4.0 :: "iyi ki."

1.2K 72 5
                                    

🃏

"Ne yapıyorsun?"

Berat bana bir şey uzatınca uyku sersemi olduğumdan ne olduğunu ilk başta kavrayamamıştım.

"Bu ne?" diye sordum bu sefer. Kutuyu elime alınca Berat buruk bir gülümsemeyle bana yaklaştı ve saçlarıma uzun bir öpücük kondurdu.

"İyi ki," diye fısıldadı. "doğdun sevgilim."

Bir şey söylememe ya da yapmama vakit bırakmadan salondan çıkarken arkasından bakakalmıştım.

Sonunda koltuğa oturabildim, kutunun kapağını açarken içinde ne olabileceği hakkında hiçbir fikrim yoktu.

İlk gördüğüm şey bir parfüm şişesiydi, sonra gri hırkası ve hep taktığı siyah yüzüğü...

Gözlerimin dolduğunu hissedince derin bir nefes alıp verdim. Unutmamıştı, istediğim hiçbir şeyi unutmamış ve bana hediye olarak vermişti.

Hepsini tek tek çıkarıp incelerken dizlerimi kendime çekip bağdaş kurdum. Bu gri hırkayı çok seviyordum, tek nedeni Berat'ın olmasıydı.

Yüzük fazlasıyla büyük olduğundan anca baş parmağıma takabilmiştim, parfümü ise yarısı bitmiş olsa da hâlâ mükemmel kokuyordu ve bunu çabucak bitireceğime emindim.

Koridordan geçerken aklımda milyon tane düşünce vardı ve hepsi gidip gitmeyeceğimle alakalıydı.

Her iki kariyerim için de inanılmaz büyük bir adım olacaktı ama yapabileceğimi sanmıyordum.

Berat'ı bırakıp gitmemin imkânı yoktu, ona çok alışmıştım. O olmadan yalnız hissedeceğime emindim ve onsuz tüm dertlerimle başa çıkamazdım.

Odanın ışığını açar açmaz Berat ayağa kalktı. "Anisa?"

Kıpkırmızı olmuş gözlerine bakarken yanaklarımdaki hafif ıslaklığı hissedebiliyordum. Bir şey demeden ona doğru yürüdüm ve kollarımı sıkıca boynuna sardım.

"İyi misin?" diye sordu hiç kendini umursamayarak. "Hediye..." Mırıldandım ama kelimeler boğazımda takılı kalmıştı, konuşamıyordum.

"Beğendin mi?" Sesindeki keyif beni mutlu ederken kafamı salladım. Olumlu yanıtımı hissedince belimdeki ellerini daha sıkı sarılmak için aşağı kaydırdı.

Beni rahatlatan tek şey buydu. İstanbul'a gidersem onu tahminen ayda bir görebilecektim ve bu berbat bir durumdu.

Yapamayacağımızı biliyordum.

"Yapamayacağız." dedim kısık bir ses tonuyla. "Sen ne istersen onu yaparız güzelim," demesiyle geri çekildim ve bu belimdeki ellerinin iki yanına düşmesine sebep oldu.

"Bunu kafana takma. Daha zamanın var, öyle değil mi?"

Güven verici, rahat sesinin altında yatan o korkuyu hissedebiliyordum. Gitmemden korkuyordu. Endişeliydi.

Bir şey demeden suratına bakarken dudaklarını birbirine bastırdığını gördüm.

"Gitmenden aşırı korkuyorum." diyiverdi. Tam da tahmin ettiğim şeyi söylemişti.

"Seni bırakıp nasıl gideceğim ki ben?" dedim gülümserken.

Çattığı kaşları havalanınca dudakları da şaşkınlıkla aralanmıştı. "Ne?"

"Gidemem, Berat," deyince bakışlarını yumuşatıp o sert hâlini bir kenara bıraktı. Elimi havaya kaldırdım, baş parmağımdaki yüzüğü görünce mırıldandı.

"Biliyordum."

Ne ara bana doğru geldiğini anlayamadan dudaklarının benimkilere değdiğini hissettim ve özlediğim o sıcaklık hissi tüm vücudumu sardı.

Her zaman yaptığının aksine çok yumuşak bir şekilde beni öperken geri çekildi, gözlerimi yavaşça açtım. Onunkiler kapalıydı ama yüzünde hafif bir gülümseme vardı.

Elleri tişörtümden içeri girdi ve soğuk tenimi sardı, beni tekrar öpmeye başlayınca bir başkasının böyle hissettiremeyeceğini artık biliyordum.

———

zaaa gitmiyo

imkansızım | özdemirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin