YİRMİİKİNCİ BÖLÜM

1.4K 72 57
                                    

Sınır: 50 yorum

"O vakit neden o kolyeyi o kızın boynuna taktın?"

"Hangi kolye?"

"Kendi ellerinle yaptığın, kime vereceğini sorduğumda henüz karar vermediğini söylediğin kolye. O hatunun senin için hiçbir kıymeti yoksa neden verdin ona?"

"Anlam yüklenecek bir şey değil. İsteksizliğimden mütevellit kaidelerin benden istediği şeyi yapar yapmaz onu odadan kovmuştum. O an kendimi ziyadesiyle kaba hissettim. Hatun bile gönülsüzlüğümü hissetti, gözleri doldu. Ne olursa olsun bir kadına et parçası gibi davranmak istemedim bu yüzden odadan çıkarken son anda verdim ona. Bunu düşünüp kafanda neler kurdun kim bilir. Böyle kıymetsiz şeyler için üzme kendini Asiyem. Hadi hazırlan. Seni venedik elçisinin akşam yemeği davetine götüreceğim. Bunun ne anlama geldiğini biliyorsun değil mi?"

"Gelmeyeceğim. Halim yok. Yalnız bırak beni."

"Asiye..."

"Lütfen Doruk."

"Bugün sana sabahtan beri dil döküyorum. Neden anlamak istemiyorsun beni? Neden hala soğuk davranıyorsun? Ne desem fayda etmeyecek mi?"

"Etmeyecek."

"Böylesine mühim bir davete katılmıyorsun yani?"

"Katılmıyorum."

"Ben... Seni yabancı devlet adamlarıyla tanıştıracaktım. Bu benim tek hatunum, kıymetlim, sevgilim Asiye Sultandır diyecektim. Cümle aleme takdim edecektim seni."

Asiye başını çevirdi.

"Madem öyle, başka bir hatunla gitmem gerekecek. Sinyor Lukas beni eşi ve çocuklarıyla karşılarken benim tek gitmem oldukça tuhaf ve gülünç durur."

Asiye dolan gözleriyle tekrar Doruğa baktı. Doruk ayağa kalktı ve odadan çıktı. Asiyenin gözlerinden yaşlar süzüldü.

Birkaç dakika sonra Cemile kalfa, Özge Hatunun gözdeler koğuşundaki odasına gitmişti.

"Hazırlan Özge Hatun. Hünkarımız seni mühim bir davete götürüyor."

Üç saat sonra, davetten döndüklerinde,
"Beni ziyadesiyle mesut ettiniz hünkarım." dedi Özge.

"Asiye hastalanmıştı, o nedenle seni aldım yanıma. Kibar davranışlarınla beni mahcup etmedin, hanedanımızı iyi temsil ettin, sağolasın."

"Unutmayın ki ben de Kırım prensesiyim hünkarım. Az çok usül erkan bilirim. Ne vakit isterseniz yanınızda olurum."

"Saat bi hayli geç oldu, yatalım artık. Haydi hayırlı geceler."

"Durun, gitmeyin... Sizi biraz daha mesut etmek isterim. Dün geceyi unutamıyorum. Kollarınızın arasında cennette gibiydim. Belki bu kez sizinle uyuyup sabah sizinle aynı sabaha uyanma şerefine de nail olurum."

Hatun yüzünü yüzüne yaklaştırdığında, Doruğun aklına Asiyenin sözleri geldi. Geri çekildi.

"Bu akşam hayli yorulduk. Belki sonra."

OSMANLI'DA KARDEŞLERİM (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin