Merhabaaa! Yeni kitabımla sizlerle birlikteyim. Ben yazarken çok sevdim, umarım siz de seversiniz. İyi okumalaar!..
*1*
"Ve... Yılın kalp kırma ödülü Miran'a gidiyor!"
Bir yandan alkış tutarken bir yandan kafamı iki yana sallamaya devam ettim. Son beş dakikadır bu hareketi tekrarlıyor olduğumdan olsa gerek avuç içlerim sızlamaya başlamıştı. Başımı solumda oturan Armağan'a çevirdim.
"Sen sakın böyle aptal aptal adamları bulma annem tamam mı?"
Armağan gözlerini devirip koltuktan kalktı. Bu sefer de sağımda oturan Evren'e baktım.
"Sen de sakın böyle aptal bir adam olma tamam mı?"
Kucağındaki yastığı suratıma fırlattı. "Yeter be. Ne şakşakçıymışsın sen. Kes şu alkışı."
Somurtup yastığa kollarımı doladım ve pastamdan koca bir çatal aldım. Ben burada onlar üzülmesin, elin kızları oğlanları gelip kalplerini kırmasın diye uğraşıyordum onlar bana yastık atıyordu.
Tamam, Miran bir dizi karakteri olabilirdi. Gerçek hayatta Miran gibi olan erkek sayısı da az olabilirdi. Ama bu Miran'ın bir aptal olduğu gerçeğini değiştirmezdi sonuçta! Yani karşındaki kız seni seviyor, sen kızı seviyorsun; ama neymiş efendim 'Seni sevmiyorum kızım anlamıyor musun!? Düş artık yakamdan, yapıştın kaldın.'. Aptalsın Miran.
Allah herkesi Miran gibilerinden korusun.
Amin.
Pastam bittiği için boş tabağı sehpaya koyup ağzıma bulaşan çikolatayı dilimle temizlemeye çalıştım. Islak mendil taa televizyonun yanındaydı ve ben kalkıp almaya üşenmiştim. Armağan tekrar gelip yanıma oturduğunda gözlerimi kısıp öldürücü olduğunu düşündüğüm bakışlarla ona baktım. Bir an önce insanlara bakışlarla öldürebilme özelliği yüklenmeliydi!
Ters bakışlarımı fark etmiş olacak ki o da bana ters ters bakmaya başladı.
"Ne bakıp duruyorsun kızım? Çarpacağım şimdi bir tane."
Yüzümü buruşturup kendimi Evren'e doğru ittim. Çarparsa dünyamın kaç bucak olduğunu gösterirdi. Az tokadını dayağını yememiştim.
Sırtım Evren'in koluna değince hemen popomu kaydırıp dizlerine yattım. Kaşlarını çattığını görünce şirince sırıttım.
"Sen bana çarpmazsın hiç değil mi Evroş?"
Bana tiksinir gibi bakıp işaret parmağının ucuyla kafamı dizlerinden uzaklaştırmaya çalıştı.
"Kız olmasaydın şimdiye öldürmüştüm seni."
Gözlerimi devirip onu büyük bir dertten kurtardım ve doğruldum. Gözümü ikisinin üstünde gezdirip kollarımı omuzlarına doladım ve ikisini de göğsüme yasladım. Bir yandan da olduğum yerde sallanıyordum.
"Ay benim canım bir tanecik güzel bebişlerim benim! Çok seviyorsunuz beni biliyorum."
Armağan karın boşluğuma sert bir yumruk atınca kesilen nefesim yüzünden kollarımı gevşettim. İkisi de kolumun altından kaçıp ayağa kalktığında acıyan canıma aldırmadan koltuğa yatıp iyice yayıldım. Yüzüme onları gıcık edeceğini bildiğim gülümsememi takınıp gözlerimi yumdum.
"Sonunda kalktınız be. Defolun şimdi evimden."
Tek gözümü açıp ne yaptıklarına baktım. Armağan ceketini koltuğun üstünden alıp giyerken bir yandan da söyleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutlu Günler Sandalı
Teen Fiction''Destuuuur! Az edep hatun!'' Hatun dedin ya, işte orada bir yakınlaştık seninle... *Bu kitaptaki tüm kişi, kurum ve kuruluşlar hayal ürünü olup, gerçeklikle hiçbir bağlantısı bulunmamaktadır. Tamamen mizah amaçlı yazılmıştır.*