HERKESE MERHABALAR CANLAR, DOSTLAR... :))
2.000 OKUNMA OLDUK SONUNDA :))))
BUNUN İÇİN ÇOK MUTLUYUM VE SİZLERE TEKRARDAN TEŞEKKÜRLERİMİ İLETİYORUM.
UMARIM YENİ BÖLÜMÜ BEĞENİRSİNİZ VE UNUTMADAN MULTİMEDYA DA Kİ ŞARKI İLE OKUYABİLİRSİNİZ.
AYNI ZAMANDA DA İKİNCİ KİTABIM OLAN KIRIK KALPLER'E DE BAKMANIZI ÖNERİRİM. O DA GÜZEL BİR HİKAYE OLUCAK ^^
O ZAMAN İYİ OKUMALAR...
_________________________________
Tam bir hafta, koskoca bir hafta geçmişti o günün ardından. Ayaz'dan zaman istediğim, düşünmek istediğim günün üzerinden tam yedi gün geçmişti. Zor geçmişti bu yedi gün benim için. Çünkü beynimin içinde bir yerde sürekli cevap isteyen taraf, beni bitiriyordu. Beni içiten içe yok ediyordu.
Tam bir hafta boyunca, beynimden geçen cevapsız sorulara cevap aradım ama bulamadım. Bu süre boyunca, geçmişimi düşündüm. Ayaz'ı düşündüm, ailemi ve maalesef tekrar hayatıma giren Tuğçe'yi.
Anlam veremiyordum bazı şeylere. Hayatım tam yolunda gidecekken, neden yolumu dikenli taşlarla dolduruyorlardı? Hayat benim canımı neden yakmak istiyordu? Sevdiklerimle beni neden sınıyordu? Ya da sevmeye çalıştıklarımla mı demeliydim...
Şu an neredeyse bir hafta boyunca çıkmadığım, çıkamadığım yatağımda cenin pozisyonunda yatmış karşıda ki boş duvara bakıyordum. Boş boş...
Çok bir gelişme olmamıştı bu bir hafta boyunca. Ayaz bana mesaj atmamıştı. Ailem ise gene hep aynıydı ama sadece olduğundan daha da soğuk davranıyorlardı artık. Belki de artık bir şeylerin sonuna gelmiştik. Ne biliyim, öyle hissediyordum. Hayatım bir anda tepetaklak olacaktı, bunu hissediyordum. Bir şey beni sona çekiyordu ve bu çok yakın gözüküyordu.
Bundan sonra artık tek dileğim bu kötü anları, en hafif şekilde atlatmak olmasıydı.
En kötünün, en iyisi olmasıydı artık tek dileğim.
Yatağımda hafifçe doğruldum ve boynumu ovdum hafifçe. Boynum ağrıyordu. Nedense bu aralar üzerimde bir halsizlik vardı.
Bunları düşünmeden ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim. O sırada telefonum çalmasıyla hızla arkamı döndüm. Hızlı döndüğümden dolayı hafif başım dönse de kapıya tutunmamla bir kaç saniye de geçti. Sonra ise büyük bir hevesle telefona koştum ama ekrana bakmamla, hayallerim suya düşmüştü. Ayaz'ın aradığını düşünmüştüm. Belki beni merak etmiştir diye düşünmüştüm ama nafile.
Beni hiç mi merak etmemişi? Hiç mi düşünememişti beni?
Gözlerim bir anda dolmaya başlamıştı. Dudağımı bile hafiften bükmüştüm fark etmeden. Ne oluyordu bana böyle ya!
Tekrar ekrana baktığımda aramaya cevap verdim. Arayan Lavin'di.
''Alo kardeşim nasılsın, iyi misin görüşmeyeli?'' dedi bana canlı sesiyle.
Ben de ölü gibi olan sesimi olabildiğince düzeltmeye çalışarak cevap vermeye çalıştım.
''İyiyim'' diyebildim sadece.
Lavin tabi ki de anlamıştı, dediğimin aksine kötü olduğumu.
''Ne oldu Asu?'' dedi canlı sesinden, telaşlı sesine aniden geçiş yaparak.
Ben ise onun bu sorusu ile hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım bile. Gözyaşlarım hiç durmaksızın akıyordu. Lavin ise o sıralarda bir şeyler diyordu ama benim ise sadece ağzımdan şu çıkmıştı,

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARLI SOKAK MAHALLESİ
PertualanganÇıktığım gibi soğuk hava dalgası yüzüme çarptı.Koyu kumral saçlarım bir rüzgar gibi dağıldı bir anda.Ellerimle hafifçe düzeltmeye çalışırken yanıma biri geldi.Kokusundan kim olduğunu anlamıştım aslında ama gene de kafamı kaldırdım. Yüzünü görmemle y...