ÖZEL BÖLÜM-3-

4K 90 0
                                    

HERKESE TEKRARDAN MERHABALARRR...

İLK BAŞTA SÖYLEMEK İSTİYORUM Kİ SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM. BANA BU YOLDA DESTEK OLDUĞUNUZ VE KİTABIMA ŞANS VERİP OKUDUĞUNUZ İÇİN :))

AYNI ŞEKİLDE KİTAP YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM. BANA DİĞER KİTAPLARIMDA DA DESTEK OLURSANIZ ÇOK AMA ÇOK SEVİNİRİM.

O ZAMAN SON ÖZEL BÖLÜME GEÇELİM.... İYİ OKUMALAR ^^

_______________________________________

Hayat uzun bir maraton gibiydi. Çok sefer yorulup düşsen de bir şekilde ayağa kalkıp o yarışı bitirmeliydin. Sanki bu yazılı değil de, sözlü bir anlaşma gibiydi. Herkes için geçerliydi ancak zayıflara göre değildi.

Ben ise bu yarışta sanırım galip gelmiştim. Mutluydum, hem de çok. Yılların acısını artık bundan sonra çıkaracaktım. Ayaz ile birlikte, küçük kızım ile birlikte. Yepyeni bir başlangıç yapmıştık biz hep birlikte. Şu anda annemin ve babamın benimle yaşamayı hayal kurduğu evdeydik. Onlar gerçekleştirememiş olsa da ben gerçekleştirecektim. Gerçekleştiriyordum da zaten. 

Üzerimde beyaz, pamuklu bir gecelik vardı. Yumuşacık, sıcak yatağımda kucağımda uyuyan meleğime bakıyordum. Ayaz, Mira'nın eski evden kalan bir kaç eşyasını almaya gitmişti. 

Hastaneden bir hafta önce çıkmıştık. Bu eve ise üç gün önce gelmiştik. Ayaz her şeyi önceden ayarladığı için kıyafet dışında hiç bir sıkıntımız yoktu. 

Doğumum sezaryen olduğu için kolay olmuştu ancak ameliyat sonrası ağrı... işte o çok kötüydü. Ancak meleğime baktıktan sonra her şeyi unutuyordum. Onun o güzel koyu mavi gözleri çok güzeldi. Bana bakıp gülümsemesi, ellerini heyecanla sallaması. Çok güzeldi. Ayaz her gün yanımızda olmaya çalışıyordu ancak aldığı izin günü bitmişti. Son iki gündür çalışmaya başlamıştı. Bu gün pazar günü olduğu içinse eksikleri tamamlıyordu. Çok üzülüyordum onun bu haline ama yapacak bir şey yoktu. Bu günler tatlı, güzel endişeli günlerdi. Geçmişi nasıl unuttuysak, bu günleri ise anı olarak sürekli anlatacaktık. 

Kucağımdaki meleğim ağlamaya başladığında, hafif salladım ve hemen geceliğimi biraz sıyırıp emzirmeye başladım. O sırada dış kapının açılıp, kapanma sesi geldi. Mira'yı emzirirken kafamı odanın kapısına çevirdim. Kısa sürede de odanın kapısı açıldı ve içeri bütün ihtişamı ile sevgilim girdi. Yüzünde kocaman bir gülümseme, elindeki poşetlerle ve çantalarla bana, bize bakıyordu. Bende ona gülümsedim ve öpücük attım. O da bunu görüp, kıkırdadı ve kapıyı kapatıp yanımıza geldi. Elindekileri yatağın kenarına bırakıp, yanıma oturdu. 

Yavaşça alnımı öptü ve daha sonra eliyle yanağımı okşadı hafiften. O sırada Mira emmeyi bırakıp bize bakmaya ve ağlamaya başlamıştı. Bunu görmem ile de kahkahayı basmıştım. Ayaz da aynı şekilde, gülmeye başlamıştı. Her zaman böyleydi Mira. Çok küçük olmasına rağmen ne zaman babası ile yakınlaşsak ağlıyordu.

Kusura bakma ama kızım baban benim!

Arada kıskansam da bunlar çocuksu kıskançlıktı tabi ki de. Onların birbirlerini sevmesi beni bu dünya da  ki en mutlu insan yapıyordu. Mira'yı hafif geri çekip, üstümü düzelttim. Sonra da babasına verdim küçük cadıyı. Ayaz hemen Mira'yı kucağına alıp, oynamaya, bol bol öpmeye, koklamaya başladı. Odayı ise Mira'nın tatlı kıkırdaması dolduruyordu.

Ben de onlara aşkla bakıp gülümsüyordum. 

Ayaz'la göz göze geldiğimiz an ikimizin de aynı şeyi düşündüğümüzü anladım. O günü... Hastaneden çıktıktan sonra, bana yalvardığı gün. Beni onu affetmediğim gün. Ancak tabi ki de çok fazla dayanamamış affetmiştim onu ama yaşadığımız, yaşattıklarımız şeyler az buz değildi. Çok üzmüştük birbirimizi, çok kırmıştık. Ancak aşkı aşk yapan, gerçek sevginin kötü tarafı değil miydi zaten bu? 

KARLI SOKAK MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin