"Sonunda! Hiç teklif etmeyeceksin sanmıştım Hyunjin."
Hyunjin elindeki peçeteyi top yapıp karşısındaki Jisung'a fırlattı. Jisung ona dil çıkarırken Seungmin göz devirdi ve Felix'e dönüp gülümsedi.
"Tebrik ederim. Er ya da geç sevgili olacaktınız zaten, belliydi."
Felix sevgili sözcüğüne kızarırken Hyunjin ona bakıp kıkırdadı. Felix bu kadar utangaç olursa üç güne tatlılık krizinden ölebilirdi.
"Lix! Bu kadar sevimli olma!"
Sevgilisinin yanaklarını sıkarken kıkırtısı iyice kahkahaya dönüşmüştü. Felix dudaklarını büzüp Hyunjin'in omzuna vurdu.
"Dalga geçme Hyunjin!"
Hyunjin pes edercesine ellerini havaya kaldırıp Felix'in saçlarını karıştırdı.
"Üzgünüm meleğim sinirlenme."
Felix iyice domatese dönerken masadaki herkes gülmeye başlamıştı. Jisung ve Seungmin arkadaşları adına mutluydu, onları üzgün görmek en son istedikleri şeydi. Gerçi Jisung'un içinde açıklayamadığı bir his vardı. Sanki kötü bir şey olacak gibi hissediyordu ve bu histen şimdiden nefret ediyordu. Karşısında gülüşen Hyunjin ve Felix'i izledikçe kalbi korkuyla çarpıyordu. Nedenini bilmiyordu ve bilmek istediğini de sanmıyordu. İki arkadaşı da mutluydu ve önemli olan buydu. Hiçbir şey keyiflerini bozamazdı, bozmamalıydı.
Günün son dersine geldiklerinde Hyunjin için çok işine gelen bir şey olmuştu: öğretmenleri bir işi çıktığı için gitmişti bu yüzden de erkenden okuldan çıkmalarına izin verilmişti. Bunu Felix'e korkularının sebebini anlatmak için fırsat bilen Hyunjin de sevgilisine okuldan sonra bir şeyler yapmak ister mi diye sormak için kıpırdanıp duruyordu.
"Lix?"
"Efendim?" Felix dalgın halinden çıkıp bütün dikkatini yanında oturan Hyunjin'e vermişti.
"Çıkışta işin yoksa bir kafeye falan gidelim mi? Hem sana anlatmak istediğim bir şeyler vardı."
Felix bir süre işi olup olmadığını düşündükten sonra gülümseyip kafa salladı ve eşyalarını çantasına yerleştirdi.
"Olur, bir işim yok. Okulun hemen arkasında minik bir kafe var, çok güzel milkshake yapıyorlar. Oraya gidebiliriz."
"Tamamdır sen nasıl istersen."
Hyunjin de eşyalarını toplayınca çıkmaya hazırlardı. Hyunjin sınıf kapısının önünde Felix'i bekleyeceğini söyleyip Jisung ile konuşmaya gitmişti.
"Lix ve ben bir yere gideceğiz. Seungmin ve sen eve gidebilirsiniz."
"Aslında ben Minho'yla Seungmin de Jeongin ile buluşacaktı ama sen bizden önce hareket edip söyledin."
Jisung elini gülümseyen Hyunjin'in omzuna koyup hafifçe sıktı. Tam o sırada sınıftan çıkmış olan Felix hızla Hyunjin'in koluna sarılıp sevgilisini yanağından öpmüştü.
"Hadi gidelim. Görüşürüz Jisung! Ah ve sana da görüşürüz Seungmin!"
Felix'in arkasından sınıftan çıkan Seungmin kıpkırmızı bir Hyunjin ve ona sarılan neşeli bir Felix'i görünce kendini tutamayıp kahkaha atmaya başlamıştı. Jisung da daha fazla dayanamayıp gülmeye başladığında Hyunjin hızla Felix'i çekiştirip çıkışa gitmek için hareketlendi.
"İyi eğlenceler yeni evliler sizi!"
"Kes sesini Han!"
En sonunda kendilerini okuldan dışarı attıklarında Hyunjin lanetler edip iç çekti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
take me to church | hyunlix
Fanfiction"Korkuyorum Lix. Sana zarar gelmesinden, bize zarar gelmesinden korkuyorum. Ben... Seni kaybedemem. Beni sen kurtardın Felix, yemin ederim. Odamın o karanlık köşesine çöküp ağladığım günlerde senin gülümsemen beni kurtardı. (...) Sen benim hem en gü...