Gryffindor taraftarlarıyla birlikte.
Süpürgesini, doğruca Harry'e doğru sürdü. Kolunu omzuna attı ve neşeli bir kahkaha koydu. "Bu bir rekor olmalı, Harry! Beş dakika bile sürmedi!"
Harry onun kahkahasına katıldı. "Bu kesinlikle bir rekor." Onlara doğru hızla gelen Weasley ikizlerine baktı. "Sanırım birazdan tost olacağız."
"Kemiklerimiz kırılacak."
"Kaçmalıyız."
"Tekrar gelecekler. Kaçmanın bir anlamı yok-"
Weasley ikizleri kahkahalar atarak ikisinin de başlarını kollarının arasına sıkıştırdı ve saçlarını karıştırdı.
"SAÇLARIMA DOKUNMAYIN!"
⚡⚡⚡
"Profesör McGo-"
Profesör McGonagall, sinirle iç çekti. "Hayır, Potter. Gryffindor'un zaferine ben de seviniyorum ama her maç sonrası da kutlama yapamazsınız!"
"Ama-"
"Her yer çöple doluyor, Potter! Ev cinleri temizlemekte zorlanıyorlar!"
O uzaklaşırken, Amber kaşlarını çattı. Ev cinleri de neyin nesiydi?
Gryffindor Ortak Salonu'na giderken, merdivenlerde Fred, George ve Nell'i gördü. Hızla onların yanına ilerledi.
"Hey!" dedi Nell, heyecanla. "İzin verdi mi?"
Amber, huysuzca başını olumsuzca iki yana salladı. "Maalesef hayır. 'Ev cinleri çöpleri temizlemekte zorlanıyorlar, Potter!' ya da 'Parti yapmanıza izin vermiyorum, Potter!' Of ya!"
"Ev cinleri mi? Hogwarts'ta ev cinleri mi var?" diye sordu Nell. Amber omuz silkti.
"Ne dersin, George?"
"Yapalım derim, Fred."
"Neler olduğunu anlatacak mısınız?"
Fred, Amber'a döndü. İki kıza hitap edecek şekilde konuştu. "Sadece bizi takip edin. Çok yakında anlayacaksınız."
Kızlar, sırıtıp merdivenlerden aşağıya inen iki oğlana garip garip baktı. Onları takip etmeye karar verdiler.
İkizler, bir meyve kasesi tablosunun önünde durdu. Fred, işaret parmağını uzattı ve devasa yeşil bir armutu gıdıkladı. Armut kıpırdanmaya ve kıkırdamaya başladı ve aniden kocaman yeşil bir kapı koluna dönüştü. George kapı kolunu tuttu ve çekip açtı, kızları arkalarından hafifçe iterek içeri girmeye zorladı. Bir an için öbek halinde parıldayan pirinç çanaklar, taş duvarlara asılmış tavalar ve öteki uçta büyük tuğladan bir şömineyle yüksek tavanlı, üzerindeki Büyük Salon kadar geniş bir oda görmüştü Amber.
"Hogwarts mutfağına hoş geldiniz!"
Amber, etrafta gezen, garip canavarlara baktı. Öncelikle, çok çirkinlerdi. Kulakları o kadar uzundu ki yere değiyordu. Buruş buruş derileri vardı. Oldukça çelimsizlerdi ve kirli, eski yastık kılıflarına benzer paçavralar giymişlerdi.
"Ev cinleri Hogwarts'taki herkese hizmet ederler. Karnın acıktığı zamanlarda onlardan istediğin yemeği isteyebilirsin. Sana vermekten mutluluk duyarlar."
"Çok iyi!" dedi Amber. "Tam da karnım kazınmaya başlamıştı!" O yemek için bir ev cininin yanına giderken Nell onu kolundan tuttu.
"Kibarca iste, lütfen. Bizim de bir ev cinimiz var - adı Dobby - ailem ona çok zalimce davranıyorlar."
Amber anlayışla başını salladı. "Tamam." Bir ev cininin yanına gitti.
"Merhaba! Bana şöyle büyük bir paket dolusu çikolata verebilir misiniz?"
Ev cini mutlulukla başını salladı. Oldukça tiz bir sesi vardı. "Greeky size hizmet etmekten onur duyar, efendim!" Elinde koca bir kutu getirdi.
"Teşekkürler!" dedi Amber, kutuya hayranlıkla bakarken.
Her gün Görünmezlik Pelerini'ni sırtına geçirip mutfaktan bir şeyler aşırmayı planlıyordu.
⚡⚡⚡⚡⚡
12. Bölümün Sonu.
655 kelime.
Ne çektin be Dobby...
Ama Minnie de haklı şimdi
Sadece zaferlerde parti yapılmaz, her gün yapılır!
Son birkaç gündür uyuyamıyorum, gözden kaçırdığım bir şey varsa yorgunluğumdandır.
Sihirli günler dilerim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amber Potter: 1
Fanfiction⚡⚡⚡⚡⚡ Amber Potter ve Harry Potter sıradan çocuklar olduklarını sanırlarken bir baykuşun getirdiği mektupla yaşamları değişir: Başvurmadıkları halde Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'na kabul edilmişlerdir. Burada birbirlerinden ilginç dersler alı...