3.0 :: berat'ın doğum günü

1.4K 72 0
                                    

🃏

"Üflemeden önce dilek dilesene, enayi!"

Berat Ömür'e ters ters baktıktan sonra bana döndü, "Bir şey dilememe gerek yok."

Bakışlarını benim üzerimden çekti ve mumları üfledi. Herkes alkışlarken Uğurcan abim "Daha ne dilesin, şampiyon olduk ya." demişti ve hepimizi güldürmüştü. 

Bakasetas ile sohbet ederken oldukça eğleniyordum çünkü bana Berat'ın soyunma odasında ve antrenmanda yaptığı komik şeyleri anlatıyordu.

"...Ve sonra terliği kaydığı için yere düştü!"

Bu dediğine kahkaha atarken bacağımda hissettiğim soğuklukla irkilmiştim. Berat parmaklarını tenimde gezdirirken ona baktım.

"Bu kadar komik olan ne?" diye sordu yüzünü benimkine yaklaştırırken. "Sen." diye cevap verdim bende.

Olayı çözemediği gözlerinden anlaşılıyordu fakat birkaç saniye sonra takım arkadaşına döndü.

"Ona ne anlattın?"

Onun yerine "Yere düşme hikâyeni," dedim hâlâ gülerken. "Orada olsam yüksek ihtimal baygınlık geçirirdim."

"Hay Allah'ım..." diye homurdandı. "Sen beni rezil etmek mi istiyorsun?"

Bakasetas onun bu tavrına kıkırdayarak karşılık verdi. "Dinleme kızım şunu ya, karizmayı çizdiriyoruz bak."

"Çok komik düşmüşsün, aşkım."

"Harbi aşkın mıyım?" Gözleri dudaklarımdayken sordu. "Hı hım..." dedim son harfi uzatarak.

"Beni milletin içinde öpmek gibi bir manyaklık yapmazsan sevinirim." Kafamı geriye çekince ofladı ve homurdandığını duydum.

"Homurdanma."

"Madem milletin içinde öpemiyorum eve gidelim o zaman?"

"Ya deli misin sen?" Ben gülsem de o çok suratsızdı. "Biraz neşelen doğum günü çocuğu."

"Hediyemi vermezsen neşelenemem." derken dudaklarını büzerek bana baktı. Bebek gibiydi.

"Pasta yemeden hiçbir yere gitmem."

"Ya güzelim hadi, ben alırım sana yolda. Valla dayanamıyorum, çok özledim seni."

"Ama pasta..." diye mızmızlandım ve garsonun servis ettiği pastadan bir parça aldım.

Berat'a uzatacaktım ki, elimi ittirdi ve kafasını başka yöne çevirdi. "Bunu yemezsen valla öpmem seni."

Hemen bana döndü ve pastayı yediğini gördüm. "Bana dayanamazsın ki, saftirik."

"Kendini bana karşı kullanmamalısın."

"Sus koca bebek."

Berat bana sürekli baskı yaptığından pastayı hızlıca yemek zorunda kalmıştım, sonunda dayanamayıp susmasını söylesem de beni hiç dinlememişti.

"Ben Abdullah Hoca'nın yanına gidiyorum, bebeğim."

"Git. Mümkünse bir daha gelme." dediğimde güldü ve yanağımdan öpüp ayrı masada oturan yönetici-çalışanların yanına adımladı.

"Biz kalkıyoruz." Masada duran telefonumu alıp ayağa kalktığımda herkesin bakışları bana döndü.

"Nereye canım? Bize geçecektik daha, çay içerdik." dedi Kübra yengem. "Berat çok yorulmuş yengecim ya."

Yalan söylemeyi becerebildiğim için kendimle gurur duymuştum.

"O eşeğe söyle, bir daha gelmesin bize o zaman. Her geldiğinde "Yengecim, börek yaptın mı?" diye soruyor. Yapmam bir daha."

Yan yana oturan Uğurcan abim ve Dorukhan'ın arasına geçip kollarımı omuzlarına atarken yengemin dediği şeye gülüyordum.

Onlarla da birkaç dakika sohbet ettim, en sonunda Dorukhan; "Dikkat edin kendinize." demişti.

Masada oturan herkesle vedalaştım ve bana kafasıyla işaret yapan Berat'ın yanına gittim.

"Kübra yengemden ağır trip yiyeceksin, çaya çağırdı ama gelmeyeceğimizi söyledim."

"Hayda..." diye hayıflandı elimi tutarken, sonra da oflayıp kafasını geriye attı. "Ulan kesin bir daha böreklerinden yapmayacak bana."

Kahkaha atarak bana açtığı kapıdan çıktım. "Aynısını söyledi."

Yemek yediğimiz mekân Berat'ın kaldığı otele çok uzak olmadığından çabucak gelmiştik, üstelik arabayı biraz hızlı kullanmıştı.

"Biraz daha ayrı dursaydık sensizlikten bayılacaktım."

Eve girer girmez beni belimden tutup kaldırdı, duvara yasladığında bacaklarımı ona sarmıştım.

"Sakin ol, Bero. Ben her zaman buradayım."

———

ne ara 30 bolum oldu aq

imkansızım | özdemirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin